Share ya da ShareBugg! İşte Bütün Tavsiye Bu!
"Anlatacak bir hikayeniz ya da farklılığınız var mı?" sorusunu akıllara getiren ve paylaşılmaya değer veren uygulama ShareBugg kurucuları Tolga Canözkan ve Ozan Küçük ile konuştuk.
Öncelikle sizi tanımakla başlayalım…
Ozan Küçük: Benim adım Ozan Küçük. ShareBugg’da görevim, operasyondan ve inovasyondan sorumlu olmak. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’nden mezunum. Amerika’da yazılım geliştirme üzerine master yaptım ve 5 sene çalıştıktan sonra Türkiye’ye geldim. Bir sürü uluslararası firmalarda çalıştıktan sonra uzun yıllardan beri arkadaş olduğum Tolga ile birlikte iş yapmaya karar verdik.
Tolga Canözkan: Ben de İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’nden mezunum. Bahçelievler Anadolu Lisesi’nde Ozan’la sınıf arkadaşıydık. Dolayısıyla 20 küsür yıldır arkadaşız. Üniversite sonrası Amerika’da master yaptıktan sonra 14 yıl Türkiye içinde tecrübelerim oldu. Farklı teknoloji şirketlerinde satış pazarlama alanlarında çalıştım. E-commers, E-business, intertainment tarafından video game sektörüne kadar çok değişik alanlarda çalıştım. Yaklaşık 1 yıldır da yoğun olarak ShareBugg ile uğraşıyoruz. Genel hal böyle.
Paylaşım teknolojileri arasında yer alan ShareBugg nasıl meydana geldi?
Tolga Canözkan: Aslında oldukça temel bir ihtiyaçtan ortaya çıktı. Markaların ürünleri ve kendileri ile alakalı hikayeleri veya farklılıkları vardır. Biz, markaların hikayelerini veya farklılıklarını mobil bir teknoloji üzerinde çok geniş kitlelere anlatmalarını sağlıyoruz. Bunu ne zaman yapıyor marka? Müşterisi olan tüketicisi onunla bir deneyim yaşarken! Pelit’te çok güzel bir pasta yiyorsunuz. Pastanın bir farklılığı yani bir ayrıcalığı var. Bunu Pelit’in hazırlamış olduğu içerik ile akıllı telefon sayesinde Facebook’ta yer alan dostlarınıza tavsiye ediyorsunuz. Bir yandan da diyorsun ki “Pelit’de bu ekleri yiyorum, çünkü bu eklerin şöyle bir özelliği var.”. Bu noktada Pelit, ekler hakkında hazırlamış olduğu içeriği paylaşıma hazır hale getirerek dostlarınıza hızlı ve kolayca paylaşmanızı sağlamaktadır. Bunun karşılığında ise marka size belli ayrıcalıklar sağlıyor. Örneğin, burada ekleri yedikten sonra bu çayı size ikram ediyorlar. Dolayısıyla müşteri marka ile deneyim yaşarken hızlıca onu dostlarına tavsiye etmesini sağlayan mobil bir teknoloji. İhtiyaç buradan çıktı.
Günlük hayatta yapılan paylaşımları takip ederek ya da gözlemleyerek tüketici ve marka yararına bir alan oluşturma fikri nasıl meydana geldi?
Tolga Canözkan: Aslında 2010 yılından beri bu konularla ilgiliyiz. Özellikle “tavsiye” dediğimiz yani müşteri referansı dediğimiz, “word of mount” konusunda çalışmalar yapıyoruz. Hem Türkiye’de hem de Amerika’da gözlemlediğimiz durum, tavsiye süreci alışveriş yaptıktan sonra yaşanan deneyimle gerçekleşmesiydi. Bu durumun tat kaçırıcı olduğunu düşündük çünkü iş bittikten sonra tavsiye başlıyordu. Asıl insanlar keyfi yaşarken tam da o an tavsiye etmeliler diye düşündük. Yaşanan bu ilerleme sürecinde e-mobil teknolojilerindeki gelişmeler bize çok yardımcı oldu. Özellikle 3G ve akıllı telefonlar, bizim bu işi hayata geçirmemizdeki çok önemli 2 bariyeri ortadan kaldırdı.
