Kuluçka Döneminden Sonra Startup Projenizin Büyümesine Yardımcı Olacak 5 Fikir
İş hayatında kullanılan, “kuluçka dönemi” diye bir tabir var bir süredir. Parlak projelerin desteklenmesi için şirketler kuluçkalar oluşturuyorlar. 2000'lerin başından bu yana Ericsson'dan Superonline'a pek çok bilişim şirketinin kuluçka benzeri yapılar kurduğu konuşulmaya başlandı. 2011 itibariyle Türkiye'deki tek başarılı kuluçka girişimi örneği, Burak Büyükdemir'in başında bulunduğu “e-tohum” oldu. Amaç bir girişimin başlangıç sürecinde ele alınıp olgunlaştırılması için doğru kişilerin bir araya getirilmesi, fon sağlanması ve bu tarz oluşum desteklerinin verilmesi.
Öğreniyoruz ki ilk kuluçka girişimi Amerika’da 1959 yılında yapılmış aslında. Şu an dünya çapında ise 7000 kadar kuluçka girişimcisi var. Çok güzel. Peki kuluçka girişimcinizle tüm hamleleri gerçekleştirdikten sonra neler oluyor? Unutmayın, startup girişimlerinin %90’ı başarısız oluyor, o zaman biz de size başarısızlık yaşamanızı en az ihtimale indirmek ve şirketinizi büyütmek için 5 fikir verelim:
Dikkatli seçim yapın: Doğru kuluçka girişimcisinin ellerinde misiniz? Şu soruları kendinize sorun. Sizin elinizden neler geliyor ve diğerleri neleri ele alabilirler? Bir uzman yardımına ihtiyaç duyuyor musunuz? Ne kadar harcamayı düşünüyorsunuz? Başka neye ihtiyaç duyuyorsunuz?
İşiniz aksayabilir, başka bir işe tercih edilebilir ya da başka bir işle bütünleştirilmek istenebilir: Bir pazara girip müşterinin yaklaşımının değişebileceğini ve işinizin aksayabileceğini, başka bir işe tercih edilebileceğini ya da başka bir işle birleştirilebileceğini öngöremiyor, bu ihtimalleri göz önünde bulunduramıyorsanız, zaman harcıyorsunuz demektir.
Namınız yürüsün: İsminizin duyulabilmesi için en önemli araç bugünlerde içerik pazarlamadır. Yani özellikle internet üzerinde ilgi çekici içerikler üreterek marka ve ürününüzü büyütme stratejiniz olmalıdır. Bu düzenli blog postları, videolar, infrografikler, e-kitaplar ve benzeri araçlarla yapılabilir, önemli olan kaliteli içerikle biraz bilinirlik kazanmaktır, isminiz yavaş yavaş konuşulmaya başlanmalıdır, hatta henüz bir ürün satmaya başlamamışsanız bile.
Network, network, network: Sosyal medya ya da blog yazma yoluyla yapabileceğiniz tüm iletişimlere rağmen, ofisten çıkıp birebir iletişime geçmek gibisi yoktur. Buluşmak isteyeceğiniz kişileri düşünün ve onları nerede görebileceğinizi düşünün. Örneğin öğlen yemeği toplantıları ayarlayabilirsiniz. Onlara değerli bir sebeple yaklaşmalısınız, örneğin işi büyütmek için bir öneri ya da işlerine yarayacağını düşündüğünüz enteresan bir makale… Bu tarz öğle yemeklerinde ya da benzeri buluşmalarda kartvizit değiş tokuşu hala önemli.
Doğru kaynakları kullanın: Kuluçka programınızda size sunulmuş olan kaynakları, araçları kullanmış, tüketmiş olabilirsiniz fakat bu yeni kaynak ve araçlar kullanamayacaksınız anlamına gelmez. Onlarca, hatta neredeyse yüzlerce farklı kaynak ve araç bulabileceğiniz makaleler, kitaplar mevcut. Bunlar analizlerden tutun sunum çeşitlerine, bloglardan tutun içerik paylaşım uygulamalarına, fon uygulamalarından SEO araçlarına ya da bir takım modellemelere kadar varan farklı araçlardır.