Tolga Tatari - Markafoni 16 Ekim 2010 Makale
Türkiyede kıyafet satan ilk internet girişimi markafoni, kurucusu Tolga Tatari. Kurulalı iki sene bir ay oldu. Şuanda beş tane ülkede şirketi mevcut, yaklaşık ayda 330 bin tane ürün satan şirketin 350 çalışanı var ve şirket hızla büyümeye devam ediyor. Şirketin toplam üye sayısı 3 milyondan fazla. Bize en çok sorulan soru internet üzerinden nasıl kıyafet satacağımızla ilgiliydi diyor, Tolga Tatari. Mesala insanlar güneş gözlüklerini nasıl denemeden satın alacaklar, bunu nasıl başaracaksınız diyorlardı. Bu işe başladıklarında şirketin karşılaştığı en büyük zorluk, marka sahiplerinin ürünlerini internet üzerinden satabileceklerine ikna etmek olmuş. Bunun için tam 6 ay uğraşmışlar. Şuanda 600 markayla çalışan Markafoni, çalışmadığı 30-40 tane marka kalmış. Başka bir zorluk ise kullanıcılar tarafında, internetten kıyafet alan kimsenin olmayışıymış. Böylesine zor bir işi kapalı bir site içerisinde yapan Markafoni, kullanıcılar siteye girdiğinde gördükleri tek şey ana sayfada, kullanıcı adınızı ve şifrenizi yazın kısmı, içeride ne sattığınızı gösteren hiçbirşey yok sitede. 400 bin müşterisinin büyük bir kısmı bayan olan Markafoni ve bunların %75’i ilk defa internet üzerinden alışveriş yapmışlar. Müşterileri ürünleri satın almaya alıştırmak da zor oldu diyor Tolga Tatari, siteye üye olan yeni kullanıcılar, siteden alışveriş yapan cesur arkadaşlarına sorup ürünlerin gelip gelmemesine göre siteden alışveriş yapmayı tercih etmişler. Hızla büyümeye giren site, binlerce ürün satmaya başlamış, kampanya sayılarını arttırmışlar. 5 kişi başladıkları şirket şuanda Türkiye’de 250 çalışana sahip, bu çalışanları nasıl organize edecekleri de büyük bir zorlukmuş kendileri için. 5 tane ürün sattıklarında her şeyin kolay olduğunu söyleyen Tolga Tatari, bu sayı günde 20-25 bin ürüne çıkınca önce lojistik sonra müşteri servisleri ve kullandıkları teknolojiyi en iyi hizmet veren hale dönüştürmeleri gerekiyormuş. Bunun için de her departmanın aynı hızde büyüyor olması gerekiyormuş. Bu sene içerisinde 70-75 kişi alan şirket, bu kişilerinde şirkete adapte edilmesi için büyük çaba sarfetmişler. Servisini hiç aksatmadan, koydukları kampanyaları hiç çıkartmadan yani işi devam ettirerek büyümeye devam etmiş Markafoni. Geçen sene yurt dışına açılmaya karar veren şirket, 4 tane ülke belirleyip oralarda hizmet vermeye başlamışlar. Bunlardan ilki Avustralya. Kendilerini en çok zorlayan ülkenin Avustralya olduğunu söyleyen Tolga Tatari bunu teknolojilerini oraya göndermelerine, oradaki lojistik firmalarına uyum sağlamalarına, oradaki muhasebeye uyum sağlamalarına bağlıyor. Avustralya’da ki pazarın daha oturmuş olması sebebiyle satışların Türkiye’den daha hızlı olduğunu söylüyor Tolga Tatari. Yarın bir problem olması halinde Avustralya’da saat farkı ve uzak bir mesafe olması sorunu uzaktan çözen ve bu sorunları çözme başarısını kazandıkları için daha da cesaretlenip, Ukrayna’ya açılmışlar, sonrasında Yunanistan ve Güney Kore. Şirket şuanda hızlı büyüme sürecinin tam ortasında. Yurt dışında operasyonu tamamen değiştiren şirket,Ukrayna’da ki ofislerinin içinde kapının önünde müşteri kabul diye bil bölgenin olduğunu, insanlar ürünlerini ofisten aldıklarını belirtiyor Tolga Tatari. Kredi kartı çok az kullanılıyormuş yurtdışında Türkiyedekinin tam aksine, bu yüzden şirket kapıda ödemelere başlamış. Lojistik servislerinin olmayışı yüzünden ise kendi arabalarıyla ürünleri göndermişler. Güney Kore’de ise her şey çok gelişmiş olduğu için beklentilerde çok yüksek oluyormuş. Güney Kore’de e-ticaret alanında 200 küsur tane çok büyük başarılı olmuş firma olduğunu söyleyen Tolga Tatari.Orda onlarla mücadele etmek için Türkiye’de yaptığımız şeylerin daha iyisini orda yapmaya çalıştık diyor. Yunanistan’ın küçük bir ülke olması sebebiyle, internet kullanıcısı az ve zaten krizin ortasındalar, kendi işlerini biraz da kriz işi olarak tanımlayan Tolga Tatari orda da farklı bir deneyim olarak televizyon reklamı yapmayı denedik diyor.
