16 Aralık Gülfem Toygar - Limango.com.tr Genel Müdürü from Burak Buyukdemir on Vimeo. Yer: İstanbul Tarih: 16/12/2010 Konuşmacılar: Gülfem Toygar Şirket: Limango.com.tr Konu: Limango.com.tr Gülfem Toygar: Ben 1999’da beri Türkiye’de elektronik ticareti yapıyorum. Onun öncesinde bilgi işlemleri ile ilgili işte 3 senelik bir IT geçmişim var. 96 yılında ilk kez Amazon’dan kitap alarak başladım ve hani çok güzelmiş falan dedim. Ucuza kitapları bulabiliyordum, istediğim kitaplar geliyordu. Biliyorsunuz, özellikle dergiler falan Türkiye’de çok pahalı oluyor, çok güzel bir şey falan derken 99 yılında ben de kendimi bir şekilde bir e-commerce (elektronik ticaret) oluşumunun içinde buldum, bir start-up’ın içinde. Ve 2009 yılında da Limango’nun içinde buldum. Limango aslında çok enteresan bir kavram. Dünyada, biliyorsunuz, elektronik ticaret ile ilgili aşağı yukarı her şey Amerika’dan çıktı oysa private shopping Fransa bazlı, yeni bir kavram. 2002’de başlamış, benim aslında haberim bile yoktu, ben 2008 yılının yazında ilk kez Gilt Groupe diye bir yere bir arkadaşımın beni davet etmesiyle bu private shopping konusundan haberdar oldum. Aslında 2002 yılında Fransa’da ağırlıklı olarak bir reklamcı grubun müşterilerine farklı bir satış yapma kanalı arayışından ortaya çıkmış. Kavram enteresan bir kavram; kapalı devre bir müşteri grubunu içeriye koyuyorsunuz. Günde birkaç tane olabilir ki Türkiye’de biz şu anda günde ortalama 14-15 adetleri bulduk. Kampanya sunuyorsunuz müşterilerinize, her kampanyada %30 ile %85’e varan farklı indirimler verebiliyorsunuz. Ben ilk 2009 yılının ocak sonunda Almanya’ya gittiğimde ve Otto Group bunu bana anlattığında; bu arada Limango bir Otto Group şirketi, Otto dünyanın en büyük perakende gruplarından biri ve çok güzel ki, benim çok hoşuma gidiyor bu, Amazon’dan sonra dünyanın en büyük B2C portali. 2008 yılında mesela 6,5 Milyar € Otto Group’un internetten satış cirosu vardı. Aslında 1947 yılında katalog işiyle işe başlamış olan bir Alman şirketi fakat zamanla katalog işini internete taşımışlar ve interneti çok aktif ve çok güzel bir şekilde kullanıyorlar. İlk şubat ayında gittiğimde, bana anlattıklarında şöyle bir örnek verdiler; geçen sene aralık ayında Fransa’daki private shopping şirketi, yanlış hatırlamıyorsam Adidas’a, 100bin çift ayakkabı yaptırtıyor, 100bin çift ayakkabıyı dört günde satıyor. Ben şimdi Türkiye’deki elektronik ticaret tecrübelerimi düşündüm; dedim ki, 100bin çift ayakkabıyı hani bir ne bileyim 3-5 senede ancak satarız diye düşündüm ve çok da anlayamadım yani nasıl böyle bir şey olabiliyor diye. Bundan birkaç sene önce de Amerika’da, bir Amerikalı ile konuşurken ona da şeyi anlayamadığımı anlatmıştım, şimdi anladım hepsini ama; işte demiştim biz Türkiye’de direkt satış görüyoruz, işte televizyonda tam bir şey seyrederken araya bir reklam giriyor işte bu ürünü alırsanız günde 5dk kullanırsanız şu kadar zayıflarsınız diyor falan ve Amerika’da bu senelerdir müthiş hızda giden bir iş ve Türkiye’de de o kadar büyük bir hızla da gitmiyor. Amerikalı’ya da bunu sorduğumda bana şeyi demişti, bütün olay impulse shopping yani o anda müşteri tam başka bir şey yaparken sen kısıtlı bir şekilde enteresan bir teklif veriyorsun, heyecanlanıyor ve hemen alıyor. Aslında private shopping’in doğasında da birebir bu var. Sabah oturuyorsunuz