Nurettin Özdoğan, Hasan Toprakkaya ve Sinan Kaplan - KariyerGenç 22 Haziran 2009
Burak Büyükdemir: Bu haftaki konuğumuz kariyerGENÇ. Gördüğünüz gibi üç tane genç arkadaştan oluşuyor. Önlerine kariyeri koydular, kariyerGENÇ oldu, çok kötü bir espri oldu. Nurettin geçen sene Efikrim yarışması birincisi. Efikrim yarışması da, aslında üniversiteler arasındaki ilk Etohum’un tohumuydu. Nurettin orada çok sıkı jüriye beyin avcısı projesini anlattı. Onu çok da yordular, ben jüride olduğum için hatırlıyorum. Bazı sorular sordular ve bazılarının cevabını net bilemiyordu. Bugün bence cevabını biliyor birçok sorunun. Çünkü şirketi kurdular, fikir aşamasından geçti ve birebir günlük hayatta da eminim ki bu soruların daha zorları çıkıyor. Tamam artık, başlayabiliriz o zaman. Bugün kendilerinden kariyerGENÇ’in hikayesini dinleyeceğiz. Daha sonra, henüz yolun başındalar, neler yapacaklarını anlatacaklar. Sizlerden de soru cevapla esasında katkınız olursa, çok daha eğlenceli ve onları aydınlatmış olursunuz. Çünkü yarı yolda neler olacağını sizin sorularınızla onlar da görebiliyor olabilirler. Onlar da şimdiden düşünüyor olabilirler. Ben sözü Nurettin’e bırakıyorum. Sonra da soru cevap kısmında mikrofonu geri alacağım.
Nurettin Özdoğan: Hoş geldiniz diyelim öncelikle. Aslında burası bizim yuvamız çünkü Burak Hoca düzenliyor Etohum’u. Etohum’dan önce de Efikrim yarışmasına katılmıştık biz. Orada çekişmeli bir şekilde birinci olmuştuk. Projeyi aslında üçüncü sınıfta hayata geçirecektik ama tam emin değildik o projeye Fransız modelli bir kariyer portalıydı yine kariyerle ilgili bir şeydi. Dünyada pek örnekleri yoktu, Türkiye’de tutup tutmayacağını bilmiyorduk.
Çok emin değildik, Çağlar Bey’e bile sormuştuk onu. Çağlar Bey bile tam anlayamamıştı. Önemli insanlar yanımızda oldular ama onlar da pek anlayamamıştı. Biz de tabii daha farklı modeller denemeye başladık ve gençlere yönelik, dünyadaki gençlere yönelik, özellikle üniversite öğrencilerine yönelik kariyer portallarının çok olduğunu, başarı öykülerinin çok olduğunu gördük. Almanya’da 13 tane vardı, Romanya’da bile iki tane vardı ama bu kadar genç nüfusun olduğu, gençleri işe alım yaptığı bir ülke olan Türkiye’de hiç yoktu. Biz bu anlamda ilk yapalım dedik. Çok detaylı tüm modelleri inceledik. Biraz Türkiye’ye uyarladık o modelleri. Farklı uygulamalar denedik, hem teknolojik anlamda, hem de tasarım anlamında ve o şekilde biz kasım ayında başladık buna. Yani o zaman yabancı bir danışmanlık şirketinde çalışıyordum. Aynı zamanda yazarlık yapıyordum. Danışmanlık şirketi de dünyanın en büyük danışmanlık firmalarından biriydi. İnsan kaynakları şirketiydi. Oradan da böyle bir ihtiyaç duyulduğunu görüyordum yani açıkçası. Gençtik aslında, masanın hem genç tarafındaydık, hem de insan kaynaklarının politikalarını, hassasiyetlerini biliyorduk. Türkiye’nin böyle bir ihtiyacı olduğunu aslında görmüştük. Arkadaşlarım da anlatacaklar muhakkak, onlar da birçok staj yapıyordu, iş alıyordu. Onlar da iş almayı bıraktılar ve kasım ayında bir projeye başladık.