Markafoni nereye gidiyor ? Kendilerini Türkiye’de ki ilk 3 e-ticaret oyuncusundan biri olarak gören şirket, önümüzdeki dönemde liderliği almak istiyor. En fazla paket çıkaran, en fazla işlem hacmine sahip olan internet sitesi şirketi olmak istiyorlar. Kendilerini özel alışveriş kulübü olmaktan zamanla çıkardıklarını bu durumu da 2 milyondan fazla üye sayılarına bağladıklarını belirtiyorlar. Amaçlarından bir tanesi de Markafoni’yi Türkiye’nin en büyük fashion ve lifestyle işi yapan, ürünlerini ve fırsatlarını web sitesi haline getirmek. Bu çerçevede Türkiye’de ki fashionweeklere sponsor oluyorlar. Çalıştıkları markaların Markafoni’den beklentilerinin değiştiğini söyleyen Tolga Tatari, öncelerde fazla stoklarını eritmek için bizi kullanıyorlardı şimdi ise bizim için üretim yapıyorlar hatta birlikte yurtdışından mallar getiriyoruz, bu şekilde Türkiye’de daha fazla büyümeyi amaçlıyoruz diyor Tolga Tatari. Markafoni’nin sermayesi; başlangıçta 5 kişiyle başlayan şirket, yabancı yatırımcıyla başlamış işe böyle bir şanslarının olduğunu ama bu yabancı yatırımcıyla da çalışmanın ayrı bir süreç olduğunu, daha sonrasında büyümek için 1-2 yatırımcı daha aldıklarını ve tüm yatırımcıların büyümesine şirketin ciddi katkıları olduğunu söylüyor Tolga Tatari.
Lojistik alanında bilgi sahibi olmadıklarını fakat bu işe uygun kendi lojistik sistemlerini icat ettiklerini hatta Türkiye’de ki en büyük lojistik kapasitesine sahip olan lojistik merkezini ümraniye’de kuracak şirket. 10 bin metrekareye yayılacak bu merkez ve günde 55 bin paket çıkarmaya hazırlanıyor. Şuanda ise günde 20-25 bin arasında paket çıkartıyor Markafoni. Rekabetin girmesinin çok iyi olduğunu belirten Tolga Tatari, bu iş modelini kendi başımıza anlatmıyoruz artık diyor. 14 tane rakipten temiz rekabet yapanlarla aralarının çok iyi olduğunu söyleyen Tolga Tatari ama sizin siteyi kopyalıp başka yerde aynısı açalım mantığıyla devam eden şirketlerde var diyor. Rekabete sıcak bakan şirket, başkalarıyla pek ilgelenmeyip kendi önlerine baktıklarını ifade ediyor. İlk önce limango çok büyük bir otto grubuyla bu rekabete katıldı,onlarla mücadele etmenin kendileri için büyük bir tecrübe olduğunu ama iyi iş yaptığınızda ya da kendi hedeflerinizi yukarıya koyduğunuzda siz zaten büyümeye devam ediyorsunuz yani büyüme sürecinde rakiplerinizinde büyüyor olması sizi fazla etkilemiyor hatta rekabet olmasaydı bu kadar hızlı büyüyemezdik diyor Tolga Tatari.
