Vaatlerinin arkasında duran kullanıcı deneyimi ile diğerlerinden farklılaşın
Günümüzde birçok girişim birbirine benzer ürün veya hizmetleri sunuyor. Her girişimden sıradaki iPhone anını getirmesi beklenemezken, benzer alanda iş yapan girişimler büyük firmaların yanı sıra birbirleriyle de rekabete giriştiği gerçeği önemli detayları masaya getiriyor.
Y Combinator’dan Sam Altman, girişimlere rekabetle ilgili tek bir tavsiye veriyor: Kendi işinize bakın. Küçük bir ekip ve kısıtlı kaynaklar ile çıktığınız bu yolun sonunu görebilmek için, üzerinde çalıştığınız ürün veya hizmeti hedef kitlenize olabilecek en ideal haliyle sunmanız gerekiyor. Fakat bu yalnızca bir başlangıç; bir diğer deyişle kullanıcı deneyiminin görünen kısmı.
Her ürün bir vaat karşılığında potansiyel müşterilerden paralarını ister. Daha önce kimsenin çözmeyi başaramadığı bir probleme çözüm ürettiyseniz, işinin ehli bir pazarlama ekibi ve sonrasında growth hacker’lar ile düzlüğe çıkmanız olası. Peki ya kendinizi doygunluğa ulaşmaya doğru giden bir pazarda bulursanız?
Sizi diğerlerinden farklılaştıracak ilave değerlere tam olarak bu noktada ihtiyaç duyarsınız. Ürününüzü sürekli iyileştirerek rakiplerinizin önüne geçmek ana maratonunuza dönüşürken; agresif tanıtımlar, fırsat kampanyaları gibi maliyetli rekabet yöntemlerine de ihtiyaç duyabilirsiniz. Tüm bunlar rakipleriniz ile aranızdaki mesafeyi istediğiniz ölçüde açmanızı sağlamıyorsa, sadakat kartını oynamanın vakti gelmiş demektir. Diğer girişimler ile rekabete giriştiğinizde, tarafların birbirlerine marka üstünlüğü kuramamaları, kullanıcı deneyiminin önemini bir kat daha artırıyor.
Kullanıcı deneyiminin girişiminize ne yönde katkılar sağlayabileceğini hipotetik akıl yürütme kuramı ile masaya yatırabiliriz. Bildiğiniz gibi birçok restoran müşterilerini memnun etmek için yemekten sonra çay ikramında bulunur. Güzel bir yemekten sonra size teklif edilen çayın geciktiğini düşünün. Ardından gelen çayın lezzetsiz olması bardağı taşıran son damla olacaktır. Deneyiminiz iyi başlamıştı, iyi gitmişti fakat sonundan pek memnun kalmadınız. Restorana gitme amacınız çay içmek değildi, hatta bu çay için ekstra ücret de ödemediniz fakat size önerilen bu hediye özensizdi. Dolayısıyla, modüler süreçlerden oluşan bu deneyime bir bütün olarak geçer not vermek artık mümkün değil.
Müşterilerinize sunduğunuz ürün veya hizmetin 10 işlemi yetersiz yerine getirmesindense tek bir görevi en iyi şekilde tamamlaması gerekir. Çünkü o zaman kısıtlı bile olsa, müşteriniz ona söz verilen şeyi en iyi şekilde aldığını bilir. Kötü kullanıcı deneyimini geri çevirmek mümkün değilken, kısıtlı bir ürüne daha geniş kullanım kabiliyetleri kazandırmak her zaman imkan dahilindedir.