Muvizi.com Röportajı
Muvizi.com kurucularından Gujan Şen ve Emre Şen ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; sinemanın dijital pazarda yer alması ve Türkiye'de yaşanan gelişmeler üzerine konuştuk.
Öncelikle sizleri tanımak isteriz.
Emre Şen: Ben Emre Şen. Aslında benim internetle pek alakam yoktu. Kimya Mühendisliği okuduktan sonra üzerine Hollanda’da Strateji Pazarlama masterı yaptım. Oradan döndüğümde Eskişehir’de kendi aile şirketimizde pazarlama ve stratejileri üzerine bir süre çalıştım. Kuzen olduğumuz için sık sık görüştüğüm Gujan’la birlikte düşündüğümüzde “Ne yapabiliriz, ne ederiz” diye böyle bir projeye başlamaya karar verdik.
Gujan Şen: Benim aslında internetle alakalı tecrübelerim vardı. Hep bilişimle alakalı işler yaptım. Öğrenci derneğinde bir süre bulunduktan sonra Aiesec’de bilişimden sorumlu kişi olarak yer aldım. Yaklaşık 2 sene Habitat’da Birleşmiş Milletler projelerinde yine internetle alakalı kısımda çalıştım. Sonra Firmanya’da. Daha sonra İnveon’da. En sonda da Muvizi’de yaklaşık 1,5 sene önce Emre ile beraber çalışmaya başladık. Şirket olarak kurulmamız ise Şubat 2012’de gerçekleşmesine rağmen çalışmalara daha öncesinde başlamıştık.
Muvizi.com’un oluşum hikayesi ve Etohum ile tanışma sürecinden bahsedebilir misiniz?
Gujan Şen: Muvizi, bir sinema projesi. Herhangi bir aboneliğin veya aylık ödemenin gerçekleşmediği bir platform olan Muvizi’de transection olarak işlem gerçekleşmektedir. Şu an yaklaşık 200 filme ulaşılabilir halde bulunmaktadır. Bu platformu oluştururken amacımız insanlara kolay bir şekilde film izletebilmekti. Kolay ve aynı zamanda yasal bir şekilde! Hedeflerimizden biri de televizyonların sansürlü film gösterme sorunlarını bypass ederek sansürsüz bir yayını da hayata geçirmek. Aynı zamanda Anadolu’da yer alan sinemalardaki dağıtım sorunlarını da her yerden kolay erişim özelliğimiz ile çözdüğümüzü düşünüyoruz. Sinema ile aynı anda yayın yapmak mümkün olmadığı için arşivimizde yer alan filmler, DVD ile beraber bazen de aynı zaman aralıklarında yayına başlayabiliyoruz. Asıl hedeflerimiz Türkiye içerisinde dağıtım sıkıntılarını yok etmek de diyebiliriz. Biz hangi aşamada Etohum ile karşılaştık?
Emre Şen: Muvizi ile yayına başladıktan 1,5 ay sonra Burak Hoca ile temasa geçtik. Onun aracılığıyla Etohum sürecine de başlamış olduk.
Gujan Şen: Aslında Etohum’u önceden biliyorduk. Etohum’un nasıl bir yapısı olduğunu da biliyordum. Bunun da sebeplerinden biri sektör içerisine doğmuş olmam. Burak Hoca ile yüz yüze görüşmelerimiz olmasa da mailleşmelerimiz olmuştu. Oradan nasıl bir yapı olduğunu da bilerek ilk başta PR için katkısı olacağını düşünüyorduk. Başvurduğumuz zaman içerisinde yatırım ile alakalı arayışımız yoktu. İlk başlarda sadece network ve Pr için girdiğimiz Etohum’da yatırımın da önemli olduğunu fark ettik.
Emre Şen: Yatırım, yaptığımız işte ister istemez gerekli çünkü sürekli güncellememiz gereken bir girişim. İlk başlarda biraz onun farkında değildik “bir şekilde alırız. İdare ederiz. Para buluruz bir yerlerden.” diye düşündük. Etohum süreci ile yatırım konusunda bilinçlendik ve aslında önemini de fark ettik.
Gujan Şen: Aslında Etohum’da birkaç değişik firma tipi var. Bir, hiç kurulmamış, sadece fikir halinde olan ve projelerin çoğu gerçekleşmemiş olanlar. İki, fikir halinden biraz daha eyleme dökülmüş ama şirketleşmemiş olanlar. Son olarak, hem şirketleşmiş hem fikir haline gelmiş hem de biraz işleyen bir yapıya geçmiş olanlar. Muvizi ise, en son aşamaya yakın olduğu için kolayca Etohum sürecinde yer alabildiğimizi düşünüyorum.