İlk başta bir yatırımcı arayışında bulunduk. 4 ayrı iş planı hazırladık. İş planı hazırladıktan sonra bayağı bir yerle konuştuk. En sonunda Sina Bey’le tanıştık. Sina Afra’yla. O bize çok inandı. Haydi çocuklar dedi ve başlayalım dedi. O şekilde bize çeşitli imkanlar tanıyarak bizim başlamamızı sağladı. Sonra şirket kurduk, çeşitli teknolojik tarafta, hem de iş tarafında çok ciddi hazırlıklar yaptık. Yaklaşık bir ay önce siteyi açtık. Bir ay bir gün olmuş pardon. Devam ediyoruz şimdi. Bunun iki tarafı var. Hem üniversiteliyi, genç ve yeni mezunlar, hem de öbür tarafı var olayın. Şirketler, biz genç yeteneklerle şirketleri buluşturmaya çalışıyoruz.
Birçok şirketle görüştük, birçok şirketle imzalar attık ve bu şirketler de bizim hedef kitlemizi çok tanımladı. Hem gençler tarafında üniversite öğrencileri ve yeni mezunlar, şirketler tarafı da keza öyle, dünyanın ve Türkiye’nin lider ve prestijli şirketleri… Bu anlamda zaten konuşuruz şirketle de…
Sinan Kaplan: Adım Sinan, projeye ilk başlanılan noktada çekincemiz birlikte şirketleri ikna edebilmekti. Gençlerin burada olması için şirketlerin burada olması gerekiyor. Şirkette çalıştığım için şirket tarafının oyuncusuyum. İki taraf da bir çıkmazın olduğunu biliyordu. Bu kararı aldığımızda şöyle bir strateji izledik. Önce biz bir bir buçuk ay önce firmalarla teker teker görüştük. Projemizi anlattık, projemize ne kadar inandığımızı anlattık. Ortada açılmış bir site yoktu ama, projeye inandırarak buraya dahil etmeyi başardık. Bu şekilde firma sayısı yavaş yavaş arttı ve baktığımızda içerde 15 tane firma vardı. Ve diğer tarafta pazarlamaya başladık. CV sayısını da artırmaya başlamamızla 51 adet şirket sayısına ulaştık. Bu şirketler Türkiye’nin kalburüstü şirketleri arasından seçildi. Gençlere ulaşmayı isteyen, gençlere özel pazarlama yapan, onların değerine bilen gerçekten büyük firmalar. Gençlere ulaşmak için kariyerGENÇ onlar için aslında bir nevi ilaç. Bu şekilde başladık. N.Ö.: Yani şu şekilde, işe alım konusunda bir sıkıntıları yok. Ulaşabiliyoruz gençlere. Bu şekilde kolayca başvuruları çekebiliyoruz ama bir yandan şirketin kendini daha iyi ifade edebilmesi için, şirketlerin çok çalışması gerekiyor. Bunun için büyük bütçeler oynuyor. Bu anlamda kariyerGENÇ aslında bizi heyecanlandırabilir, bize bir fayda sağlayabilir diyor. Bu noktada, bazı şirketleri heyecanlandırabiliyoruz. Sinan Kaplan: Bizim hikayemiz, Nurettin ilk başta bizi evin içinden çıkardığı projesiyle geldi. Bunun üzerine uzun süre düşündükten sonra çeşitli versiyonlar üzerinde çalıştık. Nurettin’in bahsettiği gibi, projeyi biz sağlam temeller üzerine fikir olarak oturmaya başladıktan sonra insanlarla konuşmaya, çeşitli profesyonellerle paylaşmaya başladık. Onların hepsinden olumlu yanıtlar aldık. Fikrin uygulanabilirliği ve başarıya ulaşacağı konusunda büyüklerimiz bizi motive ettiler. Fikirlerini paylaştılar bizimle proje konusunda. Biz onların fikirleri doğrultusunda yeni düzenlemeler yaptık. Bu çalışmalar çerçevesinde sonunda Sina Bey’e gitmiştik. Sina Bey aynı zamanda Markafoni ve Akinon’un başındaki isim. KariyerGENÇ olarak bunlar bizim şu anda birlikte çalıştığımız firmalar. Sina Bey’le tanışmamız bizim projemiz açısından çok büyük bir devrimdi. İnanmasının yanında desteğini de sağladık. Maddi olarak