Tarlada Ferrari süren bir ülke
OECD tarafından yayımlanan yaşam endeksi raporuna göre farklı kriterler doğrultusunda yapılan ülkeler sıralamasında ülkemiz iş tatmini konusunda maalesef 36 ülke arasında 35. sıradadır. Yani ülkemizde birçoğumuz işini sevmiyor. Bunu görebilmek için raporları okumamıza da gerek yok. Çevremizde hangi kademeden olursa olsun kime sorsak işine olan rahatsızlığını dile getiriyor. Gerçekten üzücü bir durum…
Ülkemizin üzerine eğilmesi gereken önemli konulardan bir tanesi işgücü verimliliğinin artırılmasıdır. Bunu yapabilmenin yolu da kişilerin sevdiği işleri yapmalarına olanak sağlamak ve o koşulları sunabilmektir. İnsanlarımızı doğru ve mutlu olabilecekleri yerde istihdam etmemiz de ülkemizin enerjisinin verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Nasıl ki bugün satın aldığımız en ufak eşyanın verimli olmasına dikkat ediyoruz ve para verdiğimiz için ondan maksimum fayda sağlamak istiyoruz. Aynı şekilde yıllarca kendisine büyük yatırımlar yapılmış insanımızı verimli kullanmak da artık tartışılması bile zaman kaybı olan bir konudur. Ancak ülkemizde birçok kişiyi maalesef yanlış kullanıyor ve mutsuz nesiller yetişmesine zemin hazırlıyoruz. Ve belki de ömürleri boyunca yapabileceği şeyleri göremeden birer birer onları kaybediyoruz.
Bazılarımız ise devletin ve/veya mevcut şartların kendisi için sağlayamadığı ortamı değiştirmek için bazı çözümler üretiyor. Bu çözümlerden bir tanesi ise kendi işini kurmak oluyor. Bugün işinden mutlu olmayanlara imkânın olsa ne yapmak istersin diye sorulduğunda genellikle “Kendi işimi kurmak istiyorum” cevabı alınıyor. Küresel Girişimcilik Monitorü verilerine göre de ülkemizde 100 kişiden yaklaşık 15 tanesinin önümüzdeki üç yıl içinde kendi işini kurma fikri bulunmaktadır. Aslında bu verinin çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum çünkü bizim millet olarak ne zaman ne yapacağımız pek belli olmuyor. Yani girişimcilik isteğimizin çok daha üst seviyelerde olduğunu düşünüyorum. Çünkü çoğumuz “bir ekibin parçası olmaktansa lider olmayı” hayal ederiz. Ama bu isteğimiz eyleme dönüşemediği için bu kadar büyük potansiyeli kullanamıyoruz. Peki, bu kadar işimizden mutsuz iken neden girişimci olamıyoruz. Bu kişiler tarafından dile getirilen bazı ana sebeplere göz atalım istiyorum.
Sermaye yetersizliği
Piyasa tecrübesinin olmayışı
Teknik bilgi eksikliği
Torpil, çevre, network vb. olmayışı
Başarısızlık korkusu ve riske girememek
Bu sebeplerin içerisinden “Piyasa Tecrübesi Olmayışı” ve “Teknik Bilgi Eksikliği” ve “ Başarısızlık Korkusu ve Riske Girememek” konularının geçerli mazeretler olduğunu düşünüyorum çünkü param ve çevrem yok aslında bahane olarak ürettiğimiz şeyler. Zaten başlangıçta paramız ve çevremiz olsaydı bugün o içinde bulunduğumuz durumdan belki rahatsız olmayacak ve girişimci olmaya karar veremeyecektik. Paradan önce bilgim ve fikrim var demek çok daha önemli. Ayrıca eleştirilebilecek birçok kısmı olsa da bugün fikri olan kişilere devlet hibe destek programlarıyla sahip çıkmaktadır. Aynı zamanda özel sektör de kendi payına düşen işleri yapmaya çalışmaktadır. Yani para ve network ilk aşamada çok önemli bir husus değil.
Şimdi çözümler üzerine düşünelim biraz. Önümüzde üç tane ana sorun bulunmaktadır.
