Silikon Vadisinin Avustralyalı Startuplardan Öğreneceği Önemli Dersler
Avustralyalı startuplar Silikon Vadisi’ndeki kuzenleri gibi neler yapabilecekleri konusunda fikirler duymaya alıştılar. Genelde: Başarısız olmaktan ve soru sormaktan kormayın. Fakat Avustralyalılar teknoloji sahnesinde kendilerini ispat ettiklerinden, yerel girişimcilere öğüt verme zamanları geldi.
Şubat 17 de, Google, Facebook ve Khan Akademi gibi bir çok teknoloji ağır topunun ofislerini ziyaret etmek için bir grup Avustralyalı startup kurucusu San Franciso, Californiya’ya uçtular. Bir araba kiralama platformu olan CarCloud un CEO su Chris Seymor ve risk sermayesi Adventure Capital ın kurucusu Stuart Richardson rastlantının birer parçasıydılar.
Seymor ve Richardson Mashable Avustralya’ya Birleşik Devletler’deki büyüme ve yeniliklerden etkilendiklerini belirtirken, Avustralyalıların iş-yaşam dengesini korumaları, global bakışlar ve sürdürülebilir iş modelleri oluşturmalarının değerli olduğunu söylediler.
Richardson, “Avustralyalı işlerin büyüme şekline artan bir ilgi olduğunu “ söyledi. “Silikon Vadisi’ndeki gürültünün arasında, yatırımcılar yüksek kalitede anlaşma kaynağı için dışarıya bakmaya başladılar.”
İş-Yaşam dengesi
2000lerin ortasından beri Richardson düzenli olarak Avustralya ve Kaliforniya arasında seyahat ediyor ve her iki yerin çalışma kültürü arasında gözle görülen bir fark olduğunu belirtiyor.
“Silikon Vadisi’nde bir çok büyük anlaşma, büyük paralar, büyük ödeme paketleri var fakat söz konusu insanların işe bağlılığına geldiğine beklenti çok artıyor. Sürekli çalışma kültürü oldukça yaygın durumda”.
Avustralya’ya baktığımızda ise onların yüksek yaşam kalitesini koruduğunu görüyoruz. Bu verimli çalışmayacağınız ve başarılı olmayacağınız anlamına gelmiyor fakat gün geçtikçe sayısı artan başarı hikayeleri başarılı olmak için Silikon Vadisi’nde olmanız gerektiğiniz göstermiyor demiştir.” Bu Richardson’ın yakın bir zamanda Birleşik Devletler borsasında satışa sunulan Sydney merkezli Atlassian yazılım şirketinin başarısına yaptığı bir atıf.
Bir iş kurmak bir maratondur, yüz metre koşusu değildir diyen Seymour da aynı fikirde. “ Sağlıklı, üretken ve yıllarca müşterileri destekleyecek bir takıma sahip olmalısınız.” şeklinde düşüncelerini ifade ediyor.
Çılgınca çalışmak aynı zamanda dışarıdaki dünyayı kaçırdığınızı gösterir. Startup dünyasının sermayesi olan Silikon Vadisi benzer düşüncelere sahip insanlarla dolu. Bu güçlü bir özellik olabilirken aynı zamanda düşünce yapılarının da tamamen aynı olmasına sebep oluyor.
“Silikon Vadisi düşünce yapısının orada yaşayan kişiler için başka kişiler tarafından tasarlandığı bir sır değil. Kapalı bi gruptan çok fazla etkileniyorsunuz hepsi bu” şeklinde açıklıyor Seymour.
Global bakış açısı
Avustralya pazarının küçük olması nedeniyle, kurucular sadece evlerinde kalmıyorlar – en başından beri uluslararası bir platform kurmak durumundalar.
Avustralyalıların hala kullanamadığı bir çok Amerikan şirketi var çünkü fiyatlandırma gibi farklı konularda uyum sağlayamıyorlar. Yeni Zellanda merkezli muhasebe yazılım platformu olan Xero, en başından beri kendini global pazara girmeye hazırlamış bir şirket olarak güzel bir örnek. “ İlk günden beri kendilerini uluslararası büyümeye hazırlıyor” diyor Seymour.
Bu uluslararası düşünce yapısı çok Avustralyalı. “ Sadece Avustralya merkezli olmanız, Birleşik Devletler’de veya dünyanın herhangi bir yerinde işinizin belli bir fonksiyonunu yürütemeyeceğiniz anlamına gelmez.” Diyor Richardson. “Başarılı kurucular en çekici ve karlı pazar neresiyle oraya giderler.”
İşinizi sürdürülebilir yapın
Silikon Vadisi’nde bir çok risk sermayesi çamura bulanmış durumda fakat Avustralya’da, pazarın küçük olması ve özel sermayenin eksikliği nedeniyle yerel startuplar ekonomik açıdan daha sürdürülebilir bir yaklaşıma sahipler – bu da kötü bir şey değil.
Bir gecede başarılı olmak sadece burada az görülen bir durum değil, fakat genelde sürdürülebilir olmayan bir yaklaşımı işaret ediyor. “Birleşik Devletler’de bazı şirketler fon bulma ve büyüme şansına sahip, benzer bir şekilde Uber gibi bazı şirketler neye mal olursa olsun pazar payı satın almak üzereler ve iş yapmanın masrafını düşünmüyorlar bile” diyor Richardson.
“San Francisco fon modeli uzun vadede sürdürülebilir olsun /olmasın veya bir çeşit fazla değer biçme olsun olmasın, kişisel düşüncem Avustralya’da şirketlerin çok sık asıl ederinden fazla fiyatlandırıldığını düşünmüyorum”.
Richardson’a göre, daha yavaş büyümek genelde daha sağlıklı bir yaklaşım ve bir çok Avustralyalı startup için de doğru olan bu. “ Burada 10 yıllık başarı hikayeleri gördüm, insanlar 5 yıl 10 yıl arası inanılmaz çalışıyorlar ve sonucunda bir iş değeri oluşturuyorlar.” Şeklinde açıklıyor.
Bu Pasifik in iki yanındaki girişimcilerin de paylaşması gereken bir hedef.
Kaynak: http://mashable.com/2016/03/01/silicon-valley-aussie-startups/#LVhEMF8SFgqn