Private shopping kavram içinde 150 küsür tane şirket var dünyada fakat uluslar arası olarak 4-5 tane firma var. Private Shopping kavramı ilk defa Fransa’da Vente-Privee diye bir siteyle doğmuş bir kavram zaten bu site şuanda dünyada bir numara. Avrupa’nın her yerine yayılmış durumda bu site. Sonra Amerika’ya sıçramış burada da Gilt diye bir şirket var. Ülkeleri seçerken ki kriterimiz, oradaki interneti kullanımına baktık, Güney Kore internet penetrasyonu en yüksek ülkelerden bir tanesi, nüfusun %85’i orada internet kullanıcısı ve bunlardan %95’i internetten alışveriş yapıyor. Baktığımız şeylerden biri de bu modelin orda uygulanıp uygulanmadığı çünkü ilk olmak istiyorduk, olmayan ülkeler arasında bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri seçtik. Mesala Rusya’da çok büyük bir oyuncu var arkadaşımız aynı zamanda orayı tercih etmedik fakat Ukrayna çok benzer bir şekilde gittiği için orayı tercih ettik. Yunanistan’da ise çok büyük bir medya şirketiyle ortak girdik bu işe, Avrupa’da ki ilk deneyimimiz olacak ve AB standartlarında bu işin nasıl yapıldığını göreceğiz diyor Tolga Tatari. Bundan iki ay evvel 7/24 müşteri servisine geçen şirket çok büyük bir şikayet almadıklarını tek uğraştıkları noktanın ürünün gelme süresi olduğunu bu sorunu da kendilerinin yarattığını söylüyor. Dünyadaki modellerde ortalama 10-15 günden başlayıp 1,5 aya kadar süren teslimat süreleri var, Türkiye’de buna hazır olmayan bir kitleye ürünlerinizi 1 haftada size ulaştıracağız sözünde bulunan Markafoni bunun sıkıntısı yaşamış. Çünkü günde bir markadan 20-25 bin tane ürün satan şirket, önce ilgili ürün deposuna geliyor sonra çeşitli kalite kontrollerinden geçiyor ondan sonra paketleme ve sonunda teslim ediliyor bu bir süreç ve Türkiye’de ki markalar henüz buna alışık değil eksik ürün gönderebiliyorlar bu da 15-20 gün içerisinde ürünü eline ulaşan müşteri problem çıkarabiliyor diyor Tolga Tatari. Markalar sadece indirimli ürünlerini değil yeni sezon ürünlerini de Markafoni üzerinden tanıtıyorlar 2 milyon kişiye bunları gösterebiliyorlar, aynı zamanda ellerindeki stoğu kolayca eritmek içinde çok ciddi bir avantaj çünkü bu kadar fazla ve hızlı satış yapma imkanları yok, bu internetin sağladığı bir nimet çünkü hiçbir mağazası bu kadar erişilebilir ulaşılabilir değil. Zaten Anadolu’ya ulaşamıyor çoğu marka böyle bir kanala girdikleri zaman Türkiye’nin her yerine ulaşabiliyorlar. Hatta Diyarbakır’da benim müşterim varmıymış diye şaşırıyor firmalar diye ifade ediyor Tolga Tatari. Güney Kore’de firmaların e-ticaret için ayırdığı bir stok oluyor, Türkiye’de ki firmalardan farklı olarak. Bu sene 1 milyon tane ürün satacaksam, bunların 600 bin tanesini internetten satacağım, bir kısmını indirimli kanallardan satacağım, bir kısmını kendi sitemden satacağım gibi stratejileri var ve online tarafını hep offline’ın bir destekleyicisi olarak kullanıyorlar diyor Tolga Tatari. Pumanın Vente-Privee üzerinde 1 günde 140 bin tane ayakkabı satma rekoru, rekorlar kitabına giren bir iş. Markanın 2 gün içerisinde bu kadar fazla satıyor olması, çok daha fazla konuşuluyor hale getiriyor markayı, dükkanlarındaki satışında çok ciddi bir şekilde arttığı gözleniyor. Dükkana gelip alanlardan fazla oluyor internetten alanlar, satın alan kişiler o ayakkabıyı giymiş oluyorlar, arkadaşlarına söylüyorlar ve aynı zamanda markanın hem marketingini yapmış oluyorsunuz hem de bir ilgi odağını marka üzerine çevirmiş oluyorsunuz diyor Tolga Tatari. Bedenlerle ilgili sorun yaşamıyor Markafoni çünkü koşulsuz iade alıyorlar. İade oranları da yurtdışına kıyasla düşük bunun nedeni arasında katalog satışlarının Türkiye’ye internetten evvel gelmemiş olması. Yurt dışındaki insanlar katalog satışlarıyla görmedikleri şeyleri satın almaya alışıyorlar.Bu yüzden orada ki iade oranları %50’ye kadar çıkıyor. Markafoni’nin pazarlama stratejisi tamamen kapatıp insanların ilgisini böyle çekmek oldu, kapalı bir kutu var içeride ne olduğunu dışarıdaki insanlar hiçbir şekilde bilmiyor ve içeride çok ilginç şeylerin olduğunu tahmin ediyor, çok büyük fırsatların olduğunu düşünüyorlardı.
