Milyar Dolarlık Startuplar
Bu yazı Dünya Invest kurucularından Dr. Bora Uygun tarafından yazılmıştır.

1993 senesinde İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümüne girmem ile beraber hayatımın en heyecan verici yollarından birinin çizilmeye başladığının farkına varmıştım. Prof. Cem Göknar’ın organize etmekte olduğu ECCTD 95 çalışma komitesine gönüllü öğrenci olarak başvurmuştum. Başvurmamdaki amaç, hem bir organizasyon yeteneğine sahip olmak, hem de bilgisayarlara yakın olmaktı. Şanslıydım, ben sadece bilgisayara yakın olacağım zannederken meğer Türkiye’deki ilk internete bağlı bilgisayarların başına geçmişim! İşte bence benim iş hayatı hikayem böyle başladı.
İçimdeki girişimcilik ruhu internetin bana açtığı fırsatlarla tamamen ortaya çıktı. 1995 senesinde ilk melek yatırımımı çok sevdiğim çocukluk arkadaşım Serkan’ın babası Oktay Amca’dan aldım. Aslında buna ABD’de “Friends&Family” parası diyorlarmış, çok ileride öğrendim. Türkiye’deki ilk Internet Servis Sağlayıcılardan birini kurmuştuk, Magnet Internet Erişim Hizmetleri, o zaman ne Superonline var, ne TTNet..Bir biz, bir DorukNet, bir de birkaç firma daha piyasayı şekillendirmeye başlıyoruz...Attığımız girişimcilik adımı, Türkiye için çok büyük ve önemli, ancak bir girişimin geleceği açısından hiç de o kadar parlak değildi. Evet Türkiye’de Internet’in yayılması için gerekli ilk ayak Internet Servis Sağlayıcıların kurulmasıydı ve bunun kuruluşunda yer almak çok önemli. Belki bugunun tüm girişimcilerinin önündeki o önemli engelleri o zaman biz kaldırmıştık, ama ticari açıdan baktığınız, yanlış bir yatırımdı, çünkü Internet Servis Sağlayıcılık tamamen maddiyata ve sonsuz bir finansmana ihtiyaç olan bir iş idi. Yani bir start-up olarak bu işi devam ettiremeyeceğimizi 1 yıl içinde farkına varmıştık.
Ancak Internet’in Servis Sağlayıcılığını yanı sıra bir de içerik kısmı var, web siteleri, eticaret siteleri ve vs...Hemen bu tarafa doğru bir yönlendirmeyle 1997de üniversiteyi bitirir bitirmez, liseden sınıf arkadaşım Bora Ayiş ile beraber Vom Internet Hizmetleri’ni kurduk. Bu sefer kurmak daha kolaydı, çünkü bir bilgisayar ona, bir bilgisayar bana işlem tamamdı. Web işleri yapmaya başladık ve 2000 senesine kadar şirketimizi büyüttük. O aşamada Strateji Menkul Değerler firmasından 2 milyon$ değerleme ile belki de Türkiye’deki ilk Risk Sermayesi yatırımını aldık. Hemen devamında 2001 krizi tüm Türkiye’yi etkilediği gibi bizi de etkiledi ve 2004 senesinde online girişimcilik konularına bir virgül koydum!
Elbette online girişimcilik konularına virgül koydum derken, girişimcilik konularına demediğimin farkına varmışsınızdır. Girişimcilik birkez vücuda girdi mi, kanda akıp duruyor. Gönül isterki bir tane çok başarılı şirket olsun, onun içinde farklı girişimler, kollar yaratalım, ama hayat o kadar da tüm isteklerinize cevap vermiyor.
2005 senesinde daha evvelde yakından tanıdığım,şu an ki ortağım Fırat Kalsın ile beraber kurumlara IT servisi vermek üzere Dünya İletişim Şirketi’ni kurduk. Onun engin iş tecrübesi, benim de bilgisayar ve telekom ile ilgili tecrübemi birleştirip yola çıktık. Doğru yapmışız ki bugünlere keyifle geldik.
Hem Türkiye’de hem de Türki Cumhuriyetlerde firmalara, devletlere bir dolu çözümleri anahtar teslim verdik, hala da çalışmalarımız devam etmekte.
2011 senesi itibariyle artık hem edindiğimiz tecrübeleri aktarmak, hem geçmişten çıkardığımız dersleri genç arkadaşlara aktarmak, hem de ana işlerimiz dışında ek gelir elde etmek amacıyla online dünyaya yeniden bu sefer yatırımcı olarak geri döndüm. (Tabii bu metni kendi adıma yazdığım için ben diyorum ama benim tüm işlerimde ortağım Fırat Kalsın’dır, onu da burada not olarak düşelim.)
