Kalıcı bir şirket kurmak istiyorsanız sormanız gereken 5 soru
En başta şunu kabul edelim: bir çok startup başarısızlıkla sonuçlanıyor. Hayatta kalma şansı çok az ve bir çok mükemmel fikir maalesef başarılı bir şekilde hayata geçirilemiyor.
Şimdiden mükemmel bir fikriniz var. Biraz sonra bahsedeceğimiz 5 soruyu sorduğunuzda fikrinizin uzun ömürlü bir şirkete temel oluşturup oluşturamayacağından emin olabilirsiniz.
İyi bir ekibe sahip misiniz?
Girişimciler arasında çalışanların mı, ürünün mü yoksa marketin mi daha önemli olduğuna dair bitmez tükenmez bir tartışma vardır. Bizim için kesinlikle çalışanlar ilk sırada yer alır. Bu şekilde düşünmemizin nedeni çok basittir: Harika insanlar harika ürünler üretir. Harika insanlar ürünleri en iyi biçimde satarlar. Unutmayın, takımınız önünüzdeki 5 – 10 yıllık süreç boyunca sizin başarınızı ileriye götürecek güçtür. Yanlış anlamayın, güçlü bir ürün ve büyük bir pazar tabiki de inanılmaz bir şirket kurmak için hayatidir, fakat başarıya giden yol uzun ve meşakkatlidir ve sizinle beraber olan insanlar kesinlikle fark yaratır.
Ürününüz 10x testini geçti mi?
Biz takımınıza ek olarak, ürününüzün alternatiflerinden 10 kat daha iyi olup olmadığını sorgularız. Ürününüz 10 kat daha iyi olmalı çünkü tüketici alışkanlıklarını değiştirmek çok zor. Bazı tüketiciler yeni ürünlere erken adapte olsalar da bir çoğu daha önce denedikleri ve doğruluğundan emin oldukları ürünlerle devam etmeyi tercih eder.
Bu her zaman yeni bir ürün piyasaya sürmekle alakalı değildir, bu durum alternatiflerinizden çok çok daha iyi olmakla alakalıdır. Dropbox bir çok rakibinin bulunduğu bir alana girmesine rağmen, bütün bilgisayarlar tarafından senkronize olarak görüntülenebilen, oldukça basit dosya sistemi ve arkadaşlarınızı davet ettiğinizde kazandığınız bedava depolama alanı stratejisi ile rakiplerinden 10 kat iyiydi. Kesinlikle büyüleyiciydiler. İlk olmanıza gerek yok ama en iyi olduğunuzdan emin olun.
Başarıya giden yolda size en çok yardımcı olacak şeylerden biri de 10 saniyede ne yaptığınızı açıklayabilmenizdir.
10 saniye testini geçti mi?
140 karakterin ve kendiliğinden kaybolan fotoğrafların hüküm sürdüğü bu günlerde insanların dikkatini çekmek artık çok daha zord. Başarıya giden yolda size en çok yardımcı olacak şeylerden biri de 10 saniyede ne yaptığınızı açıklayabilmenizdir.
Geoffrey Moore, klasik girişimcilik kitabı Crossing the Chasm’da şunu önerir: Hedef kitleniz kimdir ve onu ürününüzü almaya ikna eden gerçek neden nedir? Ürününüzün belli başlı yararları nelerdir ve tartışılamaz bir biçimde neden diğerlerinden farklıdır veya neden 10 kat iyidir?
Kendi kimliğinizi 10 saniye içerisinde dile getirebilmek nereye yatırım yapmanız gerektiği ve piyasaya nasıl çıkmanız gerektiği gibi bir çok soruyu cevaplamanız için bir yol haritası olacaktır. Ayrıca bu kendinizi müşterilerinize ve yatırımcılarınıza anlatmanız için basit ve güçlü bir araçtır.
''Ben gelecekteki milyon dolarlık şirketi mi kuruyorum?''
Bütün girişimciler risk sermayesine gerek duymazlar. Dünyada risk sermayesi olmadan da ilgi çekici şirketler kuran bir çok girişimci var. Ancak eğer bu yolda ilerlemek istiyorsanız, üst düzey risk sermayesi yöneticileri, büyük düşüncelere yoğunlaşan girişimcilerle ilgilenmekteler. Greylock portfolyodan, Workday, Palo Networks, Facebook ve Linkedin’i düşünün.
Bunun arkasında yatan neden ise risk sermayesinin aslında 80/20 kuralı üzerine kurulmuş olmasıdır. Aslına bakarsanız bu daha çok 95/5 şeklindedir. Yatırımların çok azı oldukça başarılı olur ve büyük miktarlarda kâr payına sahiptir. Eğer bir firma 1 milyar dolarlık fona sahipse ve yatırımcılarına 5 ile 10 kat arasında bir geri dönüş vermeyi hedefliyorsa bunu küçük kâr paylarıyla yapması çok zordur. Eğer fona 50 yatırım alırlarsa, 5 veya daha azı sonuçtan payını alacaktır.
Neden şimdi?
Siz harika bir fikre sahipsiniz fakat dünya buna hazır mı?
2000 yılında, Backplace adında bir startup vardı. Fikir bugünün cloud teknolojisi ve tekrar eden gelir modellerine geçiş göz önünde alındığında faturalandırma için SaaS bir yazılım üretmekti ve bu tereciye tere satmak gibi olacaktı. 2000 yılında problem yeterli SaaS sağlayacısının olmamasıydı. Bugün Zuora gibi gibi kendini tekrar eden gelir modellerine dayanan şirketlerin ne kadar başarılı olduklarını görüyoruz. Zamanlama önemli.
Bu 5 soruyu sorarak, bir düşünceyi alıp onu çok etkili bir hale getirebilir ve önümüzdeki yıllarda kalıcı bir etki yaratmasını sağlayabilirsiniz. Hiç bir zaman şu son etmeni de asla küçümsemeyin: şans. Şansınızı planlayamasınız fakat yukarıda bahsettiğimiz noktaların üzerinde durursanız şans kapınızı çaldığında ondan yararlanabilir durumda olacaksınız.