Bugün bizimle rekabet için ortaya çıkmış firmaların hepsi çok ciddi reklam bütçeleriyle çıkıyorlar ve en azından modeli anlatmak zorunda kalmıyorlar bu yüzden. Bir özel alışveriş kulübüyüz dedik ve buraya girmek çok özel. Online marketing yapmadık 1,5 seneden fazla, bizim davetiyelerimizin değeri çok yüksek kaldı hep.Bir üye minimumda 20 tane davetiye gönderiyordu siteye giriş yaptığı zaman. Bizim üzerimizdeki kullanıcı ilgisini ve kullanıcı eksikliğini böyle tamamlamış olduk. Bizim bir stratejimiz vardı hiçbir zaman kullanıcı hedeflemedik, hep beklentimiz oldu. Yani biz bu ay 100 bin yeni kullanıcı hedefliyoruz demedik. Onun yerine tahmin ediyoruz ki bu kadar üye gelecek buna hazırlıklı olmalıyız dedik ve o üyelerin zorlama, onlara bir şeyler satmak için bir çaba sarf etmedik başta. İşin başındaki başarısı bundan geldi.
Ama diğer rakiplerimiz bunu böyle yapmıyorlar açıkçası çok ciddi bütçelerle girip reklamla daha az sadık olan bir müşteri kitlesine sahip oluyorlar. böyle olduğu zaman hani içeride olmanın önemli olduğunu düşünen müşteriler için çok ciddi bir sadakat sağlıyor bize bu durum diyor Tolga Tatari.
Bir kampanya da 700 çeşit ürünle çıktığı oluyor Markafoni’nin ve yaklaşık olarak işte 5 bin-10 bin ürün çıkıyor, bunun ciddi bir prodüksiyonu oluyor , bu her gün farklı ürün demek, o ürünlerin fotoğraf çekimleri işte mankenleri demek. Renk ayarları editörlerin elinden geçiyor. Yaklaşık 40 kişilik prodüksiyon ekibimiz bu kampanyaların her gün hazırlanması için uğraşıyorlar. İmpulse buying modeliyle çalışan bir şirket Markafoni. Ben ayağıma şu ayakkabı, şu marka ayakkabıyı almak istiyorum deyip gelmiyor Markafoni’nin müşterisi hiçbir zaman. Biz bir gün önceden duyuruyoruz ve ertesi gün bunu fırsat olarak gönderiyoruz.
Ben bu markayı çok severdim, bakıyım ilgimi çeken bir şey varsa alıyım diyor ve aşağı yukarı tanıdığı ve bildiği markalar oluyor genelde. Öbür türlü açık katalog sitesi halinde çalışıyor olsaydık, gelip incelemesi, iki ürünü birbiriyle karşılaştırması, üstünde görmek istemesi çok doğal olabilir tabiki ama sabah saat 7.30’da başlayan bir maraton var saat 22.00’a kadar kapış kapış durumu var site içerisinde, ben baktım bir de yandakine bakıyım demeden satın alma yapan çok müşterimiz var diyor Tolga Tatari.
Tolga Tatari Markafoni’den önce ufak bir dijital ajans olarak başlıyor, hatta tek başına bundan 8 sene önce, bunun başladığı ilk 6 ayı bir odada tek başına işte müşteri bulmaya çalışıp onlara web sitesi, web servisleri, yazılımlar vs. böyle servisleri satmayla geçiyor. Birkaç müşteri alıyor biraz büyüyor, günde 20 saat çalıştığı oluyor, bir süre sonra biraz büyüdüğünü fark ettiği zaman Ahmet ortağı hem de çocukluk arkadaşının yardımını isteyip ajansını biraz daha büyütüyorlar, özel yazılımlar sunmaya başlıyorlar, yazılım çözümleri sunuyorlar.
Dijital ajanslar çok tasarım ağırlıklı olması sebebiyle onlarda o işlerin yazılım kısmını da çözerek devem ediyorlar bu işe. Kafalarında aslında kendi internet projelerini yapmak olan fakat Ahmet’le çalışmaya başladıklarından beri hep erteliyorlar işlerini, işimizi biraz daha büyütelim bak 30 kişi olduk ne güzel çalışıyoruz biraz daha iş yapalım ondan sonra kendi projelerimizi hayata geçiririz diyorlar. Sina Afra var 3. Ortakları onla tanışıyorlar şans eseri, Türkiye’de bir şeyler yapmak istediğinden bahsediyor kendisi, bu işin doğru insanlarla doğru zamanlarda yapılması gerektiğini düşündükleri için bir havuz oluşturarak, havuzun içinde Facebook klonları da var, aklınıza gelebilecek dünyada başarılı olmuş bütün modelleri çıkartıyorlar.
Ve Markafoni’de karar kılıyorlar. Bir icatta bulunmadıklarını aslında dünyada uygulanan bir şey olan, icatlarının burada bu şirketin Türkiye koşulları altında nasıl başarılı olacağı üzerineydi. Dünyada ilk iphone uygulamasını Markafoni yapıyor. Markafoni brp sistemi kullanmıyor, kendi depo yazılımını bile kendileri çıkarttıyor, icat ediyorlar. Arka tarafta çok sağlam bir alt yapı kurduklarına inanan şirket bunun büyümelerine çok ciddi destek olduğunu düşünüyor. Girişimciliğin aslında bir kuralı yok yani girişimci olacağım ben kendi fikrimi ortaya çıkaracağım, nasıl çıkartacağım dediğiniz zaman kötü de olsa bir yerden başlamak lazım. Birkaç gün çalışarak da olacak bir iş değil bu, aklınıza yatan bir fikri yapmak lazım.
Benim inandığım bir şey var, fikri ya da işi ne olursa olsun bunu iyi yapan mutlaka çok iyi yere geliyor. Bir fikrin öbür fikirden daha üstün olduğuna inanmıyorum. Tek yapmak gereken şey aslında biraz fedakarlık, 4-5 gün ofis içerisinde uyumadan çalışmaya alışmak lazım. Hiç durmadan çalışıp bir gelir olmadan hayatı idame ettirmeye çalışmaya da alışmak lazım ve de sabır diyor Tolga Tatari. Teknolojilerin hiçbir önemi yok, yazdığınız yazılıma bakıyor iş, Rubi’de kullanılsa, Cango’da kullanılsa, Datnet de kullanılsa sizin kurduğunuz ortaya çıkarttığınız processler ne kadar yüklüyse işiniz okadar yavaş ya da hızlı çalışıyor.
Biz piton diline yakınlığımız vardı hoşumuza gidiyordu, yazması çok rahat güzel bir framework ortaya çıkmıştı biraz daha hızlı girişeceğimizi düşünülerek böyle bir framework seçerek yola çıktık diyor Tolga Tatari. Başlangıç aşamasında bir frameworkle gidiyor olmanız bir sürü şeyi hızlandırıyor ama artık iş büyüyüp günde 1 gigabit trafik almaya başladığınız zaman, biraz kendi frameworkünüze sahip olma istekleri ortaya çıkmaya başlıyor ama teknik tarafta hiç problem yaşamadık diye ifade diyor Tolga Tatari. Güney Kore’de ki insanların artık internete yahutta mobil kullanımına bakış açıları bizimkinden tamamen değişmiş durumda. Ben ilk gittiğim zaman çok şaşırmıştım orda, insanlar cep telefonlarını bir yerlere sürterek alışveriş yapıyorlar, dükkana giriyorsunuz kıyafetleri aldınız kapıdan çıkarken cep telefonunuzu orda bir şeyin üzerine sürüyorsunuz ve çıkıyorsunuz, firefox kullanılmıyor hiçbir şekilde, insanlarla e-maille gerçekten var mı bu insan diye kontrol etmiyorsunuz, çünkü her üye olan insana gidip devletin bir servisine gerçekten bu insan var mıdır yok mudur diye soruyorsunuz, o insanlar gerçek kayıt altında bütün e-ticaret işlemlerini yapabiliyorlar.
