Türk internet pazarı ikinci kırılma noktasına yaklaşıyor
Bu yazı Sina Afra'nın 20 Kasım Etohum toplantısında anlattıklarından derlenmiştir.
Türkiye’de internet pazarına dair aslında elimizde sağlam bir veri yok. Ancak iyi ya da kötü tahminlerde bulunabiliyor ve Türk internet pazarı dediğimizde 28-30 milyon kullanıcı olduğu varsayımından yola çıkıyoruz. Ayrıca pazarımızda kredi kartı kullanım oranının da oldukça yüksek olduğunu gözlemliyoruz. 2009’ın ilk yarısında ülkemiz de krizden etkilendi ancak Türkiye’nin dünya genelinde ekonomik açıdan en hızlı toparlanan ülkelerden biri olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde elektronik ticarette de bir toparlanma var. Tahminlere göre bu pazarın büyüklüğü 9 milyar TL’yi buluyor. Bu açıdan bakıldığında dünyada en hızlı büyüyen 1-2 pazarın içinde yer alıyoruz. Örneğin Almanya’da çok daha fazla rekabet var. Türkiye’de ise iyi bir tabana oturan bir fikir çok daha hızlı büyüyebilir. Tüm bu etkenler ışığında Türkiye, dünyanın en büyük 12’nci internet pazarı olarak tanımlanıyor.
Yabancı yatırımcılarla konuştuğumuzda ise pazara daha olumlu bakıldığını anlıyoruz. 2006 senesinde bir kırılma noktası yakalandı ve kullanıcı oranı %25’i geçti. Bu sınır kırıldığında uluslararası şirketler de yatırım yapmaya başladılar. Bunlara örnek olarak google, ticketmaster, GittiGidiyor – ebay ortaklığı, XING - Cember.com satın alması, yemeksepeti’nin yabancı ortak alması gösterilebilir. Şu anda ise ikinci kırılma noktasına yaklaşıyoruz. Bu kullanıcı sayısı bakımından %50’lik bir oran anlamına geliyor. Kurumsal yatırımcılar da bundan sonra gelmeye başlıyor. Bunların da ilk adım sesleri gelmeye başladı. Fonların 2-3 milyar dolarlık hacimlere sahip olduğu düşünüldüğünde yatırımcılar dünyayı tarıyorlar, uygun ekonomilere ve tanıdıkları yapılara yatırım yapmayı düşünüyorlar. Bu noktada bir yatırımcının “Kendi ülkemde mi, yoksa hacmi olan bir ülkede kendini kanıtlamış bir iş modeline mi yatırım yapayım?” ikilemini yaşadığını gözlemliyoruz.
Bunun yanı sıra bazı kapılar da kapılmış durumda. E-posta, arama motoru, elektronik ticaret, seri ilan ve pazaryeri… Bunların altında niş pazarlar yok. Bazıları mevzuat uygun olmadığı için bazıları da henüz girilmediği için gelişmedi. Örneğin alternatif ödeme sistemleri yok. Kullanıcı deneyimi veya niş çözüm sunan şirket sayısı az. Bu noktada Amerika’da rekabetin yüksek olduğu bir şirkete mi, yoksa büyüyen bir pazarda tutmuş bir modele mi yatırım yapacaksınız?
Kendi adıma 2012’de önemli gelişmeler olacağını düşünüyorum. 2012’de 42 milyon kullanıcının olduğu, elektronik ticaret hacminin 5 kat artacağı bir pazarla karşı karşıya olacağız. Kullanıcı sayımız 35 milyonu geçtiğinde ise yatırımcıların ilgisi çok daha artacak.
Öte yandan Türkiye, internet anlamında kapalı bir ülke. İnternet konusunda sektör konusunda İngilizce bilgi oldukça az ve kaynak sıkıntısı var. Bu sıkıntıları aşmak için 40-50 tane blogumuzun, aktif uluslararası topluluklarımızın olması lazım. Çünkü bilgiye ulaşmak oldukça zor ve internetin network’lerin içinde değil. Yurtdışındaki toplantılarda da ülkemizden 3-5 kişi oluyor. Diğer ülkelerden katılım ise çok daha yüksek.
Son olarak da “güven” önemli. Devlet kanunları değiştiriyor ve bunlar pozitif puan alıyor. Ama hâlâ Türkiye’deki internet yatırımcı kültürü yok denecek kadar az. Girişimcilere en çok zaman kaybettirecek nokta ise yatırımcılar olacaktır. Yatırım meleklerinde paranın yanı sıra bilgi ve network paylaşımı önemli. Fakat bunların sayısı çok az. Sadece Almanya’da 2 büyük melek yatırımcı network’u var. Türkiye’de ise bu tip oluşumlar tek tük. Türkiye’deki birinci kuşak başarılı internet girişimcileri melek yatırımcı olabilirler. Yurtdışından örnek vermek gerekirse Amazon’un kurucusu kendine başka işerl kurmak yerine diğer şirketlere yatırım yapmış. Bunlar rol modeli olarak alınmalı ve ilk kuşak başarılı girişimciler yatırım melekleri olmalılar.