destekte bulundu. Projenin fikir aşamasından çıkıp uygulama aşamasına gelmesinde desteği çok büyük. Şu anda kullanılabilen bir uygulamamız var. Şu anda geliştirmeleri devam ediyor. Her projede olduğu gibi, geliştirmeler sonlanmıyor. Sürekli daha kullanılabilir, daha faydalı hale getirmeye çalışıyoruz. Hasan’ın dediği gibi, handikaplarımız var. Kullanıcılarla şirketleri buluşturmak çok kolay değil. Hepsi de bir şeyler ekliyor, acaba bu ne kadar olacak, bunun bedeli ne kadar olacak? Ama işte bunları aştığımız zaman zaten başarılı olacağız. Şu anda yolun başındayız. Her geçen gün daha iyiye gidiyoruz. Muhteşeme ulaşmak için çabalıyoruz. Sizlerin de desteğiyle, daha iyi bir noktaya geleceğiz. N.Ö.: 13 tane üniversiteli arkadaşımız var. Onlar projenin her tarafında, aynı zamanda kendi üniversitesini temsil ediyor. Boğaziçi Üniversitesi, Bilkent’te de var, Ege üniversitesi var. Ve buranın en aktif, en başarılı arkadaşlarından. Biz de keyif alıyoruz birlikte çalışmaktan. Bir yandan da zaten şirketlerin en çok dikkatini çeken şey bu. Üniversite içerisinden doğmuş bir proje olması. Şirketler gençlerin hassasiyeti nedir diyerek bize bunu itiraf ediyorlar. Bu anlamda gençlerin hassasiyetini, ihtiyaçlarını, dertlerini onlarla paylaşma noktasında bizimle birlikte çalışmaktan keyif alacaklarını söylüyorlar. B.B.: Peki siz CV derken, özgeçmişleriyle ilgili diğer kariyer sitelerinden farklı bir şey soruyor musunuz? Çünkü bu arkadaşların özgeçmişleri, diğer tecrübelilerden farklı olabilir. Ne fark düşünüyorsunuz diğerlerinden? S.K.: Şu an diğer büyük kariyer sitelerinden CV oluşturma süresi, kendi tecrübelerimden biliyorum, en az yarım saat. Girmek istediğin detaya bağlı olarak bu süre de artabiliyor. Bizde ise bir CV doldurma süresi, kafanızda ne olduğunu biliyorsanız beş dakikayı geçmiyor. Zaten yeteri kadar bilgi alıyoruz. Yeni mezun bir öğrencinin CV’sinde ne vardır? Üniversitesinden, yaşından ve doğduğu yerden başka… B.B.: Başarıları, sertifikaları… S.K.: Bir öğrencinin aslında mezun olduğu zaman insan kaynaklarının karşısına geçtiği zaman sorulan şeyler var. Hangi okulda okuduğu, hangi projeyi yaptığı, hangi dereceyle bitirdiği, toplum adına, sosyal sorumluluk adına ne gibi projeler yaptığı, hangi sertifikaları aldığı, hangi kurslara gittiği, aslında kendini geliştirmek adına yaptığı her şeyi, biz hızlıca doldurmasını sağlıyoruz. Bunu yaparken sıkılmıyor. Aslında eğleniyor. Ekipteki arkadaşlara da biz zaten bunu yaparken kendi kendimize deneyip bu sonuca varmadık. Test kitlemizden aldığımız tepkiler sonucunda bunu söylüyoruz. CV oluşturmak çok kolay, bununla birlikte ilerlediği özellikleri ön sıralara taşıyoruz. Mesela hangi işte çalıştığı ve hangi projeyi yaptığı, bizim için yaşadığı ilden daha önemli. Hangi sertifikayı aldığı, hangi kursu aldığı bizim için daha kıymetli. Sosyal projelerde bulunduğu, yavaş yavaş üniversitelerimizde bilinçli öğrenci dediğimiz sosyal sorumluluk adına bir şeyler yapmasını istiyoruz. Ve bunu uygulama konusunda CV’lerinde buna yer veriyoruz. Bu tip alanlarda da kendilerini geliştirmeleri için uyarılarda bulunuyoruz. Onun ihtiyacı olan şeyleri geliştirmelerini sağlıyoruz. N.