Teknik Bilgi Eksikliği
Bu sorunun çözümü tamamen bize bağlıdır. Sadece çok çalışarak bu sorunu çözebiliriz. Kurmak istediğiniz işle ilgili kendimizi geliştirebilir ve yetkin olabiliriz. Yıllar sürecek olsa da başarılı olabileceğimize inanıyorsak bu alanda çalışarak teknik bilgi eksikliğini kapatabiliriz. Bu sorunu önemsemeden doğrudan girişimci olmaya kalkarsak eğer o zaman iyi bir ekibe ihtiyacımız olacaktır. Kimse kusura bakmasın “ Kervan yolda düzülmüyor” artık. O eski ve geleneksel girişimler için geçerliydi. Dünyada bilgi ve teknoloji savaşları bu kadar yoğun yaşanırken daha yola çıkmadan çok iyi hazırlanmalıyız. Dunning Kruger sendromunu yaşamaya hiç gerek yok.
Piyasa Tecrübesinin Olmayışı
Projemizi gerçekleştirebilecek yeterli yetkinliğe sahip olduğumuzu düşünüyor olabiliriz. Ama daha önce hiç ticari bir geçmişimiz olmadığı için acaba ürünü satabilir miyim kaygısı yaşıyor olabiliriz. Evet, gerçekten çok önemli bir sorun. Çünkü piyasada birçok girişimci çok iyi projeleri olmasına karşın ölüm vadisini geçemeyip başarısız olmaktadır. Bu yüzden bu sorun da girişimci olmak isteyenlerde bir endişe yaratıyor ve ülkemizdeki birçok başarı potansiyeli yüksek olan girişimci adayı fikirden öteye gidemiyor. Tam bu noktada devlet politikalarının devreye girmesi gerekiyor. Benim bir çözüm önerim var!
Girişimcilerle girişimci olmak isteyenleri bir araya getirecek bir program başlatılabilir. En fazla 3 yıllık bir firma olmak kaydıyla nitelikli personele ihtiyaç duyan girişimciler ile piyasa tecrübesi bulunmayan girişimci adaylarının buluşturulabileceği bir destek programı yürütülebilir. Bu programın temel amacı henüz emekleme aşamasında olan Startup firmalarının istihdamına katkı sunarak onların gelişmesini sağlarken girişimci olmak isteyen kişilere de piyasa tecrübesi sağlamaktır. Ayrıca hali hazırda KOSGEB tarafından yürütülen Nitelikli Eleman Desteği ile de firmalara maaş desteği de sağlanabilecektir.
Başarısızlık Korkusu ve Riske Girememek
Sevmediğimiz bir işi yapıyoruz ama aylık düzenli bir maaşımız var. Ev ve araba kredilerimiz de olabilir. ( Sürekli kredi çekmeye teşvik edilen sistemde insanımızın girişimci olamaması çok şaşılacak bir durum değil ama bu konu ayrıca değerlendirilmeli ) Tam bu noktada işimizi bırakmak ve girişimci olmaya karar vermek son derece cesaret isteyen bir durum. Ülkemizin geneli alt ve orta gelirli ailelerden oluştuğu için bu noktada tıkanan milyonlarca kişi var. Bunun önüne geçebilmek biraz zor ve zaman alıcı bir süreç. Bu korkuyu yenebilen ve riski alabilen kişiler başarılı olabiliyor. Ancak riske edebileceğimiz şeyler eğer hayatımızı tamamen etkilemiyorsa girişimcilik yoluna girebiliriz. Aksi takdirde risk varını yoğunu ortaya koymak değildir bence. O bakımdan ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan bizler riskleri en aza indirecek bazı stratejiler belirleyebiliriz. İşimizi bırakmadan belki az uyuyarak, az gezerek projemize odaklanabilir ürün satışı gerçekleşene kadar bu şekilde devam edebiliriz.
Özetle, bugün anlatmak istediğim konu ülkemizde iş tatminsizliğinin bir an önce önüne geçilmesi gerektiğidir. Doğru kişileri doğru yerde istihdam etmeli ve girişimciliği daha etkin hale getirmeliyiz. İş tatminsizliğinden dolayı girişimci olmak isteyen kişilere de yardımcı olmalıyız. Aksi takdirde ülkemiz tarlada Ferrari sürmeye yani yüksek potansiyelli iş gücünü verimsiz harcamaya devam edecektir.
Alper Şaşmaz - Sanayi ve Teknoloji Uzmanı – Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı