Girişimcilik Düşü - Stefano D’Anna
Bu makale genç vizyonerlere, özellikle dostum Burak Büyükdemir’e ve girişimcilik düşünü içinde besleyen Etohum’un bünyesinde ve dışında olan bütün gençlere ithaf edilmiştir. Stefano D’Anna
“Düşleme Sanatı, geleceği hatırlayabilme yetisidir”
Bir sosyolog ve yazar olarak, bir Lider’i özel ve eşsiz bir birey yapan psikolojik niteliklerinin ve kişisel özelliklerinin ortak paydasını bulabilmek adına araştırmalar yapmaktayım. Gücü, karizması, kuvvetli önsezisi ve sarsılmaz özgüveni nereden geliyor? Kültürden mi, aileden mi, eğitimden mi, yaşam tecrübesi mi, hayatta kalma bilgeliğinden mi yoksa başka bir yerden mi?
Bir bilim adamının bilimsel bir keşif uğruna mücadele etmesinin ve yorulmadan çalışmasının ardındaki motivasyon faktörünü, fikirleri uğruna hayatını riske atabilecek kadar fikirleri için savaşabilen ve onlara inanan siyasi bir liderin arkasındaki eşsiz ve mükemmel gücü, riskli bir girişim uğruna maddi kaynaklarını ve güvenilirliğini hiçe sayan bir işadamının içgüdülerinin ve iç görüsünün doğasını keşfettim ve üzerinde çalıştım.
Dünyanın her yerinde iş dünyasında olduğu gibi politikada da ileriyi görebilenler ve pragmatik düşleyenlerle tanışarak, onların hayatlarının, sözlerinin ve başarılarının üzerinde çalışarak, bu kişilerin hepsinin daha yüksek derecedeki 2 duyunun ortak gelişiminde birleştiklerini fark ettim : altıncı his olan; sezgi ve yedinci his olan; düşlemek.
Ne kadar imkansız olursa olsun onlar ‘geleceği hatırlamak’ gibi gizemli bir yetiye sahip gibi görünüyorlar. Şunu demek istiyorum ki, ne kadar anlaşılması güç görünürse görünsün, onlar sanki ‘yaşam hikayelerinin’ mutlu sonunu önceden biliyorlar. İşte, bu sebeple Düşleme Sanatı’nın aslında, geleceği ‘hatırlama’ yeteneği olduğu kararına vardım.
Son yıllarda araştırmamın odağını özel bir düşe yönelttim: Girişimcilik Düşü. Bulgularıma göre, gerçek bir girişimci isyankar bir ruhtur, statüko nun doğuştan düşmanıdır, kişisel hedeflerine ve sosyal amellerine erişebilmesinde daha karlı olması adına yeni dengeler yaratma amacıyla hali hazırda var olan projeleri altüst etmek için kaynaklarını ve itibarını hiçe sayabilme yetisine sahiptir.
Özellikle girişimcilik düşünün esas ruhu beni büyüledi; iş dünyasının yedi denizini boylu boyunca geçecek olan bir geminin kaptanı olma arzusu, bunun parçası olacak kişilerin sorumluluğunu üstlenmek, dünyayı fethetmek, coğrafya ve kültürler ötesi genişlemek ve kendin için ve başkaları için zenginlik yaratmanın gururunu hissetmek.
Şunu keşfettim ki; karlılık arayışı - para kazanma arzusu, bir işi geliştirmek veya yeni iş girişimleri yaratmak için ana motive edici faktör değildir. Gerçek bir girişimci kendisini evrimsel bir projenin hizmetinde biri gibi görür. Çalışanlarının sorumluluğunu almak, onlara hizmet etmek ve onları sevmek esas görevidir. Onların gelişimini kendisinin en somut başarısı olarak görür.
Bu düşünce çerçevesinde, gerçek bir girişimcinin yaşamının tamamen kurumuna adanmış ve kurumuna karşı aidiyet içinde olması gerekmektedir. Eski zamanlardan kalma gemilerin kaptanları gibi ne olursa olsun gemiyi limana ulaştırmalıdır. Bu onur meselesi olan yüce göreve değişmez bir kanunla bağlıdır : Eğer gemi batarsa, kaptan da onunla beraber batmalıdır.