Ö.: Çıkış noktamız da şu oldu aslında, normal klasik işe alım ortamlarında, işe alım sürecinde bir CV formatı var, bu CV formatı dışında hiç yeni mezun, sıfır km. diyoruz, bu genç de aynı formu dolduruyor. Aslında bu bir artı değil, artıyı bırak, iyi bir strateji değil. burada gençlerin etkinliklerini, niteliklerini bir şekilde ifade etmek gerekiyor. O klasik işe alım ortamında bunu aktaramıyor. Biz de o anlamda gençlerin etkinliklerini arttırmak adına, Sinan’ın da bahsettiği gibi, proje çalışmalarını, staj çalışmalarını, sosyal sorumluluk çalışmalarını anlatabileceği alanlar yarattık. Üniversitede kulüp çalışmaları yapan çoktur. Bu arkadaşlar daha lider odaklı, mesela onlar çok rahat bir şekilde CV formatında ifade edebiliyor. S.K.: Aslında bunların detaylarını burada anlatmak istemezdik ama kontör düşmesi demek, o CV’yi almak demek, o CV’yi aldığınız zaman, bir daha bakmak için bedel ödemiyorsunuz. Aynı zamanda ilan bedeli ödediniz, ilan bedeli ödediğiniz başka CV’leri görmek için de ödemeyeceksiniz. Sadece kontör dediğimiz şey, arama sonunda çıkan bir CV başvurunuzda, ya da daha önce satın aldığımız bir CV’nizde bunun için kontör ödüyorsunuz. Aldıktan sonra istersen aramada çıksın, istersen başvuruda görün… H.T.: Öğreğin bir şekilde gelen firma sayısı, bizim hedef kitlemizin %10’u. Biz en tepedeki firmaları hedefliyoruz ama gençler sadece üst firmalarda çalışmıyor, özellikle okurken orta dereceli firmalarda çalışan gençler var. Aslında bunu da hedeflediğimiz için o %10’luk kısmı bıraktık yani. Onlar gelsin ilan çıkabilsin, özgeçmiş arayabilsin. Ama aslında oradan bir gelir modeli hedeflememiştik açıkçası. Hedeflediğimiz nokta üst firmalar. N.Ö.: Ben bir şey daha ekleyeyim. Tabii bu olayın işe alım süreci, az önce de dedim ya, biraz da şirketin HR marketingle ilgili şirketler kendini biraz daha ifade edebilirse onları çok heyecanlandırıyor. Bu anlamda biz farklı bir şeyiz. Online anlamda bunun bir web kanalı diliyle yapıyoruz bunu. Televizyon var, en başta CEO’larla röportajlar var. Projenin ikinci bazında, insan kaynakları yöneticilerinden işe alımla alakalı röportajlar yapacağız. B.B.: İçerik mi üreteceksiniz? Yazılı içerik mi görsel içerik mi? N.Ö.: Haber, doğru, görsel içerik de var burada. Mesela Sabancı Holding’den insan kaynakları yöneticisinin biriyle söyleşi yapıp, onu siteye koyabiliyoruz. Bu aynı anda otomatikman Sabancı Holding kurumsal sayfasına da giriyor. Belki orada staj başvurusu yapmadan önce insan kaynakları yöneticisinden dinlediği 5 dakikalık videodan sonra işe başvuru yapıyor. Şirketler şundan çok şikayetçi: beni tanımadan mülakata geliyorlar, beni bilmeden geliyorlar diyor. Biz bu anlamda, bu ihtiyacı da göz önüne alarak biraz daha şirketlerin kendini ifade edeceği enstrümanlar geliştirdik. Bu TV de onlardan biri, onun da farklı bir gelir modeli var. Katılımcı: Projeyi konumlandırırken, kendinizi yeni mezun ve çaylak yetiştiriyor gibi durmanızdan rahatsızlık duydunuz mu? Yani böyle bir imaj sizi düşündürdü mü? Bu bağlamda gelecekte kariyerGENÇ pazarın tamamına talip olabilecek mi? Daha böyle dinozor dediğimiz, daha yaşlı, başarılı… S.K.: Aslında ben korkan, ben nerede çalışacağım diye korkan insanların gireceği bir yer zaten. Bu bağlamda biz de zaten Türkiye’nin yeni mezun ve üniversiteli öğrenci platformuyuz. Sloganımız da buydu. Bundan bir endişemiz yok. İlerleyen dönemlerde de bilmiyoruz, biz çerçevemizden çıkmak istemiyoruz. Hayat ne getirir? Onlara bakacağız. N.