Girişimcilik serüvenimden neler öğrendim?
Bu makale Oğuzhan Aygören tarafından kaleme alınmıştır.
Üniversitede okuduğum yıllarda hayalini kurduğum en büyük şey, işleri farklı bir şekilde yaparak ya da yeni işler geliştirerek bir şeyler üretmekti. Bu amacımı gerçekleştirmek için çeşitli tecrübeler edindim ve halen yolun başında sayılırım. Ancak yine de girişimciliğimi bir düşünce olmaktan çıkarıp bu yolda adımlar atmış bir kişi olarak bu süreçte öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum. Ayrıca bir çok girişimciyi dinlediğimde düşüncelerinin çok naif olduğunu görüyorum. Kimbilir belki de girişimcilerin düşüncelerini şekillendirmede faydalı bir şey söyleyebilirim.
1. Zorluk: Öncelikle girişimcilik zor bir seçim. Bir çok fedakarlığı içinde barındırıyor. Okul veya iş hayatında sunulan hedefler vardır ve yapmanız gerekenler bellidir. Girişimcilik ise bilinmezlerle dolu bir dünya. Bu dünyada kurumsal hayatın aksine başarı kriterlerini belirleyen de bunları uygulayan da karar verici olan da girişimcinin kendisi olmak zorunda. Dolayısıyla motivasyonu üst seviyede tutmak ve kendi kendinin patronu olmak oldukça güçlü bir irade ve etkili bir zaman yönetimi gerektiriyor. Sadece bunlar da değil. Girişimciliğin her aşaması zorluklarla dolu. Girişimci bunların hiçbirinden yılmadan en yaratıcı çözümleri bulan ve uygulayan kişi olmalı. Girişimcilik serüveni boyunca sürekli zorluklarla karşılaşmak işin doğası gereği. Ancak girişimci bahanelere değil çözümlere odaklanan kişi olmalı. Mesela henüz şirketimiz yokken kendimize kartvizit bastırdık, aktivitelere katıldık, yeni ve farklı insanlarla tanıştık, güzel dostluklar kurduk. Bunun faydasını da çok gördük. Ayrıca hayatımda uygulamak için çaba sarfettiğim çok sevdiğim bir sözü paylaşmak istiyorum: "If there is a will, there is a way" yani "Niyet varsa, bir yol da vardır" :)
2. Keyif: Tüm zorluklarına rağmen bir girişim sahibi olmak oldukça da keyifli :) Başka hiç bir işte bir ürünün ya da işletmenin tüm süreçlerine hakim olmak, tüm aşamalarından sorumlu olmak mümkün değil. Bir girişimde bir çok farklı şapkayı takmak zorundasınız. İnsanın kendisini motive etmesinin sırrı da burada aslında. Farklı işlerle uğraşmak girişimci için oldukça keyifli.
3. Gerçekçilik: Bir çok insan girişimciliği hayalcilikle karıştırıyor. Hatta fikre ya da ürüne aşık olan bir çok kişi hayal dünyasında yaşamaya devam ediyor. Fikri benimsemek önemli ama her zaman gerçekleri de görmek lazım diye düşünüyorum. Bunun için müşterileri dinlemek, hedef kitleyi tesbit etmek ve ürünü veya servisi buna göre konumlandırmak gerekli. Tüketicilerin taleplerinden bağımsız olarak gerçekçilikten uzak yapılan yeni ürün geliştirmelerinde yapılan hataya pazarlamada "Marketing Myopia" yani "Pazarlama Körlüğü" adı veriliyor. Geliştirilen ürün oldukça yenilikçi, teknolojik, kolaylaştırıcı ve uygun fiyatlı olabilir. Ama kimse talep etmiyorsa bu ürünü geliştirmenin ve satmaya çalışmanın faydası olmayacaktır. Bunun için özellikle internet tabanlı girişimlerin ürün geliştirme aşamasına geçmeden önce mutlaka ama mutlaka fikri somut verilerle test etmesi gerektiğini düşünüyorum. Mesela yeni bir eticaret platformu geliştirmek istiyorsunuz ya da üyelik tabanlı bir bulut sunucu hizmeti vereceksiniz; ürün geliştirmeye başlamadan fikri test edin. Hem de defalarca. Bunun için Google Adwords'de biraz bütçe harcayabilirsiniz. Ne de olsa ürünü geliştirdikten sonra yapacağınız ilk iş doğru anahtar kelimeleri tespit etmek, arama motoru optimizasyonunu yapmak ve ziyaretçilerden feedback almak olacak. Neden bunu ilk günden yapmayasanız ki? Bu arada bu konu ile ilgili olarak özellikle internet girişimciliği konusunda Eric Ries'in popüler kitabı The Lean Startup ve Tim Ferriss'in 4 Hour Workweek isimli kitaplarını henüz okumadıysanız okumanızı öneriyorum.