Ödeme sistemleri bizdekinden çok daha farklı, oradaki alışkanlıklar, muhasebe yapısı tamamen farklı, çok gelişmiş lojistik sistemleri var, insanların beklentileri de çok daha yüksek bundan. Biz burada yavaş yavaş mobilde neler yapabiliriz diye düşünürken, Kore’de ben bu servise cep telefonumdan ulaşamıyorsam benim için hiçbir kıymeti yok gözüyle bakıyor insanlar. O yüzden bütün bakış açınızı yaklaşımınızı biraz değiştirmek zorunda kalıyorsunuz o noktalarda. Bu bir entegrasyon süreci olarak geçiyor, bir de biz farkında olmadan bir şey yaptık, Kore farklı bir alfabede, Ukrayna’da Rusça var, Yunan Alfabesi tamamen farklı, Latin Alfabesi var, biz bir de böyle bir mücadelenin içine girdik, hiç anlamadığımız okuyamadığımız telaffuz bile edemediğimiz bir çok alfabe üzerinde bu servisleri vermeye başladık, bizim için ilginç deneyimlerden de birisi bu oldu açıkçası diyor Tolga Tatari. Tommy Hilfiger senede 2 tane kampanya yapıyor çünkü zaten indirime girdiği dönemler sadece senede 2 kere, başka bir spor markası senede 8 kere indirime giriyorum ben 4 sezon çalışıyorum diyor, onlar bizle daha sık çalışmak istiyorlar. İlk başladığımız zaman markalarla konuşuyorduk biz bunu, kendi kurallarımızla gidiyordu ama şuanda hepsiyle oturup strateji geliştiriyoruz. Sizin için bu sene bu kanalı daha iyi nasıl kullanabiliriz diye oturuyoruz masaya ve zaten senelik planları çıkmış oluyor. Marka sahiplerin ve ya o şirkette bulunan yöneticilerin vizyonuna bakıyor, internetten ürününüzü satıcağız dediğimiz zaman bazı uluslar arası firmalar buna sıcak bakmazken Türkiye ayağı için, ama lokal büyük bir marka ben geleceği burada görüyorum zaten ,beraber çalışalım diyebiliyor. Markalarla anlaşma aşaması uzun süreli bir stratejiye dayanıyor,çeşitli şeyler sunuyorsunuz markalara kimisi oluyor kimisi olmuyor kimisi ya rakip markanın orda çok fazla yer aldığını görüp geliyor, kimisinin çok hoşuna gidiyor bu konsept, kendisi de zaten bizden alışveriş yapmış oluyor marka sahipleri ya da yöneticileri, ben bizim markamızı da burada görmek isterim diyor. Fakat bütün bu süreç hızlı gitmedi bizde, zaten yavaş başladık yani yaklaşık 3-4 ay günde sadece 1 kampanyamız bir markamız vardı ve bu markaları bulmakta da çok büyük zorluk çekiyorduk başlarda. İlk başladığıkları marka Ferre güneş gözlükleri olmuş, ilk açıldıkları gün, 4 tane satan o dördü de bizdik zaten, sistem çalışıyor mu test etmiş olduk yani diyor Tolga Tatari. Pazarlama stratejilerinin en kuvvetlisi arkadaşını getir, alışveriş yaparsa 10 lira sen kazandı.