Facebook ya da Twitter üzerinden paylaşımda bulunmak oldukça sıradan bir hal aldı. Sizin, kullanıcıya ilettiğiniz mesajlardan biri de “paylaştıklarınız boşa gitmesin” biraz da. Tüketici bundan kazanç sağlıyor, aynı şekilde markalar da. Peki, Facebook, ShareBugg açısından paylaşılan platform harici bir rol üstleniyor mu?
Tolga Canözkan: Biz, Facebook’un hem geniş kitlelere ulaşma ihtiyacını hem de kullanıcının yani markanın müşterisinin hazırdaki Facebook’taki arkadaşlarına ShareBugg üzerinden ulaşması için bir ara yüz oluşturduk. Tüm paylaşımlar Facebook’ta gerçekleşiyor. Yakında bu Twitter’da, İnstagram’da, Google Plus’ta ve farklı sosyal medyalarda da gerçekleşecek. ShareBugg’ın yol haritasında bu planlar da var. Dolayısıyla biz aslında kullanıcının paylaştığı platformu değiştirmiyoruz. Bu şekilde hem paylaşırken boşa gitmiyor hem de kullanıcı belli ayrıcalıklara sahip oluyor.
Büyük veya küçük her marka sosyal medyayı kullanarak duyurular ve paylaşımlar gerçekleştirmeye hızlıca başladı. Aslında, özellikle Facebook, markalar açısından bir pazar alanı oluşturdu. Tam da bu noktada, markaların ShareBugg ile sağlayacağı avantajlar nelerdir?
Tolga Canözkan: Öncelikle nicelik değil aslıda nitelik önemlidir! Dolayısıyla milyon tane like almanın marka olarak bir değeri yok. Bu milyon likedan kaç tanesinin gerçekten benim müşterim olduğunu, benim markayla iletişimimin olduğunu ve benimle direkt iletişimi olduğunu bilmem lazım. ShareBugg bunu sağlıyor. Çünkü paylaşan kişi o deneyimi yaşarken, marka artık onu tanımaya çalışıyor; onun alışkanlıklarını, geçmişte kendi markası ile ilgili hangi deneyimlerini hangi dostlarına tavsiye ettiğini ShareBugg sayesinde öğreniyor ve marka ona dokumaya başlıyor. Bu sayede marka, gerçek müşterisini tanımaya, onun hangi ürünleri sevdiğini anlamaya başlıyor. Dolayısıyla biz aradaki bariyerleri kaldırıyoruz. İkincisi, kullanıcının bu deneyimi arkadaşlarına tavsiye etmesi bile en değerli pazarlama ve satış argümanı olarak marka tarafından kullanılıyor. “En iyi müşteri, müşterimin arkadaşıdır.” diyen marka, müşterisinin arkadaşına ulaşmak için tavsiyenin etkileyici ve güven verici yapısını kullanıyor. Tavsiyesiz ne alıyoruz? Hemen hemen hiçbir şey! Bu durumda kimin tavsiyesi önemli? Arkadaşımın tavsiyesi önemli! ShareBugg’da arkadaşının tavsiyesi güzel bir içerik ile önüne geliyor. Sen de ShareBugg’ı kullanırsan sen de bu ayrıcalıklardan yararlanıyorsun. Günümüzde markalar boşa kurşun atmak istemiyorlar ve geniş kitlelere ulaşmak istiyorlar. ShareBugg sayesinde bilinçli bir şekilde nereye ve neye harcadıklarını, nasıl geri dönüşler elde ettiklerini yani bütün süreci ölçümleyebiliyoruz. Biz markalara oldukça ayrıntılı raporlarda verebiliyoruz.
Aslında bu yöntem bana eski usul olan küçük esnafın tamamen tavsiye ile bilinir hale gelmesini hatırlattı. ShareBugg bu durumun teknolojik hali olsa gerek!