4. Girişkenlik: Girişimci aynı zamanda girişken olmalı. Bir çok zaman randevu almak ve gerekli kişilere ulaşmak zor olacaktır. Bunun için biraz açık gözlü olup risk almak ve talepkar olmak gerekiyor. Hem siz talep etmezseniz kim size istediğinizi verebilir ki :) Yine bu konuda sevdiğim bir söz var: "Don't ask for permission, ask for forgiveness - İzin istemeyin, bağışlanma isteyin" :) Cepkod'un ilk demo videolarını hazırlarken bazı perakende mağazalarında çekimler yapmak istedik ancak mağaza içinde çekimlere izin vermediler. Biz de aynı mağazanın başka şubelerine giderek bu sefer kimseye sormadan çekimleri tamamladık :) Eğer birilerinden izin almayı bekleseydik daha farklı bir çözüm bulmamız gerekecekti.
5. Ortaklık: Her ne kadar birbirini tamamlayan ve hayat boyu güvene dayalı sürecek bir ortaklık ilişkisinin önünde idealde hiç bir şeyin duramayacağını düşünsem de gerçek hayatta ortaklık konusunda en yakın arkadaşınız dahi olsa sıkıntı yaşamak oldukça olası. Bu sebeple işi tek başına sahiplenen ancak işin paydaşları olacak kişileri ortak eden bir anlayışın pratikte daha doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Böylece karar alma süreçlerinden yalnızca işin sahibi olan kişi sorumlu olacak ve işi yapacak diğer kişileri bu kişi işe alacak ve ortak yapacaktır. Bu türden bir ortaklıkta her paydaşın ortaklık sebebi ve yetkisi belli olmalıdır. Bu şekilde bir ortaklık işin sahibi kişi için özellikle başlangıç aşamasında çok daha zor olsa da uzun vadede işlerin yürüme olasılığı herkesin her işi yaptığı eşit söz sahibi ortaklığa göre daha fazla olacaktır. Çünkü bu türden bir ortaklık iyi niyet üzerine değil prensipler ve yetki paylaşımları üzerine kurulmuştur. İşin sahibi girişimci, vizyon sahibi ve nereye ulaşmak istediğini bilen kişidir. Ortak yaptığı kişiler de kendisini bu vizyona ulaştıracak işin tamamlayıcısı yetkin kimselerdir. Bunun için önerim ortaklık yapısı ve sizin için doğru kişileri tesbit etmek için başlangıçta ciddi zaman ayırın. Ulaşabildiğiniz kişilerle değil işiniz için gerekli, olmazsa olmaz kişilerle çalışın. Özellikle bu konuda kendinizi zorlayın ve rahatlık bölgenizin dışına çıkın.
6. İstek: Girişimci ulaşmak istediği hedefler için istekli olmalıdır. Bu madde çok bariz görünse de eklemek istedim. Çünkü bir çok kere girişimcilerin sadece girişimci olup "cool" görünmek adına da girişimci olduklarını gözlemliyorum. Bir de genelde şu var. Kaybedecek bir şeyi olmayan kişilerin girişimcilikte büyük başarılar elde ettiklerini görüyoruz. Bu kişiler diğer kimselere göre daha istekli olup daha fazla risk alabiliyorlar. Ancak açıkçası yüksek riskli ve belirsizliklere dayalı bir fikre ihtiyaçtan dolayı girişmektense uzman olduğu alanda fırsatları görüp riskleri ve belirsizlikleri azaltan kişilerin girişimcilikte istekli olmasını daha önemli buluyorum.