makinanızın başına tak tak e-mailler geliyor, bir bakıyorsunuz maillere çok enteresan teklifler var; hiç niyetiniz yok mesela, bayanlar bilir bu sene hepimiz düz ayakkabı aldık, babet ayakkabılar. Ben bir sabah bir baktım Limango’dan bir teklif; babet ayakkabı 39 Lira, bakalım dedim kaç tane satılacak, o gün 6bin çift ayakkabı sattık. Yani inanılmaz bir şey, tabii ki fiyat çok önemli, teklif çok önemli, doğru insan grubuna bunu önerebilmek çok önemli. Şu anda Limango aşağı yukarı 1buçuk senesi dolacak. 1buçuk senede 1 milyona yakın bir müşterisi oldu ki bu inanılmaz bir sayı yani 1buçuk sene önce sizler ile sohbet ediyor olsaydık, ben derdim ki herhalde ne bileyim 1buçuk senede bir 300.000’i falan buluruz. Çünkü bundan önceki bütün e-ticaret ile ilgili benim Türkiye’de gördüğüm, birebir yaşadığım şeyler böyleydi. Private shopping’in doğasında başka bir şey var, farklı bir olay var yani gün içerisinde bir teklifin gelmesi o teklifi, hızlı bir şekilde aradığınız numara veya aradığınız beden ürünü çok enteresan bir fiyata alabilmeniz zannediyorum hakikaten çok keyifli. Ben de haftada birkaç kere yakalanıyorum, bu oltaya geliyorum yani. Türkiye’deki duruma baktığımız zaman, Türkiye’de şu anda bizim gibi ürün satan firma adedi müthiş bir şekilde benim sayabildiğim 27’yi geçti, bu acayip bir şey. Geçen sene bu tarihlerde biz iki firmaydık sadece, şu anda 27 firma var. Benim 2011, böyle tahminim herhalde bir 60-70’i vuracağız. 2012’de o birazcık daha azalacak, belki farklı segmentlere kaymalar olacak ve 2013’ten itibaren de bu daha az belki şirket olduğu ama çok enteresan tekliflerin sunulduğu bir sektör olacak. Bunun yanında fark etmişsinizdir private shopping’in yanında, günlük servis teklifleri başladı; aslında bu da senelerdir Amerika’da ve Avrupa’da olan bir şeydi ve şu anda orada ellinin üzerinde firma var. Geliyordur belki birçoğunuza, sabah bir şey geliyor işte kavitasyon, çok iyi satılıyor gördüğüm kadarı ila, güzellik merkezleri. Private shopping’in doğasına baktığımızda, en azından Limango’da, normalde Türkiye’de internette %70-75 erkeklerden oluşurken biz %65’lerde falan hanımlara ulaşıyoruz. Ben burada şeyi çok merak ettim, dedim ki yani beyleri nasıl biz bu işin içine dâhil edeceğiz. Beyler private shopping’de iki tane şeye çok iyi tepki veriyorlar; bir tanesi elektronik ürün, çok seviyorlar yani böyle iyi bir markanın iyi elektronik, yeni teknoloji bir şeyi olduğu zaman onu almak istiyorlar. Bir de kişisel bakımda da erkekler fena değil yani güzel böyle tıraş kremleri, losyonlar falan o tür ürünlerde de onları harekete geçirebiliyoruz. Ama zannediyorum, erkekler alış-veriş edecekleri zaman planlı çıkıyorlar yani evden gömlek almaya diye çıkıyorlar ve hakikaten o hayal ettikleri lacivert gömleği alıp dönüyorlar; biz bayanlar biraz daha böyle gömlek diye çıkıp pardösü ile döneildiğimiz için private shopping’de biraz daha hanımlara ulaşan bir şeyimiz var. Private shopping’in doğasına baktığımızda normal e-commerce sektöründen çok da farklı değil. En önemli konu yine müşteri, müşteriye olan doğru temas ve onlara verip verebileceğiniz en iyi servisi sunmanın yolunu bulmak. Biz Limango olarak birçok işimizi outsource ettik, mesela depomuzu kendi içimizde yapmadık; bu işi iyi yaptığını düşündüğümüz bir firmaya outsource ettik. Küçük bir ekip