Muvizi.com, sadece günümüz odaklı ortaya çıkmış ve boşluk dolduran bir fikir mi? Yoksa aynı zamanda gelecekle şekillenecek bir fikir mi?
Gujan Şen: Muvizi, şu anda bir boşluğu dolduruyor. Gelecekte ise, DVD’nin fiziksel olarak ortadan kalkacağı düşünülmekte. Dünya bazında bakarsak DVD satışlarının sürekli olarak düştüğünü ve online site sayılarının sürekli yükseldiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de bu durum başlangıç aşamasında ama 3-5 sene sonra home sinema hacmi online sistem üzerinde şekillenecek. Film izlemek için ya indirilecek ya da çeşitli aletler yardımıyla online halde izlenecek. Kısaca DVD alınmayacak. Muvizi bu esnada oluşan boşluğu doldurmuş olacak.
Emre Şen: Aslında başlangıç olarak düşünürsek “Her girişimcinin izlemesi gereken 10 film” diye bilinen bir makaleyi alabiliriz. Makalede yer alan filmleri internette ne Gujan bulabildi ne de ben. Sonrasında “Yurtdışında yasal olarak ulaşabileceğimiz bir alan da mı yok?” diye düşündük…
Gujan Şen: Evet, aslında kendi ihtiyacımızdan dolayı da doğdu.
Emre Şen: Sonra “Niye böyle bir eksik var? Biz yapabilir miyiz, yapamaz mıyız?” diye sorarken bu şekilde Muvizi’ye başlamış olduk.
Muvizi.com sitesinin “Hakkımızda” kısmında; “Muvizi’nin öncelikli hedefi, Türkiye’nin en büyük ve en kolay ulaşılabilir sinema salonu haline gelmektir.” cümlesi yer alıyor. Sinemada film izlemek aynı zamanda vizyon filmlerinin de takibi demektir. Bu noktada Muvizi ile vizyon takibi ne kadar mümkün?
Gujan Şen: Şu an için çok mümkün değil çünkü sinema sektörünün yapısı buna uygun olmamakla birlikte kendi içerisindeki döngüler de etkendir. Film önce sinemada dağıtılır, sonra paralı kanallara satılır, ardından parasız kanallara satılır ve en son DVD olur. Ama bu sıralama yıllar içerisinde yavaş yavaş değişmeye başlayacak. Sinemada 1. Gösterim ve 2. gösterim diye bir kavram vardır. Büyük şehirlerde 1. gösterim yaklaşık 4-6 hafta sürmektedir ardından küçük kasabalarda yani Anadolu’daki diğer şehirlerdeki sinemalarda gösterim yapılır. Bizim konumlandığımız yer ise orada devreye girmeye elverişli hale gelmektir. 1. gösterimlerden sonra film göstermeye başlarsak hakikaten “sinema salonu” gibi olduğumuzu iddia edebilir halde oluruz. Şu an için biraz iddialı olabilir ama 5 sene içerisinde yer alan hedeflerimiz arasında bilindik bir filmin lansmanını yapabilmek de var.
Günümüzde festival filmlerini takip eden bir kitleden de bahsetmek mümkün. Muvizi kategorileri içerisinde festival filmlerinin yer aldığı bir alan da görmek planlar içerisinde mi?
Gujan Şen: Şu an yer vermiyoruz ama olabilir tabi! Hem bağımsız filmleri hem de festival filmlerini gösteren ayrı bir platform da var zaten. Bizim kulvarımız bu noktada biraz daha ayrı. Biz popüler sinema seyircisine yönelik bir çalışma yapıyoruz. Fakat hiçbir zaman olmayacak demek de değil. Festival haklarını almak, biraz daha ayrıntılı ve uğraşılması gereken bir alan! Festival kuruluna gidip “Ben bu filmlerin hepsini almak istiyorum.” diye bir şey yapılamıyor. Her filmle tek tek ilgilenmek gerekiyor.