7. Sabır: Bu da çok tekrarlanan bir tavsiye. Bir kez de ben tekrarlamak istiyorum ama bir kaç ekleme yaparak. Öncelikle sabretmek ne olursa olsun iş fikrinizde ısrar etmek anlamına gelmiyor. Sabretmenin anlamı iş fikrinde değil sahip olduklarınız ve o ana kadar edindiğiniz deneyimlerle kendinizi ve fikrinizi dönüştürmeniz ve girişimcilikte ısrarlı olmanız anlamına geliyor. Dolayısıyla özellikle Silikon Vadisi'nde girişimcilerden sıklıkla duyduğum "Pivoting"i uygulamak oldukça önemli. Aynı zamanda Y Combinator kurucularından olan Paul Graham'ın "Growth" ile ilgili bir yazısında belirttiği gibi bir girişimi küçük bir kobiden ayıran şey girişimin büyüme hızı olmalı. Dolayısıyla olaya şu şekilde bakmak lazım. Growth yani girişimin büyüme hızı girişimin gidişatı ile ilgili bize önemli bir ölçü sunarken Pivoting ise girişimin büyüme hızını artırmak için iş fikrinde yapabileceğimiz değişiklikleri ifade ediyor.
8. Hız: Hazır Growth'tan bahsetmişken bir girişim çok hızlı şekilde (bir kaç gün ya da bir kaç hafta içinde) test edilebilecek bir ürünü çıkarmalı ve çok erken bir sürede fikri test edebilmeli, değiştirebilmeli ya da öldürüp yeni bir fikre geçiş yapmalı. Paul Graham'a göre Y Combinator bir girişimi haftalık büyüme hızına göre değerlendiriyor. Buna göre bir girişimin başarılı olması için erken aşamalardan başlayarak haftalık ortalama %5 büyüme hızı ile ilerlemesi gerekiyor ki bir iki sene içinde ölçeklenebilir bir iş haline gelebilsin. Ayrıca bakınız madde 3: Gerçekçilik :)
9. Sorumluluk: Girişimci tüm yetkileri ve işleri paylaştırmış olsa da sorumluluğu her zaman kendi üzerine alan kişi olmalı. Çünkü en nihayetinde işi başlatan kişi girişimci. Buna itirazı olan kişiler için girişimciliğin zor olduğunu başta söylemiştim :) Cicekkurye'yi 14 Subat 2008 tarihinde açmıştık. Bir kaç gün öncesinden bir kaç site ile partnerlik anlaşmaları ve ayrıca email kampanyaları ile ön satışlar yaptık. Henüz site online hala geçmediği halde ciddi miktarda sipariş rakamına ulaşmıştık. Anlaşmalı olduğumuz çiçekçinin kendisinin de bir çok siparişi vardı. Teslimat konusunda sıkıntı yaşayabileceğimizi öngörüp önlem almak istesek de anlaşmalı firmamız hiç merak etmememizi ve tüm siparişleri zamanında yerine ulaştıracaklarını iletti. Biz de iç rahatlığı ile sistemden siparişleri izlemeye başladık. Vakit öğleden sonraya geldiğinde siparişlerin yarısı bile teslim edilmemişti ve çiçekçinin söz verdiği teslimatları yapması mümkün görünmüyordu. Önümüzde iki seçenek vardı. Ya siteyi açılmadan kapatacak ve para iadesi yapacaktık ya da bize güvenen müşterilerimize karşı ne pahasına olursa olsun sorumluluğumuzu yerine getirecektik. Biz ikincisini seçtik ve akıl almaz bir şekilde kendi arabalarımızla çiçekleri dağıtmaya başladık. Günün sonunda ulaşabildiğimiz tüm adreslere çiçekleri iletmiştik. Yalnız sevgililer günü olmasının hassasiyetiyle olumlu geri dönüşler dışında bir çok kişiden hem teslimat saati hem de çiçeklerin kalitesi ile ilgili olumsuz geri dönüşler aldık. Tüm zararı göze alarak tüm müşterilerimizi tek tek aradık ve teslimatlardan memnun olup olmadıklarını sorduk. Memnun olmayan tüm herkese 24 saat içinde yeni bir çiçek gönderdik. Her ne kadar bir süre sonra cicekkurye'nin faaliyetine çeşitli başka sebeplerle son vermiş olsak da o gün yaşadığımız olay sorumluluk anlamında bizim için çok büyük bir tecrübe oldu. Daha en baştan sorumluluğu kendi üzerimize alıp öngördüğümüz riskler üzerine çalışmamız gerekiyordu.
