Müslim Bazkır – Çevre Grup 10 Temmuz 2010 Makale
Müslim Bey Sivas 1973 doğumlu.Hayat hikayesi bilindik zorlukları içeriyor belki ama bu hikayeyi farklılaştıran aslında Müslim Bey’in başarmak için gösterdiği inat ve birazda olaylara polianna bakış açısı diyebiliriz. Müslim Bey’in ailesi Sivas’ta tarım ve hayvancılık işiyle uğraşmaktaymış.Okul hayatım çok parlak değildi ortaokul a kadar normal okudum liseyi ise açıktan bitirdim diyor.Okuduğu dönem içersinde bir yandan da elektrik elektronikle uğraşmış,ilerde birgün işime yarar belki fikri ile..Bazı işletmelerde ufak tefek işler de görmüş.. 18 yaşına dek kışın okumuş yazın babasına yardımcı olmuş.18 olduğunda artık Sivas’tan ayrılma vaktinin geldiğini düşünerek babasına konuyu açmış. Tabii babası şiddetle karşı çıkarak “sen oralarda yapamazsın” şeklindeki imalarıyla İstanbul’a göndermeye razı olmadığını belli etmiş.Ama Müslim Bey tüm zorlukları göze alarak İstanbul’a gelmiş. Herhangi bir bilgi deneyimi olmamasının zorluklarıyla başa çıkmaya çalışarak 5 ay kadar çok da iş beğenmeme lüksü olmadığının farkındalığı ile türlü işlerde,zor işlerle tutunmaya çalışmış İstanbul’da.5 ay sonra askerliğini yapmak üzere ayrılmış şehirden. Askerden döndükten sonra, “asıl askerliğim başladı aslında” diyor.Sudan çıkmış balık misali bir süre kendine bir yön çizmeye çalışmış.Gelişi güzel önüne çıkan heryere iş başvurularında bulunmuş.En son bir tanıdık Hilton Hotel’e sokmaya çalışmış Müslim Bey’i.Gidip görüşmüşler.Açık pozisyon yokmuş o dönmede fakat emekli olacak bir bulaşıkçının yerine başlayabilirsin demişler. O dönemde de hala olduğu gibi Hilton ismi ve konuklarıyla yine kaliteli bir firma.Çoklarının girmek için fır döndükleri bir firma. Müslim Bey belki iş bulmuş olarak değerlendiriyor bulaşıkçılığı fakat hayatındaki dönüm noktasının gerçekleşeceği işlerde bulunacağının farkında değil.Onu ileriye taşıyacak olan iki anahtar ise öğrenmeye olan merakı ve girişimciliği.
Bulaşılıkçılıkla başlayan Hilton hayatına teknik eleman olarak devam ediyor.Bu arada gazetede ilanına rastladığı Alman bir firmanın hem satış hem teknik eleman olmak fikri ile gidip başvuruyor.Haliyle firma yetkilileri teknik yeterlilik istiyor.Müslim Bey’de ise deneyimden bol birşey yok.Deneyimlerini de diplomadan saymadıkları için siz bu işi yapamazsınız diyerek geri çeviriyorlar.
Müslim Bey inatçı.Ben yaparım bu işi diyor başka birşey demiyor.Yetkilileri olumsuz kararlarından döndüremiyor belki ama firmanın elemanlarına verdikleri eğitimlere katılabilmek için onay alıyor.Sizi bu eğitimlerde görelim sonra yine konuşalım deniyor.
Sabahtan Hilton’da güne başlıyor,mesai bitiminde soluğu Alman firmanın eğitiminde alıyor.Bu tempoda yaklaşık 6 ay boyunca didiniyor.Kendi tabiri ile “çıraklık yaptım” diyor.
Den sonra firma Müslim Bey’i işe alıyor.Bu iş vesilesiyle büyük kurumlarla,büyük firmalarla tanış olma fırsatını yakalıyor.Güvenlik sistemleri,uydu,diyafon sistemleri gibi kurulumlar gerçekleştiriyor.
Aynı zamanda Hilton’daki teknik eleman pozisyonunda işe devam ediyor.Teknik eleman olarak 1000-1200 lira aldığı dönemde housekeeping hizmeti verenlerin 2000-2100 lira civarında ücret aldığını öğrendiği gün yöneticisiyle bir konuşma daha yapmaya niyetleniyor.
Üssü ile aralarındaki samimiyetten de güç alarak durumu izah ediyor ve housekeepinge geçmek için onayı koparıyor.Aslında o gün Çevregroup’un temellerini atmaya başladığının farkında değil Müslim Bey..3 yıl kadar burada devam ediyor.Bir yandan da Alman şirket adına çalışmaya devam.. 2000 yılındaki develasyondan dolaylı olarak nasibini alıyor Müslim Bey.Satış yapmış olduğu firmalar ödeme yapamayınca Müslim Bey birikimlerinin bir kısmı ile toptancıya olan borcunu ödüyor.Ve Alman firmaya vermiş olduğu hizmetten çekiliyor.
