İnternet projesi için fikir nereden bulunur?
Bu yazı Ersan Özer tarafından kaleme alınmıştır.
İnternet trenini yakalamak için bir fikir peşindeyseniz, Flickr'ı Yahoo'ya, Hunch'ı Ebay'e satan Catherina Fake'in şu lafını şiar edinmenizi tavsiye ederim: "Doğru şey üstüne çalışmak muhtemelen çok çalışmaktan daha önemli."
Aman diyeyim, aklınıza gelen ilk fikre sıkı sıkıya sarılmayın. Bu konuya çoook zaman ayırın. Güvendiğiniz onlarca kişiye danışın. İnternetin altını üstüne getirin. Etohum videolarını ezber edin. Kılı seksen yarın. Ancak bu sayede en uygun fikri bulabilir, saçlarınızı tel tel kaybettiğiniz birkaç yılı yaşamayabilirsiniz.
İnternet girişimcisi olma yoluna baş koyduysanız...
Yurtdışında başarılı olmuş bir iş modelini aynen kopyalayabilirsiniz.
Bunu önerdiğimde inovasyon düşmanlığı için suçlanıyorum. Türkiye'de her ay dünyayı sallayan bir fikir çıktığı için yerden göğe haklılar tabii! "Allah taksiratımı affetsin" diyerek inandığım yolda ilerlemeye devam edeyim.
Yeni proje arayışında olanların başvuracakları en kolay yöntem, yurtdışında rüştünü ispat etmiş bir fikri alıp hiç değiştirmeden uygulamak. Yurtdışı dediğim de aslında Amerika oluyor. Fakat tabii bunu yapan çok girişimci olduğu için 1 ay önce ortalıkta in cin top oynuyorken açıldığınız gün onlarca rakibiniz olabilir. Gerçi çok da endişelenecek bir şey değil. Nihayetinde özel alışveriş kulübü ve fırsat siteleri furyasında olduğu gibi, ancak modeli iyi icra edenler ayakta kalabiliyor.
techcrunch.com, venturebeat.com gibi Amerikan teknoloji blog'larını takip ederek yükselen iş modellerinden haberdar olabilirsiniz. Kaçırdığınız haberler için ise basit aramalar yapabilirsiniz: Misal: http://techcrunch.com/search/10+million
Yurtdışında başarılı olmuş bir iş modelini Türkiye'ye uyarlayabilirsiniz.
Bu benim birebir kopyalamaya göre daha sıcak baktığım bir yöntem. Aynı şekilde, başarılı olmuş modelleri takip ediyorsunuz. Birini seçip Türkiye'de yapıyorsunuz. Ancak sistemin bizim memlekete uygun olmayan tarafları için yerel çözümler buluyorsunuz.
Bunun meşhur örneği, şu ana kadar çıkardığımız en büyük internet kıymeti olan Gittigidiyor. Burak Divanlıoğlu ve Serkan Borançılı Türk ebay'ini yapmaya karar verdiklerinde sürecin, "Ben parayı gönderdim, hadi sen de ürünü gönder" şeklinde işlemesinin mümkün olmadığını düşündükleri için satıcı ile alıcının arasına kendilerini soktular. Bunun adına da "Güvenli Ticaret Döngüsü" dediler. (Şimdi adı "Sıfır Risk Sistemi" oldu.)
Üstelik para alışverişine dahil oldukları için komisyon alma imkanları da doğdu. Böylece ebay'den bile kârlı bir iş modeli oluşturdular.
Yurtdışında başarılı olma ihtimali olan bir iş modelini kopyalayabilirsiniz.
Yaban ellerdeki bir projeyi Türkiye'de yapacaklar için bu yöntem ilk ikisine göre riskli olsa da, özellikle internet işini bilenler için bunu tavsiye ederim. Bir kere malum, internette "ilk giren avantajı" denen bir şey var. Eğer doğru modeli erkenden kopyalarsanız (veya uyarlarsanız) diğerleri uyanana kadar siz çoktan Üsküdar'ı geçmiş olursunuz.
Ancak bu yoldan yürüyecekseniz çok daha internet kurdu bir kişilik olmanız gerekiyor. Teknoloji bloglarını takip etmek yetmez. Risk sermayesi firmalarının yatırımlarını herkesten önce bilmelisiniz. Bunun için de şirketlerin portfolyolarını takip edeceksiniz.
Gayet basit bir mantık yürütüyorum: Bu firmalar yatırım yapmak için her yıl binlerce girişimle iletişim kuruyor, yüzlercesiyle yüz yüze görüşüyor ve nihayetinde çok sınırlı sayıda modele yatırım yapıyorlar. Dolayısıyla, en iyi koku alan burun bunlarda olmalı. Özellikle de etohum'un yurtdışı versiyonlarını takip edin ki yeni modellerden en erken aşamada haberiniz olsun.
Ve tabii yepyeni bir fikir bulabilirsiniz.
Kişisel olarak benim en sevdiğim yöntem bu. itiraf.com, istanbul.net, uzmantv.com'un birebir örneği olmadığı gibi, zamanla başarılarından ötürü kopyalanan projeler oldular. (Gerçi çok da böbürlenmemek gerekiyor: itiraf.com fikrini nereden çaldım?) Şimdilerde de malum, yine benzeri olmayan youlike.com ile uğraşıyorum.
Fakat öte yandan bahsettiklerim arasında en en riskli olanı da sıfır bir fikirle yola çıkmak. Hele ki projeniz "tüketici interneti" denilen, yani başarının tamamıyla tüketicinin kabulüne kaldığı alanda ise, başarısız olma ihtimali ikiye katlanıyor. "Vay be! Bu ürünün dünyada eşi benzeri yok. Gümbür gümbür geliyoruz" havasında ortalığa çıkıyorsunuz. Ama tüketicilerin gözü tıpkı 3 aylık bebekler gibi size şöyle bir takılıyor, sonra hemen kendi dünyalarına dönüveriyorlar.
Hatta başarılı olduğunuzda dahi (yine sıfır bir fikir olduğu için) bin türlü dertle uğraşabilirsiniz. Bu konudaki en çarpıcı tecrübem uzmantv. Aylık 6 milyon ziyaretçimiz olduğu halde ancak 4,5 yılda kârlı bir yapı haline gelebildik. Çünkü reklamverenlerin video reklamcılığına alışmalarını bekledik.
Elbette size, "Asla ve kat'a yeni fikirler peşinde koşmayın!" demiyorum. Ama vazife icabı, en tehlikelisinin bu olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Hele de ilk girişiminizse naçizane tavsiyem ilk üç yöntemden birini seçin. Onda başarılı olun, sonraki tüm projelerinizi değil dünyada, evrende eşi benzeri olmayan fikirler üzerine kurun.