10. Temel bilgisayar bilgisi: Bazı girişimlerde üç tane satışçının bir araya gelip yeni bir yazılım üzerinde çalıştığını görüyorum. Biz de Cepkod'u geliştirirken işe aldığımız kişilerin yaptığı işe bağımlıydık. Bunu bir girişimin başlangıç aşaması olan "bootstrapping" aşamasında doğru bulmuyorum. Girişimci Wordpress, Google Analytics, Adwords, Facebook Ads, hosting gibi konular hakkında en azından prototip geliştirmeyi ve pazara hazırlık (market-readiness) testini yapmasına yetecek düzeyde bilgi sahibi olmalı diye düşünüyorum.
11. Uygulama herşey, fikir hiçbirşey: İşin sahibi fikir sahibi olan değil işi hayata geçiren kimse odur. Burada size güvenip fikrini anlatan arkadaşınızın fikrini çalmanızdan bahsetmiyorum ancak fikrin tek başına önemsiz olduğunu vurgulamak istiyorum. Hatta sadece hayata geçiren değil müşterilerin taleplerini dinleyip en uyumlu şekilde uygulayan kimse işin sahibi odur. Bazen bazı kimselerin düşüncelerini paylaşmaktan çekindiğini de görüyorum. Bunun da yersiz bir endişe olduğunu hemen paylaşayım. Zaten sizin fikrinizi alan kişi bu fikri sizden daha iyi hayata geçirebilecekse bırakın o yapsın. Siz de kendinize uygun düşüncelerinizi aksiyona geçirin. Gerçek niyet aslında çözümsüzlük anında verdiğiniz kararlarla belli olur. Ya da başka bir değişle almak istediğiniz bir şey için neyi verdiğiniz ve nelerden fedakarlık ettiğiniz önemlidir. Hayatta bir cok zaman istediğiniz iki tane şey arasında karar vermek durumunda kalabilirsiniz. Ve bu ikisi birbirine zıt şeyler yapmanızı gerektirebilir. Bu durumda yaptığınız seçimler önemlidir. Sizin için doğru olduğunu hissettiğiniz şeyi yapın ve bundan pişman olmayın. Araştırın, öğrenin ve işi doğru şekilde yapın.
12. Yatırım amaç değil işin parçası olmalı: Bir çok insanın çok zengin olma hayalleri ile girişimci olduğu bir gerçek. Ancak yatırım almak ve zengin olmanın karıştırıldığını düşünüyorum. Girişimci fikri test etmeli, doğru modele karar vermeli, ekibini kurmalı ve bunlarla beraber büyüme planını yapmalı. Buna göre girişimci planlarını yatırım üzerine değil büyüme üzerine kurgulamalı ve bana kalırsa bir işe girişmeden önce risklerini kontrol altına alarak ilerlemeli. Burada önemli olan nokta girişimcinin kendisine milestone hedefler koyması ve buna göre kendisini değerlendirmesi olacaktır.
Belki de en önemli madde en sona kaldı :) Ayrıca girişimci bu serüven içinde geçimini bir şekilde sürdürmenin bir yolunu bulmalıdır. Bir çok girişimci için sınırları zorlayan en önemli noktanın burası olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden girişimcilik risk almak demek olsa da ne kadar akıllı risk alırsanız o kadar iyi :)
Yazmaya devam ettikçe aslında paylaşacak çok daha fazla şeyin olduğunu da görüyorum. Şimdilik bu kadar diyerek diğer noktaları bir başka yazıya bırakıyorum :)