Bunların yanı sıra Venture Capital (Girişim Sermayesi) şirketleri de diğer önemli kurumlar arasında yer alıyor. Türkiye’deki VC şirketleri ise yeni girişimcilere oldukça büyük geliyor. Dolayısıyla Türkiye’de VC yok denecek kadar az. Bu nedenle de ülkemiz yatırımcı açısından bir kısır döngü yaşıyor. Bir başka deyişle ülkemizde internet girişimcisi olmak isteyen çok ancak yatırımcı yok. Şu anda girişimcilere yapılan tekliflere “ahlaksız teklif” diyorum, çünkü yatırımcılar girişimden %80 pay almak istiyorlar. Ancak elbette bunların hepsi değişecek.
etohum’un son bir senede internet girişimcilerine yönelik gerçekleştirdiği faaliyetler önemli bir dönüm noktası oldu. Yatırımcıları Türkiye’ye çekebilmemiz için doğru ekosistemi oluşturmamız gerekli. Akinon olarak hem Markafoni’nin kurulması hem de Kariyergenc.com’a yatırım yapmamız bunların göstergesiydi. Önümüzdeki dönemde etohum’la beraber kurduğumuz etohum-Akinon Kuluçka Merkezi’nde (EAIC) yeni girişimci sayısını artırmayı ve başarılı şirketler ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. EAIC’nin önümüzdeki yıllarda birçok yeni girişimcinin pazarda yer almasına sebep olabileceğine inanıyoruz.
Soru : Türkiye’de yatırımcıları internet girişimlerine çekmek için yapmamız gerekenler nelerdir? Cevap: Özellikle yabancı yatırımcı girdiğinde, ilk düşündüğü ben buradan nasıl ker elde edeceğim diye düşünür.Klasik bir yatırımcı ortalama 5 çarpı ile çıkmak ister.Türkiye’de iç Pazar çok dar.Tabii ki alım satımlar oldu, Nokta grubu-Doğan Grubu bir şeyler yaptı ama bu hacimlere baktığımızda genelde bunlar çok ufak boyutta olan şeyler.Türkiye’de iç pazarda yatırım yapacak grup çok yok.İç pazarda zayıfız.
Dışardan yatırımcı geldiğinde şunu soruyor, “Ben Türkiye’de yatırım yapacağım, ama bunu daha sonra başka birine satabilecek miyim? Çıkış tarafındaki olanakları iyileştirmediğimiz sürece yatırımcının gelmesi, yatırım tarafındaki giriş yavaş olacak. Bu çıkış olanakları ne olabilir:
1. Türkiye’de bir teknoloji borsası olsa, ve bu sadece teknoloji ağırlıklı borsada İMKB’ye (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) kayıt olmak için gerekli olan kriterler değil de,onların daha düşük kriterlerini yerine getirebilecek şirketler olsa, bu yatırımcı için inanılmaz bir çıkış alanı olur.
2. İlk adımların kolaylaştırılması lazım.Türkiye’de ilk adımları atmak çok özveri isteyen bir şey.İlk adımları kolaylaştıracak yapıların oluşması lazım.Bu yapıların, devletin çok içinde olmadığı internet gibi bir sektörde özel sektör tarafından desteklenmesi lazım.Üniversitelerde bilgi paylaşımı olması, benim özellikle çok desteklediğim Etohum gibi oluşumların, girişimci ve yatırımcıları bilgilendirecek platformların artması lazım.Bundan bir sonraki aşama, yine özel sektör tarafından desteklenmesi gereken kuluçka merkezlerinin(incubation center) açılması lazım.
3. Bu sektörün kendini temsil etmesi gerekiyor.Odalar Borsalar Birliği gibi bir oluşumda sektörü temsil eden bir yapı lazım.İnternet sektöründeki işlerin diğer sektörlerden daha farklı sorunları var.İnternet şirketleri odası gibi bir oluşumun daha doğru olacağını düşünüyorum.Devletle beraber hareket edilebilirse, tekoloji borsası gibi yabancı yatırımcıları ülkemize çekecek oluşumların da kurulması çok daha kolay olur.
Sina Afra kimdir? Ebay Türkiye temsilcisi ve Türkiye’nin en büyük elektronik ticaret platformu olan www.gittigidiyor.com’un Yönetim ve İcra Kurulu Üyesi 1968 Ankara doğumlu Sina Afra, 2006 yılından bu yana eBay’de görev yapıyor. 1993 yılında Münster Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olan Sina Afra, iş hayatına 1992 yılında KPMG Kurumsal Finansman ve Danışmanlık Biriminde başladı. 13 yıl boyunca KPMG’de görev yapan Afra, şirkette son olarak 75 kişilik Strategy, Process & Transformation ile 800 kişilik EMEA Consumer Industrial and Technology grubundan sorumlu lider olarak görevde bulundu. 2006 yılında eBay’e transfer olan Afra, burada da eBay iştiraklerinden Afterbuy GmbH’da Genel Müdür; GittiGidiyor.com Yönetim Kurulu Üyesi ve eBay Almanya İcra Kurulu Üyesi olarak çeşitli sorumluluklar üstlendi. Anadili Türkçe ve Almanca’nın yanı sıra çok iyi derecede İngilizce, orta derecelerde Fransızca ve Hollandaca bilen Afra’nın 25’in üzerinde yayınlanmış çalışması bulunuyor.