Tolga Canözkan: Aynen öyle! Biz, o küçük esnafı ShareBugg uygulamasında istiyoruz. Yeter ki ürünü, insanların birbirlerine anlatmaktan hoşlandığı bir şey olsun. Yeter ki onun dükkanı ya da işletmesinin bir hikayesi olsun. Çünkü insanlar birbirlerine hikayeleri ve ürünlerin güzelliklerini ve farklılıklarını anlatıyorlar. İnsanlar bunları anlatmaktan hoşlanıyorlar. Yoksa biz sadece gömlek, tişört, ayakkabı, pantolon, çanta veya pastanın olduğu bir platform olma derdinde değiliz. İstiyoruz ki içerideki markaların bir hikayesi, bir farklılığı olsun ve bunlar paylaşılsın.
Bu zamana kadar alışık olduğumuz televizyon reklamları da, sosyal medya üzerinden yapılan reklamların da değişmeyen amacı; tüketiciye ulaşmak! ShareBugg bu noktada nerede duruyor?
Tolga Canözkan: Aslında televizyon, internet veya farklı alanlarda hepsi tek yönden ilerlemektedir. Yani size bir bilgi geliyor, o bilgiyi alıp almadığınızı kimse bilmiyor. Yoldaki billboard reklamlarında da müşterilerin görüp görmediğini kimse bilmiyor! Biz ShareBugg’da hangi ürünü görmüş, bunları kaç kişiyle paylaşmış, bu paylaşımlar sonucunda ne kadarlık bir ciro veya pazarlamasal katkı sağlamış gibi bilgileri ayrıntılı analizlerle elde edebiliyoruz. Gerçek hayatta yaşanan bir deneyimi online alana taşıdığımız için mobil pazarlamada bambaşka bir kulvarda yer alıyoruz
Burada dikkat çeken en önemli şey “tüketicinin deneyimlediği anda” tavsiyenin gerçekleşmesi…
Tolga Canözkan: Aynen öyle! Pastanın ağızda o lezzeti bıraktığı anda sen tavsiye ediyorsun ve bir sonraki çayın hediye oluyor. O lezzet anında ya da arabayı satın alacakken yaşadığın o keyfi tam o anda paylaşıyorsun.
Ozan Küçük: Aynı zamanda konu uzmanı olan arkadaşlarımız var mesela! Hepimizin elektronikten, televizyondan, kayaktan, spordan, yüzmeden, yemekten anlayan arkadaşlarımız... Mesela ben arkadaş çevremde spor konusunda iyi diye bilinirim. Eğer ben spor konusunda, yelken konusunda, kayak konusunda herhangi bir şeyi Facebook’ta duyurursam yani tavsiye edersem arkadaşlarımın üzerinde onun etkisi başkasının ağzından duyacağı bir reklamdan daha farklı olur. Çünkü ben orada şunu diyorum, “Ben o kayak kıyafetini aldım ve sana tavsiye ediyorum.” Bunu tavsiye ederken arkadaşımın güvendiği ve bazı konularda uzman dediği bir arkadaş olarak paylaşımda bulunuyorum. Bu da çok farklı bir kanal oluşturuyor aslında.
ShareBugg uygulaması ile gerçek alan harici online alanlarda da avantaj sağlanabilecek mi?
Tolga Canözkan: Evet, şimdilerde birkaç markayla bu konu hakkında hazırlık yapıyoruz. ShareBugg, Türkiye’de yapılmayan bir şey yaptı şimdi yapılmayan başka bir şeyi daha yapıyor olacak. Ofline yaşanan bu deneyimin vereceği ayrıcalıklar onlineda da kullanıyor olacak. Şu ana kadar offlineda verdiğimiz ayrıcalıkları offlineda kullanılmasını sağlatıyorduk. Şimdi onu onlineda da kullanabilir hale getiriyor olacağız. O da yakında yaydığımız bir bilgi olacak ve yakında duyuruyor olacağız.
ShareBugg olarak siz sosyal medyayı ne şekilde kullanıyorsunuz?
Tolga Canözkan: Biz onlar için güvenilir bir dost olmaya çalışıyoruz çünkü bizim de tavsiye edilmemiz çok önemli. Markaların tavsiyeleri kadar bizim tavsiye edilmemiz de önemli. Dolayısıyla biz bütün stratejilerimizi kendi konumlanmamızda olduğumuz gibi kendi sosyal medyamıza da yansıttık, tavsiye üzerine gidiyoruz. Bizim tavsiye ile de yayılmamız, arkadaşlık çevrelerinde bilinmemiz çok önemli. Bütün stratejimiz bunun üzerine, güven üzerine kurulu bir yayılma sürecimiz var sosyal medyada.
