Yer: İstanbul Tarih: 16/10/2010 Konuşmacılar: Aslı Derbent Şirket: Veripark Konu: Veripark Aslı Derbent: Veripark’ın kurucusu derken, aslında ben Veripark’ın kurucusu değilim. Özgür Yoğurtçu ve Özkan Erener var. Onlar dünyanın çeşitli ülkelerinde yeni iş olanaklarını araştırırken ben tanıtımına geldim. Temelde de aslında çok güzel bir binada Veripark’ın kurulumu Microsoft ile birlikte başlıyor. Freelance olarak evlerde çalışırken Özgür ve Özkan ben profesyonel olarak çalışıyordum. Pamukbank’ın internet şubesinin Microsoft Consultants Services’ın altyüklenicisi olarak yapmak üzere iş hayatına atılıyor ve hatta o zaman bir şirket ortada yok ama Microsoft’a fatura kesmemiz gerektiği için şirket kuruldu ve onun sonrasında da da işler kendini takip etti ve ilerledi. Sene 1998, internet Türkiye’ye yeni gelmiş ama bir websiteleri yapılırken üzerinde artık bunun üzerinde işlem yapılan siteler gelişmeli diye bir düşünce çıkmış. Pamukbank da Türkiye’nin ilk internet şubesini geliştiriyor. Bunun takibinde ilk aldığımız iş de Denizbank’tı ve Denizbank ile beraber pek çok değişik firmanın internet şubelerini ve finans sektörüne özgü çözümler üretmeye başladık. İnternet şubeleri, Call Center’lar .. yapan bir firma olduk. Demirbank, Advantage, Yapıkredi Yatırım’a proje yapıyorduk ve çok hızlı büyüyorduk. İki kişiden başlayan o şirket 2000 senesine geldiğimizde yüz kişinin üzerinde kişiye sahip, Etiler’de bir villada oturan ve burada da çok çeşitli projeler yapan bir şirketti. Ama 2001 de çok ciddi bir finans krizi oldu. Herhalde altmış kişi bir gün içerisinde eve geri döndü. Onun ötesinde de Veripark çok ciddi küçüldü, otuz kişilere düştük. O villadan taşındık küçük bir yere yani otuz kişilik bir ofise taşındık ve yeniden iş aramaya başladık ama çaldığımız her kapı, finans sektörüne çalışan bir tane firmayız ve finans sektöründe kriz var, bankalar zaten yarı yarıya küçülmüş durumdalar. Doğal olarak ne iş olsa yaparız diye gittiğimiz bankalar bile bizde hiç iş yok ki zaten bütün masrafları kıstık diye cevap verdi. Böylece biz anladık ki; aslında sadece bir sektöre özelleşmek, focus olmak, ya biz hazır değildik ya Türkiye hazır değildi o anda olmamız gereken yer değildi. Ve reel sektöre yöneldik. Reel sektörde aslında çok fazla firma çalışıyor, çok fazla firma var ama teknoloji yatırımları anlamında finans sektörünün her zaman birkaç adım gerisinde gelen, finans sektörü kadar bir yatırımı hiçbir zaman yapmayan, yapmak için ve inanmak için işin getirisini daha net hesaplayan “Refreturn on Investment” diye bir kavramları olan, bu bizim o güne kadar duyduğumuz bir şey değildi. “Bu işe bu parayı yatırıcağım ama ne kadar para kazanacağım?” ilk Arçelik sordu. Hiçbir fikrimiz yok yani çok güzel şeyler kazanacaksınızı cevap olarak kabul etmeyen müşteriler reel sektör. Biz herhalde maliyet muhasebesi kavramını, hani bir işi yapıyorsun ama kaça mal ediyosun, yaptığın işten ne kadar kazanacaksın kavramını Arçelik’ten öğrendik. O zamana kadar finans sektörünün çok büyük bütçeleri ile zaten o piyasada o işi bizden başka yapan kimse yokken, çok güzel paralara çok güzel işler yapmakta iken anladık ki aslında biz, böyle bir hayat bitti. Yani 2001 krizinde dünyada artı Türkiye’de o hayat bitmişti. Şu anda bile herhalde 2000’lerin rakamlarına iş yapmıyoruz.