Aynı dönemde cebindeki 12000TL ile ne yapacağını düşünürken, eşi mobilya dükkanı olan bir akrabasının maddi zorluğa düşmekten ötürü ortak aradığını söylüyor Müslim Bey’e.O da eşini kıramayarak birazda girmiş olduğu işi kıvıramamış görünmekten ziyade peki diyor.Ortaklığa dahil olduğu 12000 TL’nin bir kısmı ile Mobilya işi için girişimler büyümek için bazı fikirler geliştiriyor.Bu fikirlere destek olmayan ortağı,gün geliyor ben büyük hissedarım benim dediğim olacak şeklinde bir sözle dile geliyor.
Netice olarak 12000 lira bir şekilde batıyor ve Müslim Bey giden paranın ardından mobilyacılık sektöründeki hikayesini de 6 ay sonrasında noktalıyor.
Burada yitirdiği 12000 lirayı çok önemsememekle beraber kazandığı deneyimleri,var olan birikimleriyle harmanlıyor.Aslında onu bugünlere getiren para hırsının olmaması ile bardağı hep dolu yanından görmeye çalışması olduğu aşikar.
Hilton’da çalıştığı dönemde bir yöneticisinin Hollanda Başkonsolusluğunda ki yeni pozisyonunu tebrik etmek amacıyla ziyaretine gidiyor.İşten güçten bahsederken müdire hanım başkonsolosluğun bahçe bakım işlerini görmesi için 1180 euro maaş ile çalışması için teklifte bulunuyor. Müslim Bey’de bu cazip fikri kabul ediyor.
Hikayenin öbür kısmını şöyle dile getiriyor,Hilton’da çalıştığım dönemde paraya sıkıştım.Arabamı satmak için Atunizade araba pazarına gittim.Bilmiyorum nasıl satıcam.Gelen bir öğretmene açık açık herşeyi anlattım.iyi-kötü.Adam bu dürüstlüğümden etkilenmiş aldı arabamı.Tabi bu arada ben yeni bir iş daha bulmuş oldum kendime galericilere alıcı götürüp komisyon almaya başladım.
Konsoloslukta çalışmaya devam ederken,yeni bir yasa ile kadrolaşmak yerine şirket ismi olarak hizmet vermeleri gerektiğini öğreniyor Müslim Bey.Bilenlere danışıyor,kadrolu olmak için didiniyor.Ama sonunda el mahkum şahıs şirketi kuruyor.Ve böylelikle sürdürmeye devam ediyor işini.
Aynı dönemde Burak Büyükdemir ile tanışıyor. Konsoloslukta temizlik yaptığı bir gün karşılaşıyor Burak Bey’le.Danışmanlık hizmeti vermek için orada bulunuyormuş Burak Bey. Gel zaman git zaman,samimiyetleri artıyor.Müslim Bey fırsat buldukça Burak Bey’in fikir ve bilgilerini alıyor merak ettiği hususlarda.Burak Bey de sabır ve samimiyetle her türlü yardım etmeye çalışıyor. Derken bir gün Burak Bey internetten bahsediyor.Müslim Bey’in o güne dek çok ihtiyacı olamış internete.Çok da iyi kullanamıyor haliyle.Burak Bey’in yardımlarıyla internetle tanışıyor.Bu tanışıklıkla beraber temizlik şirketlerini araştırıyor.Ve şirketini temizlik şirketi olarak idame ettirmeye karar veriyor.
Eşiyle durumu paylaşıp bir handa ofis tutuyorlar.İki kişilik devkadro olarak başlamış oluyorlar.İlk iş teklifleri Ankara’dan geliyor.İstanbul’da Kadıköy’deki Kalp ve Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde yapacakları hastane çekimi için 1700 metre kare için fiyat vermesini istiyorlar. Müslim Bey’in piyasa fiyatlarından haberi yok.Dolayısıyla bir kaç temizlik firmasını arayıp müşteri gibi fiyat istiyor.Bir firma metre karesi için 500 lira öbürü 1500 lira diyor.Müslim Bey ortalamada kendi fiyatını oluşturup,fiyat bekleyen firmasına metre karesini 1000 tl’den yapabileceğini söylüyor.Ve böylelikle 1700 liralık ilk işini almış oluyor.
Kazandığı parayla firma için yatırım yapmaya devame diyor.Gerekli elemanları,araç-gereçleri temin etmek için harcıyor kazandıklarını. 2004 yılında gerçek anlamda şans yüzüne ikikez gülüyor.Aynı yıl içersinde hem ilk büyük işi olan Simpaş Aqua City’nin bahçe bakım ihalesini alıyor.Hem de iflas etmekte olan,bir Hollanda’lı ve Türk’ün ortak kurmuş olduğu,Tuhas group ‘u devralıyor.İsmini Çevre grup olarak değiştirip firmanın hizmetlerine temizlik işlerini de ekleyerek yeni dönemine giriyor.
Hem Konsolosluk hem şirket işleri bir arada yürümediği için 2005 yılının sonlarında Konsolusluktan ayrılıyor.Ve tüm odağını şirkette topluyor.Ve 2010 yılında 350 çalışanı olan yaklaşık 10 milyon ytl cirosu olan dev bir şirket Çevregroup.
Başarısındaki sırrını ,pozitif görüşlülüğüne,başarısızlıklarını deneyimlere dönüştürmesine ve çevresindekilerin olumsuz düşüncelerine kulak asmamasına bağlıyor. Sabrının tohumlarını deneyim olarak değerlendirip bugün başarılarını meyve olarak topluyor.