Hayat, Kimsenin İstemediği Bir Şey Geliştirmek İçin Çok Kısa *
Bu yazı Oğuzhan Aygören tarafından yazılmıştır.
Girişimcilik ekosisteminde son dönemlerde gittikçe önem kazanan bir bakış açısından bahsetmek istiyorum. Türkçe'ye Yalın Girişim olarak tercüme edilen Lean Startup, bir girişimincinin -fikir aşamasından başlayarak- her varsayımını test edilebilir hipotezler haline getirmesi ve kaynaklarını optimum kullanması felsefesine dayanıyor. Lean kelimesi, üretim (manufacturing) alanında öteden beri optimizayon ve iyileştirme süreçlerini ifade etmek için kullanılsa da girişimcilik camiası bu kavram ile yeni tanışıyor. Eric Ries, Steve Blank gibi kişilerin öncülüğünü yaptığı akımı daha iyi kavramak için İngilizce bilenlerin bir çok kaynağa erişmesi mümkün. Ayrıca zaman zaman ülkemizde de düzenlenen atölye çalışmaları bu konuda işin mutfağına girip "lean" becerilerinizi geliştirmek için fırsatlar sunuyor.
Lean bakış açısına neden ihtiyacımız var derseniz girişimlerin %99'unun başarısız olacağını ve fikriniz ne kadar iyi olursa olsun muhtemelen sizin de bu çoğunluk içinde yer alacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Dolayısıyla, başarı ihtimalinizi artırmak ve bir girişim için duyduğunuz heyecanı korumak adına daha ilk günden yapabileceklerinize odaklanmak ve ortaya koyacağınız zaman, emek ve parayı daha akıllı şekilde harcamak için ne gerekiyorsa yapmak isteyeceğinizi düşünüyorum. Lean Startup felsefesi tam da bunu yapmaya çalışıyor. Bu felsefeye sahip girişimler mükemmel ürünü ortaya çıkarmaya yönelik geliştirme ve pazarlama yerine Yap-Ölç-Öğren döngüsü ile önce müşterilerin varlığını test ediyor, sonra müşterilerin isteklerine göre ürün veya hizmeti şekillendiriyor, ardından yeni müşterilerle hizmetini ölçeklendiriyor ve son olarak girişim modundan çıkarak gerçek bir şirket yapısına kavuşuyor.
Lean bakış açısına göre yeni bir girişimin yapması gereken ilk iş müşterinin işini görecek olan en yalın ve sade ürünü (MVP=Minimum Viable Product) kullanıma sunmak ve bunu çok kısa bir süre içinde yapmak. Bununla beraber girişimci, iş fikrindeki varsayımları test edilebilir hipotezler haline getirmeli. Bu sayede varsayımlarının doğruluğunu test edebilir, bunların sonucuna göre yapmakta olduğu iş fikrini ufak modifiyelerle sürdürebilir, iş fikrini pivot edebilir veya iş fikrinden komple vazgeçebilir. Nihayetinde, lean bakış açısı bir fikrin pazar tarafından kabulu için erken safhada size geri besleme (feedback) sunuyor. Burada önemli olan bir fikri test etmek için büyük yatırımlar yapıp ürünün ortaya çıkmasını beklemenize gerek olmadığı. Mesela yeni bir ürünü satmak üzere e-ticaret sitesi geliştirmek istiyorsanız envantere ve yazılıma yatırım yapmadan önce satacağınız ürüne talebi test edin. Bunun için ürünün model (mock-up) versiyonlarını kullabilir, servisin en az efor ve maliyetle bir benzerini yapabilirsiniz. Hatta hiç yazılım yazmadan bile geliştireceğiniz fikri test edebilirsiniz.
Bunu söylediğim zaman ilk karşılaştığım soru "Bunu nasıl yapacağım" oluyor :) İlk bakışta zor görünse de aslında yaratıcı düşünerek bir yöntem bulmak her zaman mümkün. Mesela yapay zeka (artificial intelligence) gerektiren bir yazılım geliştirip bir servis sunma fikriniz var. Hemen yazılımı geliştirmeye başlamayın. İlk önce hizmeti kendi elinizle veya hazır ürünlerle sunun. Kullanıcı hizmet için sitenize geldiğinde yapay bir yapay zeka (artificial artificial intelligence) oluşturun :) Bu konuda Mechanical Turk'u örnek alabilirsiniz. Bu aşamaya geldiğinizde göreceksiniz ki asıl soru ürünü nasıl geliştireceğiniz değil. Asıl soru sunmak istediğiniz servisle ilgili bir ihtiyaç var mı, insanlar bununla ilgileniyorlar mı, sunmak istediğiniz ürün pazarın ihtiyacı ile uyumlu mu ve nihayetinde bu müşterilere nasıl ulaşacak ve sitenize nasıl çekeceksiniz?
Bu aşamaların adı sırasıyla müşterilerin keşfi (customer discovery), pazar ihtiyacı ile sunulan ürünün uyuşması (customer validation ya da product-market fit), müşterilerin oluşturulması (customer creation) ve girişimin kalıcı bir yapıya dönüşmesi.
Bizi bir iş fikrini hayata geçirmeye iten şey aslında tamamen tahminlerimizden ve varsayımlarımızdan ibaret. Lean Startup bu varsayımları test edilebilir hipotezlere çevirmeyi ve MVP'ler yolu ile sürekli deney yapmayı öneriyor. Bu sayede neyin işe yarayıp neyin yaramayacağını en optimum şekilde öğrenmeniz ve geliştirmeniz mümkün olabilir.
Ben de geçtiğimiz bahar döneminde Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünde Lean Startup konulu bir ders tasarlama ve sınıf ortamında bu konuyu işleme fırsatına sahip oldum. Ders boyunca Dropbox, Foursquare, Rent the Runway, ve Türkiye'den Butigo gibi şirketlerin iş modellerini inceledik. Ayrıca dersimize destek veren mentorlar sayesinde ve yaptığımız workshop ile öğrenciler kendi takımlarını kurup MVP geliştirme deneyimine sahip oldular. Lean Startup hakkında daha fazla bilgi almak isteyenlere ders için geliştirdiğim web sayfasındaki (www.leanmarketingresearch.com) kaynakları incelemelerini öneririm.
Ayrıca buradan önümüzdeki güz dönemi Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon Merkezi tarafından açılacak olan İnovasyon ve Girişimcilik uzaktan eğitim sertifika programından sizleri haberdar etmek isterim. Bu programda Yenilikçi Yaklaşımlarla Pazarlama dersinde yukarıda bahsetmeye çalıştığım Lean Startup bakış açısını anlatıyor olacağım. Ilgilenenler programın web sayfasını inceleyebilir ve tamamı online ve Türkçe olan programa inovegitim.boun.edu.tr adresinden kayıt olabilir.
Hepinize bol hipotezli ve bol müşterili başarılı girişimler dilerim :)
* Ash Maurya