Unnado kurucusundan girişimcilere tavsiyeler
unnadó bizim ilk girişim deneyimimiz ve başarılı bir deneyim diyebiliriz. unnadó, anne, bebek ve çocuk üzerine bir private shopping sitesi olarak kuruldu. Şu anda unnadó'da 2000m2 bir alanda 48 kişi çalışıyor ve günde 2500 adet ürün gönderimi gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 2.5 seneyi aşkın bir süreçte oldukça fazla şey deneyimlediğimizi söyleyebilirim. Bana göre "esas" olan bazı şeyleri burada paylaşacağım.
1. Gerekiyorsa Çark etmekten kaçınmayın. eTohum projesi olarak da seçilmiş olan YollaYolla.com üzerinde yaklaşık 10 ay çalıştıktan, işlerimizden ayrılıp siteyi açmaya 10 gün kalmışken, tam anlamıyla "çark" edip yapmaya karar verdiğimiz bir proje unnadó. YollaYolla ile "wow" denebilecek, belki de ütopik olan bir proje tasarlarken, unnado'nun gerçekçiliğine ve yere basarlığına bakarak verdiğimiz bir karar. Üstelik 10 aylık bir emeği 1 günde çöpe atıp arkamıza bile bakmadan verdiğimiz bir karar unnadó. Eğer daha çok inandığınız birşey olduğunu düşünüyorsanız üzerinde sonsuz emek harcamış bile olsanız gönül rahatlığıyla çark edip daha iyi olduğunuz şeye odaklanın.
2. Ne olmasını istediğinize karar verin. Yapacağınız iş için sadece "benzeri var ve üstelikte şöyle başarılı" düşüncesiyle yola çıkarsanız benzeri olmaktan öteye gidemezsiniz. "neyi farklı yapmalıyım?" da bir sonuç getirmez. "ne olmamalı" da sadece negatiflere götürür sizi. Unutun diğer örnekleri. İş modeliniz aynı olabilir ama siz neyi değiştirmek istiyorsunuz ona odaklanın. Öncelikle 1 senelik gelir gider, nakit akışı çalışmanızı tamamlayın (hep %20-30 fazladan gidin masraf kalemlerinde) daha sonra Business Canvas 'ınızı çıkarın. Bunları yaptığınızda mantıklı bir sonuca gidebiliyorsanız artık insanların aklında nasıl kalmak istediğinize, yada markanızın nasıl konumlanması gerektiği konusuna odaklanabilirsiniz. Özetle "ne istiyorsun?"'a odaklanın. Başkalarını kopyalayıp onların güdüleriyle yola çıkarsanız onları anlamak için harcayacağınız zaman sizi hep yenisini yapan onlar karşısında geride bırakacaktır. Olabileceğiniz şey en iyi ihtimalle "en iyi ikinci" lik olacaktır.
3. Parayı boşverin, yürekten bahsedin. Şirketi kurmak için para değil yürek lazım. Şirketi yürütmek için ise para ve beyin lazım. Konfor alanınızdan (comfort zone) çıkıp, geceli gündüzlü ve hiç para kazanmadan yaşamaya hazır mısınız? Bunu yapabilmek için biraz hazırlık lazım diyorsanız zaten pas geçerdim yerinizde olsam. unnadó'yu kuracağım zaman iyi bir maaşım (net 8000TL) vardı. Ancak bunun yanısıra kredi kartı borçlarım da vardı.Aileme de yardımcı olmak durumundaydım. İşten ayrılmadan evvel kredi aldım ve bunu unnadó'yu yürütmek ve yaşamak için kullandım. unnadó yu kurduğumuz seneyi günde 3-4 saat uyuyarak ve geri kalan zamanda 100% çalışarak geçirdim. En zor kısım yürekli bir karar almaktaydı. Zorluklar ve para konusu bir şekilde halledilebilinir. (not: ailem iş kurduğumu 8 ay sonra işler yoluna girmeye başladığında öğrendi)
4. Olmasını istediğiniz şirketin önce kültürünü oluşturun. unnadó olarak ilk günden itibaren, daha henüz 3 kişiyken, 13 maddelik şirket kültürü dökümanımız vardı. Tüm işe alımları bu kültüre uyabilecek kişilerden seçtik ve seçmeye çalışıyoruz. Her çalışana ilk verilen döküman bu. Bunu yaşıyor ve hissediyoruz. Dolayısıyla bu müşteri ve tedarikçi yaklaşımından iç ilişkilere kadar herşeye yansıyor. Şirketin "duruş" unda da en etkili etmenlerden biri şirket kültürü. Ekip hızlı bir şekilde büyürken şirket kültürünü herkese hazmettirmek zor olabilir, bunun için ayrıca yapılması gerekenler üzerine çalışmak gerekiyor.
5. Şirketin bir "DURUŞ" u olmalı. Bu duruş sizin duruşunuz da olmalı. unnadó isminin neden anne, bebek ve çocuk kelimeleri içermemesi gerektiğinden tutun, şirket kültürüne, tedarikçi için ne ifade edeceğimizden tutun, müşteri için biz neyiz veya ne olacağız'a kadar her türlü şeyi birinci günden tasarlamıştık kafamızda. Yapılması gereken bu duruşu getirecek aksiyonları belirlemekti. Ve daha önemlisi, çıkan güzel fırsatlara rağmen aynı duruşu sergilemek ve gerektiğinde "hayır" diyebilmek. Kimsiniz siz? Size neden güvenmeliyim? bana neyin sözünü veriyorsunuz? (promises). bunlar üzerinde çok önceden fikriniz olmalı ve zikrinizi belirlemeli.