Emre Şen: En azından Türkiye’deki festivalleri düşündüğümüzde burada gerçekleşen festivallerle uzaktan da olsa görüşme yapılabilir. Gujan’ın dediği gibi direkt festivali organize eden kişilerle doğrudan görüşseniz bile bir faydası olmuyor çünkü her filmin yapımcısı, dağıtımcısı ayrı. Ayrı ayrı ve teker teker görüşüp izin almanız gerekiyor. Bu da ciddi bir maliyet ve aynı zamanda tamamen olayın boyutlarını değiştiren şartlar demek. O yüzden şu an için öyle bir şey yapılamıyor.
Gujan Şen: Evet, ileride çok büyüyüp kendi içimizde festivaller kategorisi oluşturabilirsek festival filmleri ile alakalı içerikleri toplayabiliriz. Fakat çok yakın zamanda değil.
Günümüzde film izlemek yasal olmayan yöntemlerle de gerçekleşmektedir. Muvizi.com’un izleyicilere sunduğu avantajlar nelerdir?
Gujan Şen: Açılan filmin hangi kalitede geleceğini bilmek bu noktada önemlidir. Sinema çekimi, ses veya alt yazı kayması gibi şeylere Muvizi’de rastlanılmamaktadır. Filmi 2 kalitede ve aynı standart özellikleriyle alabilirsiniz. Biri HD diğeri ise SD. SD normal kalitede ve yavaş internet erişimi için uygundur. HD ise bir üst seviyesi için uygun haldedir. Eski Türk filmleri ise istisna olarak değerlendirilebilir çünkü kendi kopyalarında nasılsa o şekilde bulunmaktadır.
Emre Şen: Esi Türk filmlerinin orijinallerinde görüntü kalitesi düşük olduğu için yükseltmek konusunda bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
Gujan Şen: Bir de zaten Yeşilçam filmi izlemek isteyen yani siyah beyaz film izlemek isteyen bir insanın o filmdeki çapakları sorun edeceğini sanmıyorum. Bunların haricinde film izleme konusunda kolaylık sağlıyoruz. Orada, burada veya şurada aramana gerek yok. “Kaynağı sağlam mı? Açıldı mı? Bir partını izledim ikinci partı açılacak mı?” gibi sıkıntılar çekmeye gerek yok. Bütün hepsini kolayca izleyebilirsiniz.
Peki, internet hızıyla alakalı bir problem yaşanır mı?
Gujan Şen: İnternet hızıyla alakalı bir problem yok. Türkiye’deki en yavaş internet hızıyla SD kalitede filmi Muvizi ile kaliteli bir şekilde izleyebilirsiniz.
İzleyici kitlenizin dikkatini sosyal medya araçlarıyla ne şekilde çekmeye çalışıyorsunuz?
Gujan Şen: Facebook’tan yoğun bir şekilde çalışma yapıyoruz. İlk başta Google’da bir çalışma yaptık ama geniş çaplı pazarlama çalışması şimdiye kadar yürütmedik, yürütmeyi de düşünmüyoruz. Bizim yapacağımız pazarlama çalışmaları belli kurum ve kuruluşlarla birlikte yürüteceğimiz nitelikte olacaktır. Mesela Vestel’le öyle bir anlaşmamız var, smart tv’lerde yayına başlayacağız. Şu an için görüştüğümüz başka kurumlar da var. Onlarla daha son nokta konmadığı için şimdi söylemiyim.
Emre Şen: Daha önce BP ile çalıştık. BP shoplarda indirim sağlayacak ve kullanıcıya etki edecek birliktelikler üzerinden gittik.
Gujan Şen: Evet, pazarlama çalışmalarını hedeflediğimiz kitleye sahip kurumlarla beraber çalışarak yapacağız. “Bu ay Facebook’a 15bin lira, Google’a 50bin lira verelim” stratejisi ile olmayacak.
Peki, siz sinemanın neresinde yer alıyorsunuz? Sadece iş amaçlı mı ilgileniyorsunuz yoksa ilgi alanlarınız arasında bulunuyor mu?
Gujan Şen: Ben basit bir izleyiciyim. Yani bu işe girmeden önce hakikaten basit bir izleyiciydim. Emre, biraz daha farklı bu konuda.
Emre Şen: Vizyona giren filmleri kaçırmadan izler ve takip ederdim ama açıkçası işe başladıktan sonra sinemaya gitmeye daha az vakit bulabiliyorum.
Gujan Şen: Şimdi daha çok dağıtımı gibi teknik tarafıyla ilgileniyoruz. Sanatsal kısmıyla çok ilgilenmiyoruz. =)
Emre Şen: Sanatsal kısmıyla ben belli bir şekilde ilgileniyorum. =)
Sinema denildiği zaman akla unutulmaz soundtrack de gelir. Bir de filmin insan üzerinde bıraktığı etkiyi düşünürsek, film sonrası soundtrack albüm bulma telaşı başlar. Muvizi’de soundtrack kategorisini görebilecek miyiz?