başladık, ilk başladığımızda yedi kişiydik, şu anda işte 40-45 kişilere geldik. Seneye daha da büyüyor olacağız, şeye çok özen gösteriyoruz böyle bu işten çok keyif alacak, hep beraber öğrenebileceğimiz, beraber gelişebileceğimiz arkadaş ile devam etmeye çalışıyoruz; buna çok özen gösteriyoruz. Sektörün dinamikleri çok farklı, ben de dâhil hiç kimse yarın ne olacağını tam olarak bilmiyor. Hepimiz sektör ile birlikte gelişiyoruz. Burada yatırımcılar için private shopping ve Limango başarı hikâyesinden benim çıkarttığım bir tane çok önemli bir hikaye var ki; o da private shopping Türkler tarafından bulunmuş bir şey değil yani bizimki Alman şirketi, o ayrı ama Türkiye’de kurulan diğer private shopping şirketleri de veya diğer fırsat şirketleri de aslında yurtdışında olan sistemleri aldılar ve birebir buraya getirdiler. Ben önümüzdeki yıllara ve bugün elektronik ticaretin ve internetin olduğu yere baktığım zaman Türkiye’de, elbette çok güzel fikirler geliştirebilirsiniz, onların arkasından gidebilirsiniz ve çok büyük başarılar yaratabilirsiniz; ama aynı zamanda da yurtdışında çok güzel bir şekilde yürüyen başarılı konseptleri, fikirleri de alıp Türkiye’ye de uygulayabilirsiniz. Benim gözlemlediğim Türkiye’de, internette hem elektronik ticaret olsun hem farklı alanlar olsun hala bayağı bir boşluk var yani hep beraber saymaya kalksak yüzlerce binlerce site sayamıyoruz. Çok enteresan, niş siteler arasak niş siteler bulamıyoruz. Dolayısı ile oralarda da, yani yurtdışında başarılı olmuş kavramları, başarılı olmuş işleri Türkiye’ye getirmek de enteresan olabilir diye ben naçizane düşünüyorum. Buyrun;
Gülfem Toygar – Limango.com.tr
Gülfem Toygar – Limango.com.tr
Gülfem Toygar – Limango.com.tr
16 Aralık Gülfem Toygar - Limango.com.tr Genel Müdürü from Burak Buyukdemir on Vimeo. Yer: İstanbul Tarih: 16/12/2010 Konuşmacılar: Gülfem Toygar Şirket: Limango.com.tr Konu: Limango.com.tr Gülfem Toygar: Ben 1999’da beri Türkiye’de elektronik ticareti yapıyorum. Onun öncesinde bilgi işlemleri ile ilgili işte 3 senelik bir IT geçmişim var. 96 yılında ilk kez Amazon’dan kitap alarak başladım ve hani çok güzelmiş falan dedim. Ucuza kitapları bulabiliyordum, istediğim kitaplar geliyordu. Biliyorsunuz, özellikle dergiler falan Türkiye’de çok pahalı oluyor, çok güzel bir şey falan derken 99 yılında ben de kendimi bir şekilde bir e-commerce (elektronik ticaret) oluşumunun içinde buldum, bir start-up’ın içinde. Ve 2009 yılında da Limango’nun içinde buldum. Limango aslında çok enteresan bir kavram. Dünyada, biliyorsunuz, elektronik ticaret ile ilgili aşağı yukarı her şey Amerika’dan çıktı oysa private shopping Fransa bazlı, yeni bir kavram. 2002’de başlamış, benim aslında haberim bile yoktu, ben 2008 yılının yazında ilk kez Gilt Groupe diye bir yere bir arkadaşımın beni davet etmesiyle bu private shopping konusundan haberdar oldum. Aslında 2002 yılında Fransa’da ağırlıklı olarak bir reklamcı grubun müşterilerine farklı bir satış yapma kanalı arayışından ortaya çıkmış. Kavram enteresan bir kavram; kapalı devre bir müşteri grubunu içeriye koyuyorsunuz. Günde birkaç tane olabilir ki Türkiye’de biz şu anda günde ortalama 14-15 adetleri bulduk. Kampanya sunuyorsunuz müşterilerinize, her kampanyada %30 ile %85’e varan farklı indirimler verebiliyorsunuz. Ben ilk 2009 yılının ocak sonunda Almanya’ya gittiğimde ve Otto Group bunu bana anlattığında; bu arada Limango bir Otto Group şirketi, Otto dünyanın en büyük perakende gruplarından biri ve çok güzel ki, benim çok hoşuma gidiyor bu, Amazon’dan sonra dünyanın en büyük B2C portali. 