16 Ekim 2010 Etohum Kampı Aslı Derbent (Veripark)
16 Ekim 2010 Etohum Kampı Aslı Derbent…
16 Ekim 2010 Etohum Kampı Aslı Derbent (Veripark)
Yer: İstanbul Tarih: 16/10/2010 Konuşmacılar: Aslı Derbent Şirket: Veripark Konu: Veripark Aslı Derbent: Veripark’ın kurucusu derken, aslında ben Veripark’ın kurucusu değilim. Özgür Yoğurtçu ve Özkan Erener var. Onlar dünyanın çeşitli ülkelerinde yeni iş olanaklarını araştırırken ben tanıtımına geldim. Temelde de aslında çok güzel bir binada Veripark’ın kurulumu Microsoft ile birlikte başlıyor. Freelance olarak evlerde çalışırken Özgür ve Özkan ben profesyonel olarak çalışıyordum. Pamukbank’ın internet şubesinin Microsoft Consultants Services’ın altyüklenicisi olarak yapmak üzere iş hayatına atılıyor ve hatta o zaman bir şirket ortada yok ama Microsoft’a fatura kesmemiz gerektiği için şirket kuruldu ve onun sonrasında da da işler kendini takip etti ve ilerledi. Sene 1998, internet Türkiye’ye yeni gelmiş ama bir websiteleri yapılırken üzerinde artık bunun üzerinde işlem yapılan siteler gelişmeli diye bir düşünce çıkmış. Pamukbank da Türkiye’nin ilk internet şubesini geliştiriyor. Bunun takibinde ilk aldığımız iş de Denizbank’tı ve Denizbank ile beraber pek çok değişik firmanın internet şubelerini ve finans sektörüne özgü çözümler üretmeye başladık. İnternet şubeleri, Call Center’lar .. yapan bir firma olduk. Demirbank, Advantage, Yapıkredi Yatırım’a proje yapıyorduk ve çok hızlı büyüyorduk. İki kişiden başlayan o şirket 2000 senesine geldiğimizde yüz kişinin üzerinde kişiye sahip, Etiler’de bir villada oturan ve burada da çok çeşitli projeler yapan bir şirketti. Ama 2001 de çok ciddi bir finans krizi oldu. Herhalde altmış kişi bir gün içerisinde eve geri döndü. Onun ötesinde de Veripark çok ciddi küçüldü, otuz kişilere düştük. O villadan taşındık küçük bir yere yani otuz kişilik bir ofise taşındık ve yeniden iş aramaya başladık ama çaldığımız her kapı, finans sektörüne çalışan bir tane firmayız ve finans sektöründe kriz var, bankalar zaten yarı yarıya küçülmüş durumdalar. Doğal olarak ne iş olsa yaparız diye gittiğimiz bankalar bile bizde hiç iş yok ki zaten bütün masrafları kıstık diye cevap verdi. Böylece biz anladık ki; aslında sadece bir sektöre özelleşmek, focus olmak, ya biz hazır değildik ya Türkiye hazır değildi o anda olmamız gereken yer değildi. Ve reel sektöre yöneldik. Reel sektörde aslında çok fazla firma çalışıyor, çok fazla firma var ama teknoloji yatırımları anlamında finans sektörünün her zaman birkaç adım gerisinde gelen, finans sektörü kadar bir yatırımı hiçbir zaman yapmayan, yapmak için ve inanmak için işin getirisini daha net hesaplayan “Refreturn on Investment” diye bir kavramları olan, bu bizim o güne kadar duyduğumuz bir şey değildi. “Bu işe bu parayı yatırıcağım ama ne kadar para kazanacağım?” ilk Arçelik sordu. Hiçbir fikrimiz yok yani çok güzel şeyler kazanacaksınızı cevap olarak kabul etmeyen müşteriler reel sektör. Biz herhalde maliyet muhasebesi kavramını, hani bir işi yapıyorsun ama kaça mal ediyosun, yaptığın işten ne kadar kazanacaksın kavramını Arçelik’ten öğrendik. O zamana kadar finans sektörünün çok büyük bütçeleri ile zaten o piyasada o işi bizden başka yapan kimse yokken, çok güzel paralara çok güzel işler yapmakta iken anladık ki aslında biz, böyle bir hayat bitti. Yani 2001 krizinde dünyada artı Türkiye’de o hayat bitmişti. Şu anda bile herhalde 2000’lerin rakamlarına iş yapmıyoruz.