Başlangıçta çok etki yarattı, insanların daha çok insan davet etmesini sağladı açıkçası, ondan sonraki dönemde zaten herkes üye olduğu için artık sistemin içerisine, ya üye olmayan kaldıysa ben biraz daha kupon kazanıyım fırsatlardan daha ucuza yararlanayım şekline dönüştü o biraz. Satışların yüzdelik dağılımı; İstanbul %50 satışlarımızın geri kalan İzmir Ankara %20 civarında, geri kalanı da Anadolu ve güneydoğuya dağılmış durumda. Dünyada alışveriş kulüplerine üye olma istatistiği var; 1 insan 2,2 alışveriş kulübünden fazlasına üye olamaz çünkü daha fazlasını aslında o bünye kaldırmıyor o fırsatı her sabahleyin 20 küsur tane e-mail arasından fırsat avcısı gibi, orda ne varmış diye bakmaya başlıyor insanlar diyor Tolga Tatari. Grupfoni 4. Ayında ve büyümesi daha hızlı olabilir şuanda, tabi arkasında Markafoni’nin kuvvetinin oluyor olması da buna çok ciddi bir etki ama o iş modeli de şuanda çok ilginç bir iş modeli dünyada zaten çok hızlı büyüyen, müşteri sadakatinin daha az olduğu, rekabetin daha sert geçtiği ama çok da hızlı büyüyen bir iş modeli.Bir tane halkla ilişkiler firmasıyla anlaştık ve bütün gazeteciler için özel bir kit hazırladık çok işe yaradığını sanmıyorum, çok fazla haberimizde çıkmadı ilk açıldığımız zaman. 2000-2500 davetiye çıkartmışız eşimize dostumuza. İlk üyeler öyle gelmeye başladı ve bunun dışında da ekstra bir çabamız olmadı açıkçası, zaten sosyal medyaları kullanmadık. Diğer ülkelerin hepsinde farklı isimler kullanıyor Markafoni, moda takipçisi anlamına gelen Modnakasta mesela Ukrayna’dakinin isimi tamamen Rusça. Türkiye’de gidip, Yunan birine bir şey satmak gibi bir şeyimiz olmadı hiçbir zaman olmayacak, bunlar hep kendi piyasalarında çalışan şirketler yani çok öyle uluslar arası tek bir isme ihtiyacımız yok ama zaten dünyada bizimle bu işi yapan herkes aynı şekilde yapıyor, yani Almanya’da kurulmuş bir şirketin İngiltere’deki ismi bile farklı ikisi de İngilizce olmasına rağmen diyor Tolga Tatari. Üç ortak olarak birbirlerini çok iyi tamamladıklarına inanıyorlar, hepsinin kuvvetli yönleri farklı. Şuanda mobil olarak satışımız sadece iphone üzerinden var ve düşük oranı karşılaştırılmayacak kadar düşük internetten,. %1 civarındadır. Bu stratejiyle çok alakalı bir şey, biz iphone’da uygulama yaparken düşündüğümüz tek şey iphone çok cool bir ürün, iphone üzerinden uygulama geliştiren ilk e-ticaret sitesi olmalıyız diyip yola çıkmıştık, şimdi mobil stratejisiyle bu işlere girişeceğiniz zaman sadece o kadar kısıtlı kalmayacak ,bunu arttırmak için biz başka çabalar sergileyeceğiz diye ifade ediyor Tolga Tatari. Biz evet özel alışveriş kulübü olarak başladık bu işe ama şuanda kendi konumlanmamızla moda ve lifestyle üzerine yapıyoruz, özel alışveriş kulübü olmaktan birazcık kendimizi dışarı çekiyoruz, modelimiz özel alışveriş kulübü gibi çalışıyor, ama biz insanların modayı takip ettiği yer haline gelmeye çalışıyoruz, şuanda hem blogumuz buna çok elverişli ve çok iyi gidiyor, Türkiye’de ki en çok okunan moda blogu halinde, hem çalıştığımız markalar, markaların bize bakış açıları da bu yönde değişmeye başladı, Türkiye’de ki tasarımcılara destek veriyoruz, Türk tasarımcılarla çalışmaya başladık, pazar günlerimizi sırf onlara ayırdık. Sırf tasarım ürünleri çıkmaya başladık. Bu şekilde de devam etmek istiyoruz yani, Türkiye’nin en büyük moda, e-ticaret şirketi olmaya çalışıyoruz.