Paylaşım teknolojilerinden devam edersek, sizin girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir? Aynı zamanda girişim konusunda güncel değerlendirmeleriniz ne yönde?
Tolga Canözkan: Herhalde yakında mobil uygulamalar ya da desktop uygulamaları diye bir şey kalmayacak çünkü her şey mobil olacak! Bu yıl itibariyle mobil tablet ve akıllı telefon satışı desktop satışını geçti. Dolayısıyla yakında hepimiz “eskiden bilgisayar vardı, laptop vardı, desktop vardı” diye söylemeye başlayacağız. Çok gelişmekte olan bir alan, çok gelecek vaad eden bir alan ve çok daha yapılabilecek şeylerin olduğu bir alan. Biz kendimizi çok yolun başında hissediyoruz. Dolayısıyla bence çok fazla girişimcinin ilgisini uyandıracak ve çekecek bir alan.
Ozan Küçük: Ben bu konuda şöyle bir şey ekleyebilirim. Bundan 15 sene önce herkes şunu söylüyordu: “Artık normal süreçleri, normal iş yapısını bırakalım, elektronik iş yapış şekline gidelim.” Artık elektronik kasalar var, elektronik sipariş sistemleri var! Şimdi ise herkese şunu söylemek lazım: “Elektroniği de bırakın, artık herkes mobil düşünsün!” Artık mobil siteler olacak, mobil hayat olacak! Telefonla istediğiniz şeyi evdeki adresinize postalayabiliyorsunuz. O yüzden eski sloganı değiştirmek lazım ve elektronik değil artık mobil düşünmek lazım!
Girişimcilik konusunda ilham kaynaklarınız nelerdir?
Tolga Canözkan: Benim şahsen 2 tane ilham kaynağım var. Biri Guy Kawazaki. O benim için sürekli takip ettiğim çok değerli bir kişi. Bir de tabiî ki bu işlere kafa yormamızı sağlayan, herhalde her şeyi başlatan kişiyi söylemeden edemeyiz, Steve Jobs bu konuda çok önemli bir ilham kaynağıdır. Çünkü onun inandığı felsefe çok önemli. Bir şeylerin, birilerinin bu olmaz dedikleri noktada inancının peşinden gitmek ve bugün onun olduğunu görmek herhalde paha biçilemez bir keyif olsa gerek.
Ozan Küçük: Açıkçası benim isimlendirebileceğim birisi yok. Benim bu işleri yaparken hep aklımda olan şey, bir şeyleri kendim yapmak istemem. Sonuçta Tolga ile biz kurumsal hayattan çıktık. Sıfırdan başlayıp belli bir yere gelen şirketlerde çalıştık. Şimdi ise belli bir yere gidebilecek bir şeyin, bir şirketin, başındayız. O motivasyon beni her zaman ateşliyor ve açıkçası sıfırdan bir şey kurmak benim için önemli bir hayal kaynağıdır.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Tolga Canözkan: Biz markalara bir vesile oluyoruz. Hikayelerini çok geniş kitlelere anlatmaları için bir vesile... Dolayısıyla bir farklılıkları olduklarına inanıyorlarsa, bir hikayeleri olduklarına, ürünlerinin değişik yanlarını geniş kitlelere anlatacak yanları olduğunu düşünüyorlarsa ve eğer bunu mobil teknoloji ve sosyal medya kullanarak yaymayı planlıyorlarsa biz ShareBugg’ı onun için hazırladık. Kuruluşun özündeki felsefe bu! Hikayelerin çok geniş kitlelere hızlıca yayılması ve bundan dolayı da müşterisine bir jest olarak bazı ayrıcalıkları sağlaması üzerine markaları ShareBugg’da görmekten çok keyif duyarız. Bu hikayeler geniş kitlelere yayılınca biz de bundan mutluluk duyacağız.
Teşekkür ederiz…
Biz teşekkür ederiz.
Yasemin Altunbulak