Ö.: Bir de Cem Bey de çok iyi bilir ki dünyada, dünya çünkü Silikon Vadisi’nden gelme birisi Cem Bey, dünyada klasik işe alım ortamları, yani hemen her sektöre ve her yaştan insanlara hitap eden kariyer platformları biraz zor oldu. Artık gençlere yönelen siteler oldu. Türkiye’de daha zamanı var. O anlamda aslında şey, biraz daha aktif. Sektörel bazlı, teknoloji şirketleri için ayrı kariyer sitesi varsa, finans için, yeni mezunlar için, hatta yeni mezun mühendisler için bile kariyer platformu var. Bu anlamda artık kariyerGENÇ’i konumlandırmak istiyoruz. Katılımcı: Şimdi şu geldi, üç ay sonra, dört ay sonra, altı ay sonra kariyerGENÇ’e girip de ben öğrencilere özel bir hizmet görmedim, özel finansmanları yoktu, işte sizin öğrencilere yaptığınız tek şey öğrencilere ait etkinliği yayınlama vs. bir sürü şey yaptı. Orada sizin karşı atağınız ne olacak? S.K.: Birincisi, kariyerGENÇ’te bir madde var, bir markanın aldığı bir bağlantı biraz yok. KariyerGENÇ şu anda yarattığı, aldığı ve şu anda yapısı itibariyle böyle bir karar verdiği zaman sonrasının ne olacağını aslında görmek gerekiyor. Bizim öngörümüzü söyleyeyim. Bu algıyı kırmak biraz zor. Gençlere yönelik bir hareketi kariyerGENÇ’in ne olur? Gençler tarafından nasıl algılanır? Acaba bize yeterli olur mu sorusunu akıllara getirir. Bunu bir paketle görebiliriz, ya da birisi yaparsa o şekilde görürüz. Açıkçası adil olma konusunda büyük çaba harcamamız gerekecek. Biz de burada biraz da kendimizi güvende hissediyoruz. Hem kariyerGENÇ’in büyüklüğü, hem de karar vermenin o kadar kolay olmadığı düşünüyoruz. Yani büyük firmalarda karar vermenin o kadar kolay olmadığını düşünüyoruz. Uygulama konusunda hayata geçirmek de zaman alıyor. Zaten internet sektörü çok hızlı gelişen, altı ayda projenizi hayata geçiremiyorsanız kötü bir projedir. O bağlamda da şu anda şurada olmak bile bir şeyleri başardığımızı gösteriyor. Katılımcı: Siz peki ne kadar zamanda bir kariyerGENÇ haline gelmeyi planlıyorsunuz, hani altı ay sonra, bir sene sonra, iki sene sonra… Hani öğrencilerin başvuracağı ilk adres biziz’i ne zaman diyebileceksiniz? S.K.: Bunu da söylemek zor ama bizim hedeflerimiz arasında, 2010 ortalarında ya da 2010 sonlarında, işte 1,5 – 2 yıl sonra yeni mezun, üniversiteyi yeni bitirmiş insanları buraya getireyim algısına yaklaşmak istiyoruz. Katılımcı: Her yıl 400,000 kişi giriyor olacak. CV’leri ne zaman sileceksiniz. Silecek misiniz? Çünkü en başa oynuyorsunuz. CV güncelleme olmayacak mı? CV’leri güncellemeniz için baskı yaparlar. Güncelleyecek misiniz? Zaten bir yıl sonra ben seni sileceğim mi diyeceksiniz? Artık yoksun burada mı olacak? H.T.: Aslında o ayrımı kesin bir çizgiyle yapabileceğimiz bir şey değil. Bunu ne teknolojik olarak yapabiliriz, ne de insanlara artık sizin burada işiniz bitti artık sizi diğer sitelere yönlendireceğiz şeklinde de yapamayız ama sonuçta burada algıyı oturttuğunuz zaman o insanlar artık iki yıl sonra kariyerGENÇ’teki CV’siyle çalışmayacağı için, daha farklı sitelere gitmesi gerektiğini algılayacaktır. Ama tabii ki burada bir elek yapılabilir. Buradaki altta olan kitlenin başka firmalara aktarılması olabilir. Ya da iki yıl sonra ne olur belli değil ama şurası kesin, kariyerGENÇ her zaman kariyerGENÇ olarak kalacak.