2008 yılında mesela 6,5 Milyar € Otto Group’un internetten satış cirosu vardı. Aslında 1947 yılında katalog işiyle işe başlamış olan bir Alman şirketi fakat zamanla katalog işini internete taşımışlar ve interneti çok aktif ve çok güzel bir şekilde kullanıyorlar. İlk şubat ayında gittiğimde, bana anlattıklarında şöyle bir örnek verdiler; geçen sene aralık ayında Fransa’daki private shopping şirketi, yanlış hatırlamıyorsam Adidas’a, 100bin çift ayakkabı yaptırtıyor, 100bin çift ayakkabıyı dört günde satıyor. Ben şimdi Türkiye’deki elektronik ticaret tecrübelerimi düşündüm; dedim ki, 100bin çift ayakkabıyı hani bir ne bileyim 3-5 senede ancak satarız diye düşündüm ve çok da anlayamadım yani nasıl böyle bir şey olabiliyor diye. Bundan birkaç sene önce de Amerika’da, bir Amerikalı ile konuşurken ona da şeyi anlayamadığımı anlatmıştım, şimdi anladım hepsini ama; işte demiştim biz Türkiye’de direkt satış görüyoruz, işte televizyonda tam bir şey seyrederken araya bir reklam giriyor işte bu ürünü alırsanız günde 5dk kullanırsanız şu kadar zayıflarsınız diyor falan ve Amerika’da bu senelerdir müthiş hızda giden bir iş ve Türkiye’de de o kadar büyük bir hızla da gitmiyor. Amerikalı’ya da bunu sorduğumda bana şeyi demişti, bütün olay impulse shopping yani o anda müşteri tam başka bir şey yaparken sen kısıtlı bir şekilde enteresan bir teklif veriyorsun, heyecanlanıyor ve hemen alıyor. Aslında private shopping’in doğasında da birebir bu var. Sabah oturuyorsunuz makinanızın başına tak tak e-mailler geliyor, bir bakıyorsunuz maillere çok enteresan teklifler var; hiç niyetiniz yok mesela, bayanlar bilir bu sene hepimiz düz ayakkabı aldık, babet ayakkabılar. Ben bir sabah bir baktım Limango’dan bir teklif; babet ayakkabı 39 Lira, bakalım dedim kaç tane satılacak, o gün 6bin çift ayakkabı sattık. Yani inanılmaz bir şey, tabii ki fiyat çok önemli, teklif çok önemli, doğru insan grubuna bunu önerebilmek çok önemli. Şu anda Limango aşağı yukarı 1buçuk senesi dolacak. 1buçuk senede 1 milyona yakın bir müşterisi oldu ki bu inanılmaz bir sayı yani 1buçuk sene önce sizler ile sohbet ediyor olsaydık, ben derdim ki herhalde ne bileyim 1buçuk senede bir 300.000’i falan buluruz. Çünkü bundan önceki bütün e-ticaret ile ilgili benim Türkiye’de gördüğüm, birebir yaşadığım şeyler böyleydi. Private shopping’in doğasında başka bir şey var, farklı bir olay var yani gün içerisinde bir teklifin gelmesi o teklifi, hızlı bir şekilde aradığınız numara veya aradığınız beden ürünü çok enteresan bir fiyata alabilmeniz zannediyorum hakikaten çok keyifli. Ben de haftada birkaç kere yakalanıyorum, bu oltaya geliyorum yani. Türkiye’deki duruma baktığımız zaman, Türkiye’de şu anda bizim gibi ürün satan firma adedi müthiş bir şekilde benim sayabildiğim 27’yi geçti, bu acayip bir şey. Geçen sene bu tarihlerde biz iki firmaydık sadece, şu anda 27 firma var. Benim 2011, böyle tahminim herhalde bir 60-70’i vuracağız. 