Birçoğunuz, özellikle yeni şirket sahipleri, tutkulu girişimciler, zihinlerinin bir köşesinde girişimcilik düşlerinin gerçeğe dönüşmesinde esas limitin her zaman aynı olduğu inancını tutarlar ki bu; işe başlamak için gerekli finansal kaynakları bulunmasıdır. En güzel vizyona veya devrimsel bir iş fikrine sahip olan biri, her ne hikmetse projesine yatırım yapmaya istekli ve girişiminin oluşumunu destekleyecek yatırımcıları bulma noktasında darboğaza girer.
İşin aslı, eğer en küçük yeni piyasaya girmiş şirketten insanlığın en büyük projelerine kadar herhangi bir girişimin gelişimine bakarsak, onların tökezlemesine ve düşmesine sebep olan temel engelin finansal veya maddi kaynakların kıtlığı değil, etik değerler ve bütünlük doğrultusunda hareket eden, asil bir amacın hizmetinde olduğunu hisseden, kendini bir misyona onurla bağlanmış olarak gören, iş dünyasına yetkinlik ve dürüstlükle yaklaşan liderlerin, gerçek liderlerin kıtlığı olduğunu fark edebiliriz.
Benim gözlemlerime göre vizyon her zaman önce gelir, finansal kaynaklar ise onu takip eder. Düş ve Para arasındaki binlerce yıllık yarışta da para her zaman sonradan gelmiştir. Bu nedenle kaynakların nasıl geleceği konusunda endişe etmemelisiniz. Gerçek bir Düş, gerçeğe dönüşmek için kendi içinde yeterliliğini de inşa eder. Aslında, o çoktan gerçekleşmiştir bile, sadece bir şeyler yapmak ve onu görünür kılmak adına biraz zamana ihtiyacımız vardır.
Bankaların program yazılımında dünya lideri olan Temenos’un kurucusu, George Koukis’in kelimeleri ile: İlk girişimimi küçük bir başlangıçtan dünya lideri çok uluslu, kendi alanında bir numara bir şirkete dönüştürmek adına yönetmek ve ona yeni bir hayat verdiğim zamanda üç şeye sahiptim: Şirketime vereceğim isim, düşüm, bir de boş cebim. (Dünya İçin Bir Düş, Stefano D’Anna – Türkçe Baskı, Sinedie 2013)
George Koukis’in ifadesi çelişkili göründüğü kadar, iş dünyasının mithiş bir kanunun formülü olarak da kabul edilebilir: düşünüzü severseniz, ihtiyacınız olan tüm parayı kendinize çekersiniz. O size çabasızca ve yanılma payı olmaksızın tam zamanında ulaşır.
Son olarak, genellikle şirketlerin ve özellikle start-up girişimlerinin kısa ömürlerine dair kritik bir meseleye dikkat çekmek istiyorum. Bir girişimin başarısızlığının, liderinin bütünlüğündeki bir çatlaktan kaynaklandığına dair güçlü bir inancım var. Bir girişimcinin başarısız olmasının tek yolu, teslim olması ve düşünden vazgeçmesidir ki bunu asla yapmamalısınız.
Herkes lider olamaz ve bunda hiçbir sakınca yoktur. Fakat lider olmaya bir kez karar verdiğinizde, düşünüzü sevin ve yüce amacınızın yolundan size hiçbir korkunun veya şüphenin saptırmasına izin vermeyeceğinize dair kendinize söz verin.
Düşünüzü sevin , ona bütün gücünüzle inanın , gerçeğe dönüşecektir
Prof. Stefano D’Anna, 2 Aralık 2010 tarihinde Londra’daki Rektörlük görevinden ayrılarak, New York’taki ESE Vakfı’nın başkan yardımcılığından istifa etmiş ve yeni düşünü gerçekleştirmek üzere diğer tüm görevlerini bırakmıştır. Yeni düşü, duvarları ve müfredatı olmayan bir Okul, Dünya için yeni bir Lider nesli yaratmak üzere en gelişmiş Liderlik Program’ını yaratmaktır. Programın amacı, özel olarak seçilmiş öğrencilere yücelik hissini, özgürlük için sınırsız sevgiyi, etik değerleri ve bölünmez bütünlüğü öğretmektir.
Eğer bir dünya lideri olmaya dair bir düşünüz varsa, bütün ulusların ekonomik kalkınmasının ve insani gelişiminin baş kahramanlarından birisi olmak istiyorsanız, Hangi kıtadan geldiğinizin, geçmişinizin, önceki çalışmalarınızın, kültürünüzün, dininizin veya gelenekleriniz önemli değil. FLW Programı’nın bir parçası olmak için başvurun ve elemelere katılın.