İlk olarak Silikon Vadisi’ne adım attım. Oradaki inkübatör, hızlandırıcı firmalarla görüştüm ve tanıştım. Bunlardan beni en çok heyecanlandıran Paul Graham’ın Y Combinator’u ile DaveMcClure’un 500Start-ups’ı oldu. Her ikisi ile de yakından temas edince, ilk yatırım tecrübelerimi orada yapmak istedim. Anyperk, EveryArt, KytePhone,Cube,Rescale Y Combinator tarafında, The TrustedInsight 500 Start-ups tarafında yaptığım ilk yatırımlardı. İlk yatırımları eko sistemi gözlemlemek adına yapmıştım. Bu yatırımları yaparken Türkiye’de de benzer eko sistemi oluşturmak adına Avukat, dışarıdan bir girişimci/yatırımcı profilinin de olması gerektiğine inanarak, bu ilk yaptığım yatırımlarda elini taşın altına sokması gerektiğine inandığım iki değerli dostum Avukat Haluk Can Özel’i ve sevgili arkadaşım Yiğit Savcı’yı da bu yatırım süreçlerine ortak ettim. ABD’de gördüğüm önemli kriterler eko sistemde çok değerli insanların ayrı sektörlerden biraraya gelerek başka bir sinerji yaratmasıydı. Örneğin hukuk konusunda, sadece ülke hukukunu bilmeniz yetmiyor, global hukuku bileceksiniz, Silikon Vadisini tanıyacaksınız, onlarla işbirliği yapacaksınız ki avukatınız da size katma değer katsın. Çünkü ilk işlemler onda bitiyor. Haluk Can Özel kadar Silikon Vadisi’nde iş yapmış, girişimciliği tanıyan başka hiç kimseyi tanımadığım için kendisini dahil etmek istedim, o da beni kırmadı dahil oldu. Bunun dışında girişimci olan, sanayici olan ama sadece parasıyla değil, iş tecrübeleriyle de farklı bir sinerji getirecek kişilere inanılmaz ihtiyacımız var. Onun için Yiğit Savcı’yı dahil etmek istedim, o da sağolsun dahil oldu. İşte eko sistem böyle oluşuyor çünkü. ABD de yatırımlar yapıldığı anda, en önemli gördüğüm özellik, herkes start-uplara yardımcı oluyor. Hemen bir örnek vereyim, canlı canlı olsun ki daha iyi anlayalım. Örneğin bizim ilk melek yatırımcı olduğumuz Rescale firması, cloudda simülasyon yapıyor. Hemen ABD nin en önemli cloud altyapısını sağlayan Amazon devreye giriyor ve tam destek veriyor. İşte bütün bu entegrasyon, sektör içi haberleşme Silikon Vadisi’nin gücünü her geçen gün katlayarak büyütüyor.
Elbette ABD’de çok fazla yatırım olması, büyük ve nakdi fazla firmanın olması, bence melek yatırımcılık adına çok daha heyecan verici ortamın hazırlanmasına sebep veriyor, çünkü exit etme dediğimiz, yatırdığınız paranın biraz daha fazlasını alma şansınızın daha yüksek olduğu ortamları yaratıyor.
ABD’den sonra Türkiye’ye döndüm ve Türkiye’ye bakmaya başladım. Çok önemli 2 oluşum gördüm. 1’i ETohum, biri de Webrazzi. Hemen her iki kurucu ile de tanıştım. Arda’da Burak’da harika insanlar. Webrazzi Türkiye’nin Techcrunch’ı olmuş, ETohum’da Y Combinator’u.
2012 yılının hemen başında yapılan ETohum Antalya kampına katıldım. Türkiye’de yaptığım 2 yatırımı da orada tanıdım. Infodif Etohum 15’e kalmıştı. Ininal’ın kurucusu Bülent Tekmen ile de kahve içerken sevgili Arda Kutsal tanıştırdı. Devamında Etohum’un hemen hemen tüm toplantılarına zevkle katıldım, konuşmacı oldum, dinleyici oldum, ekiplerimi eğitime gönderdim ve vs..Benim ABD’de gördüğüm ekosistemin biraraya gelmesi, herkesin birbirine destek olması, yeni çıkan start-uplara işler verilmesi gibi birçok konunun temellerinin E-tohum sayesinde atıldığını gördüm. Ancak yeterli mi? Bence değil!
Hala start-uplarda ve ekosistemin birçok alanında rekabet ve/veya fikir çalma tedirginliği var. Aksine herkesin birbirine destek olması ve önce eko sistemin büyütülmeye çalışılması gerekmekte, ancak o zaman temelleri sağlam bir yapıya kavuşuruz ve başarılara doğru adım adım ilerleriz.
Türkiye’de bir Silikon Vadisi olur mu derseniz ise, bu soruya gerçekten ve samimi olarak çok zor demek zorundayım, çünkü Silikon Vadisi sadece Türkiye’de değil, başka hiçbir ülkede olmadı, olması da zor! Ancak Türkiye’de Silikon Vadisi oluşturmak o kadar da önemli değil bence, önemli olan tüm dünyaya inovatif projeler ile çıkabiliyor muyuz, onlarla ortak çalışarak başarılarımıza başarılar katabiliyor muyuz, işte asıl mesele bu..
Ayrıca ileride Araştırma, Geliştirme, Yazılım-Donanım üretme merkezi Türkiye, İş Geliştirme ve Pazarlama Merkezi Silikon Vadisi olan birçok start-up çıkarsa onlara da hiç şaşırmam. Çünkü önlerinde Wallit ve Udemy gibi harika örnekler var...
Türkiye’de melek yatırımcılık mı ABD’de melek yatırımcılık mı derseniz, sanırım benim kendi yaklaşımım, yatırımlarıma da bakacak olursak henüz %25 Türkiye %75 ABD...Umarım bu önümüzdeki 10 yılda tam tersine döner.
Türkiye’den milyar$ statüsünde start-uplar çıkacak mı derseniz ise en geç 5 sene içerisinde muhakkak en az 2 tane çıkacak derim, bunda da yanılırsam adedi az söylemişimdir diyebilirim ☺