Hollanda neden teknoloji girişimlerini ülkede istemiyor?
Hollanda'da devlet adına girişimcilerden sorumlu özel bir delege olan Neeli Kroes, kendi ülkesindeki girişimcilere ''başarılı olmak istiyorsanız Hollanda'dan ayrılın'' diyor. Bu çok dürüst ve doğru bir çağrı.
Girişimcilik, girişimcinin kendi çabasıyla çok yakından ilgili olsa da aslında çevredeki faktörlere de çok bağlıdır. Başarılı örnekler, tecrübeli mentörler, doğru ekibi kurmak için yetkin kişiler ve elbette ''kapital'' yani yatırım için gerekli sermaye. Bulunduğunuz bölgede bunlardan yoksunsanız kesin olarak başarısız olacağınızı söyleyemeyiz elbette. Başarılı bir girişimci zorlukları aşmak için ya yurt dışındaki kaynaklara erişmeye çalışır ya da girişimini bu kaynakların olduğu yere taşır. Yani bu pes edip ülkeyi terk etmek, ''satıp keyfine bakmak'' değil taşın arasından filizlenen bir çiçek gibi yaşamanın bir yolunu bulmak gibidir.
Hollanda adına Neeli Kroes'un dile getirdiği de bu. Forbes'a konuşan Kroes ''Girişimcilerimiz Amerika'ya gitmeli ve orada büyümeli. Ardından güçlenip Avrupa pazarına geri döneceklerdir. Bu global bir iş'' diyerek Avrupa'nın girişimcilik konusunda henüz istenen noktada olmadığına vurgu yapmış. Avrupa'da güçlü şirketler sayesinde aslında yatırım potansiyeli yüksek. Ancak hem kültürel farklılıklar hem de girişimcilik ekosisteminin yeterince gelişmemiş olması ABD ve İsrail'e kıyasla çok geride kalmalarına sebep oluyor. Üstelik Hollanda'nın durumu diğer ülkelere kıyasla daha da problemli. Sadece 17 milyon kişinin yaşadığı Hollanda'nın dili de dünya üzerinde pek yaygın sayılmaz. Kroes ''Kendi imkanlarımız konusunda çok açık ve gerçekli konuşuyorum. Çünkü biz küçük bir ülkeyiz'' diyor.
Aslında Hollanda da birçok global şirkete ve güçlü bir teknoloji altyapısına sahip. Ancak ülkenin maddi açıdan güçlü aileleri girişimcilikle yeni yeni tanışmaya başlıyor. Bu sebeple Hollanda'da yapılan yatırımların miktarı Türkiye'nin çok ilerisinde değil (-ki biz de yetersiz yatırımdan şikayetçiyiz). Ayrıca Neeli Kroes, Hollandalıların kendilerini başarılı göstermeye alışkın olmadıklarını bu sebeple özellikle Amerikalı girişimler gibi iddialı ve hızlı olamadıklarını söylüyor. Başarısızlık ise bir başka sorun. Avrupa'da başarısız olma korkusu kültürel anlamda çok yüksek iken olgun girişimcilik ekosistemlerinde başarısızlığın çok olağan bir durum olduğunu görüyoruz.
Hollanda'nın durumu Türkiye ile ekonomi ve kültür anlamında önemli benzerlikler taşıyor. Türkiye'de son yıllarda önemli bir gelişme kaydeden girişimcilik ekosistemi şuan belki Avrupa'nın bile ötesine geçmiş durumda. Ancak bu bizim de yurt dışına açılmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. Bu sebeple Etohum San Francisco konferansını düzenliyor, İTÜ Gate gibi organizasyonlar girişimleri yurt dışına açılmaları için destekliyor.
Neeli Kroes, Avrupa'da bu bilincin öncülerinden biri. Kendisi Avrupa Birliği Komisyonu'nda görevli olduğu günlerde Belçika'nın Uber'e yasak getirmesine de çok sert tepki göstermişti. Ayrıca kendisinin Forbes'un Dünyanın En Güçlü 100 Kadını ve Avrupa'nın En Etkili Liderleri listelerine birkaç kez girmişliği var. Bugün 73 yaşında olmasına rağmen emekli hayatının tadını çıkartmak yerine ülkesinde ve Avrupa'da zihniyet değişikliği yaratmak için çalışmaya devam ediyor.
Bugünlerde girişimcilik anlamında Avrupa'ya kıyasla geldiğimiz seviye hiç de yabana atılacak cinsten değil. Ancak ekonomik imkanlar göz önüne alındığında Avrupa'da başlayan zihniyet değişikliği onları kısa sürede çok ötelere taşıyabilir. ABD'deki zihniyet neredeyse 100 yıllık bir birikimin sonucu olsa da günümüzde bazı düşünceler çok daha hızlı değişebiliyor. Dolayısıyla rekabetin içinde kalmak bizim de hızlı ilerlemeye devam etmemiz gerekiyor.