6. Ucuz olmayın. unnadó iş modeli gereği ucuz olmak durumunda ama müşteriye "promise"imiz en ucuz olmak değil, onlar adına en karlı durumu sunmak (yani Great Savings). Bu kimi zaman kargonun bedava yapılması kimi zaman ödeme seçenekleri veya kimi zaman farklı şekillerle sağlanıyor. Bize göre önemli olan ucuz olsak bile ucuz durmamak. Her ne sunuyorsak bunu en iyi şekilde, en kabul görür şekilde, en farklı olarak sunmak. "Kalite" en doğru kelime bu noktada. Tabi bu unnadó'nun bilinçli bir tercihi. Kalite değil sadece fiyat odaklı kesimlere de odaklanmanız mümkün.
7. Farklı olun. Henüz küçükken deneyeceğiniz "çılgınlıklar" ancak küçük bir kesimi etkiler. Küçükken, "duruş"unuzu ve şirketin karakterini bozmayacak, herşeyi yapma özgürlüğüne sahipsiniz. Yaptığınız şey majör ancak etkisi minör olacaktır. Farklı olmak adına büyüdükçe yapacağınız şeyler belki de daha minör ama etkisi majör olacaktır. Hergün aynı şeyi yaparak farklılık yaratmayı bekleyemezsiniz. Deneyin. unnadó olarak en büyük farklılığımız ticari kaygı olmaksızın her tedarikçi ile çalışmak ve müşterilerimize en farklı markaları sunmak. Ticari kaygı ile hareket etseydik 1600+ marka değil muhtemelen 300-400 marka satıyor olurduk. Ama bunun bize getirdiği şey "ilk kez unnadó'da" rozeti oldu. Şimdi büyük private shopping siteleri bile "ilk kez" veya "ilk defa" rozetlerini kullanabilmek için yeni markaların peşinden koşuyorlar, bunları bulmaya çalışıyorlar.
8. Öncü olun. Taklitler gerçeğini yüceltir. Tabi ki iyi yapılan ve işe yarayan şeyleri kopyalayın. Dünyayı baştan yaratmaya gerek yok. Ancak taklit olmayın. "em too company" ler (yani "ben de şirketler") ancak esasını yüceltir. Belki aynı şeyi yapıyorsunuzdur ama eğer mesajınız farklı bir yeri gösteriyorsa farklı ve özgün algılanırsınız. Test edin ve deneyin, en kötü ihtimalle para kaybedersiniz. Her zaman geri adım atmak mümkün. Öncü olursanız diğerleri sizi takip etmekle vakit harcarlar.
9. Yatırımcılarla görüşün. Yatırım almayı düşünmüyorsanız bile bunu yapın. Size çok şey katacaklar. Kafanızı günlük işlerinizden çekip çıkaracaklar ve siz esasında ne kadar içinde olduğunuz alandan uzak kaldığınızı göreceksiniz. "Bu Şirket benim" mantığına hiç bürünmeyin. Bugün yatırım alan büyük şirketler o paraya ihtiyacı olduğu için değil daha hızlı gitmek istedikleri için bunu yapıyorlar. Ama bunu yaparken alt yapınız hazır olsun. Aynı hız sizi vezir de yapar rezil de…
10. Büyük olun, hızlı olun, değişebilir olun. unnadó ikinci ofisine geçtiğinde ki bu ofis 350m2 ve 3 katlı, garajı olan bir villaydı, 6 kişiydi. Her kata 2 kişi yani. Kirayı da ödeyebilir ancak harcamalarında kısıtlı olmak durumunda olacaktı. O ofisi 1 sene sonunda 30 kişi olarak terk ettik. Şu andaki ofisimiz 2000m2 ve 48 kişiyiz. Oldukça bol alanımız var. Büyük olmak için elinizdeki imkanlara değil edineceğiniz imkanlara odaklanmanız lazım. Değişim yavaş olmaz, dönüşüm yavaş olur ve dönüşüm küçük değişimlerin sonucudur. Hızlı olun. Değişin. Değişmek gelişmenin gereğidir.Uygun şartların oluşmasını beklemeyin. Ya o şartları oluşturun, yada vazgeçin. Sabır erdem değil, çaresizliktir. En son sabrettiğiniz bir konuyu düşünün, imkanınız olsa sabreder miydiniz?. Her zaman harekete geçirecek motivasyonunuz olsun.
11. Rakamlarınızı bilin. İlk günden (daha satışınız yokken bile) dashboard'unuz olsun. Bunun olması için zaten başarmanız gerekenleri tespit etmiş olmanız gerekir. Yatırımcılar bu noktada da size yardımcı olacaktır. Yatırımcılarla bol bol görüşün.
12. ve her zaman pozitif olun O az çalışıyor, bu bunu yapmadı vs. den çok yapılanlara odaklanın. Yapılanlar az ise o zaman önleminizi alın. Ortaklık yapıyorsanız, karşı tarafın da size ortak olduğunu göz önüne alıp niyetinin kötü olmayacağından emin olarak hareket edin. Güvenmiyorsanız zaten bir ortaklık söz konusu değildir. Pozitifliğinizi içeride dışarıda ve her yerde yansıtın, tüm kapılar açılacaktır.
Çok çalışıp hergün bu yukarıda belirtilenleri uygular ve geliştirirseniz emin olun başarmamanız için hiçbir sebep yok.
iyi günler dilerim, Göktuğ O.Oğuz