2012’de o birazcık daha azalacak, belki farklı segmentlere kaymalar olacak ve 2013’ten itibaren de bu daha az belki şirket olduğu ama çok enteresan tekliflerin sunulduğu bir sektör olacak. Bunun yanında fark etmişsinizdir private shopping’in yanında, günlük servis teklifleri başladı; aslında bu da senelerdir Amerika’da ve Avrupa’da olan bir şeydi ve şu anda orada ellinin üzerinde firma var. Geliyordur belki birçoğunuza, sabah bir şey geliyor işte kavitasyon, çok iyi satılıyor gördüğüm kadarı ila, güzellik merkezleri. Private shopping’in doğasına baktığımızda, en azından Limango’da, normalde Türkiye’de internette %70-75 erkeklerden oluşurken biz %65’lerde falan hanımlara ulaşıyoruz. Ben burada şeyi çok merak ettim, dedim ki yani beyleri nasıl biz bu işin içine dâhil edeceğiz. Beyler private shopping’de iki tane şeye çok iyi tepki veriyorlar; bir tanesi elektronik ürün, çok seviyorlar yani böyle iyi bir markanın iyi elektronik, yeni teknoloji bir şeyi olduğu zaman onu almak istiyorlar. Bir de kişisel bakımda da erkekler fena değil yani güzel böyle tıraş kremleri, losyonlar falan o tür ürünlerde de onları harekete geçirebiliyoruz. Ama zannediyorum, erkekler alış-veriş edecekleri zaman planlı çıkıyorlar yani evden gömlek almaya diye çıkıyorlar ve hakikaten o hayal ettikleri lacivert gömleği alıp dönüyorlar; biz bayanlar biraz daha böyle gömlek diye çıkıp pardösü ile döneildiğimiz için private shopping’de biraz daha hanımlara ulaşan bir şeyimiz var. Private shopping’in doğasına baktığımızda normal e-commerce sektöründen çok da farklı değil. En önemli konu yine müşteri, müşteriye olan doğru temas ve onlara verip verebileceğiniz en iyi servisi sunmanın yolunu bulmak. Biz Limango olarak birçok işimizi outsource ettik, mesela depomuzu kendi içimizde yapmadık; bu işi iyi yaptığını düşündüğümüz bir firmaya outsource ettik. Küçük bir ekip başladık, ilk başladığımızda yedi kişiydik, şu anda işte 40-45 kişilere geldik. Seneye daha da büyüyor olacağız, şeye çok özen gösteriyoruz böyle bu işten çok keyif alacak, hep beraber öğrenebileceğimiz, beraber gelişebileceğimiz arkadaş ile devam etmeye çalışıyoruz; buna çok özen gösteriyoruz. Sektörün dinamikleri çok farklı, ben de dâhil hiç kimse yarın ne olacağını tam olarak bilmiyor. Hepimiz sektör ile birlikte gelişiyoruz. Burada yatırımcılar için private shopping ve Limango başarı hikâyesinden benim çıkarttığım bir tane çok önemli bir hikaye var ki; o da private shopping Türkler tarafından bulunmuş bir şey değil yani bizimki Alman şirketi, o ayrı ama Türkiye’de kurulan diğer private shopping şirketleri de veya diğer fırsat şirketleri de aslında yurtdışında olan sistemleri aldılar ve birebir buraya getirdiler. Ben önümüzdeki yıllara ve bugün elektronik ticaretin ve internetin olduğu yere baktığım zaman Türkiye’de, elbette çok güzel fikirler geliştirebilirsiniz, onların arkasından gidebilirsiniz ve çok büyük başarılar yaratabilirsiniz; ama aynı zamanda da yurtdışında çok güzel bir şekilde yürüyen başarılı konseptleri, fikirleri de alıp Türkiye’ye de uygulayabilirsiniz. Benim gözlemlediğim Türkiye’de, internette hem elektronik ticaret olsun hem farklı alanlar olsun hala bayağı bir boşluk var yani hep beraber saymaya kalksak yüzlerce binlerce site sayamıyoruz. Çok enteresan, niş siteler arasak niş siteler bulamıyoruz. Dolayısı ile oralarda da, yani yurtdışında başarılı olmuş kavramları, başarılı olmuş işleri Türkiye’ye getirmek de enteresan olabilir diye ben naçizane düşünüyorum. Buyrun;