Gujan Şen: Bu konuyla ilgili yapılmış planlar var, hatta sırf soundtrackler ile de kalmasın istiyoruz. Afiş almak istiyorsanız afişini de kolayca alabilmek gibi... Oyuncunun eşyasını bulabiliyorsak koleksiyoncuya yönelik ürünlerin de satışını yapmak planlarımız arasında yer almaktadır.
Girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir? Özellikle sinema konusunda girişimci olmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?
Emre Şen: Sinema, biraz meşakkatli bir iş açıkçası. Çok fazla uğraşmanız gerekiyor ve ister istemez diğer şirketlere oldukça bağlısınız. Çünkü bir filmi A şirketinden, ikinci filmi B şirketinden alabiliyorsunuz. Türkiye’de bir senede 320 film gelmiş oluyor ve bunun 15-20 tane dağıtımcısı var. Her biri ile her bir film için ayrı ayrı anlaşmak gerekiyor.
Gujan Şen: Aslında şöyle bir kanayan yaradan da bahsedebiliriz. Sinema sektöründe tekelleşmeden de kaynaklanan sorunlar mevcut. Türkiye’de çok fazla yapım olmasına, yılda çok fazla film çekilmesine rağmen çoğu vizyona girmiyor. Bunun en büyük sebebi, çoğunun ticari film olmaması ya da hafif ticari filmler belli yerlerde gösterime giriyor belli yerlerde girmiyor. Fakat onu yerine sanat kalitesi çok düşük tamamen popüler kültürü hedefleyen filmler, 200-250 salonda gösterilebiliyor. Aslında oldukça sıkıntılı ve garip bir alanmış. Belki iyi noktalara geldik ama hala birilerine yani yeni girişimcilere akıl verecek bir konumda olduğumu düşünmüyorum. Online ticaret üzerinden gerçekleşen görünür ve dokunulur bir şey satmakla, dijital içerik satma arasında zorluk derecesi nedir?
Gujan Şen: Dünya bazında değerlendirecek olursak dijital içerik satmak daha kolay çünkü tedarik süreci kolay. Bir tane kopyasını aldığın zaman binlerce veya milyonlarca insana satabilirsiniz ya da depo gerektiren bir iş de değildir. Fakat Türkiye’de insanlar dijital içeriğe para vermeye alışkın olmadıkları için, yani film,müzik, e-book gibi, bu süreç biraz daha zor. Aslında bir eteği satmaktan daha zor çünkü eteğin cezp eden yanı daha fazladır. Rengi güzel olabilir, gördüğü an çok beğenmiş olabilir ama dijitali pazarlarken “Rengi çok güzelmiş” gibi satamazsın.
Emre Şen: Türkiye’de korsan olmasaydı, insanlar içeriği para ile almaya alışık olsaydı bir kalem satmaktan çok daha kolay diyebiliriz. Mesela, bir etek alacağın zaman kalitesini bilmeden alıyorsunuz. Siz hali hazırda markalaşmış ürün satıyor olacaksınız. Bunun için de insanların alışması lazım.
Yeni teknolojik gelişmelerin dijital pazar oluşması açısından fayları nelerdir? Örneğin, Apple markasının televizyon çıkarıyor olması gibi…
Gujan Şen: Bunların hepsi dijital Pazar için iyi gelişmelerdir. Mesela İtunes Türkiye’de yayına başladı ve biz buna seviniyoruz. Turkcell ve Tivibu’nun da televizyonlarda reklam yapması bizim için iyi gelişmeler arasında yer alıyor. İnsanlarda online film izleme algısını oluşturmak için yapılan çalışmalar bunlar. O algı oluştuktan sonra henüz oluşmayan pasta yavaşça görünmeye başlayacak. Kısaca, ne kadar reklam yapılırsa o kadar iyi çünkü online yayın izlenilmeye başlandığı zaman alternatiflere de ihtiyaç başlayacak. Açıkça söylemeliyim ki insanlara oldukça kolay bir kullanım sunmaktayız. Abonelik gibi zorlaştırıcı etkenler kullanmıyoruz. Ama ilk hedef, o pastanın oluşması!
Teşekkür ederiz…
Biz teşekkür ederiz. Yasemin Altunbulak