Girişimciliğin Kutsal Kâsesi
Bu makale Ahmet Usta tarafından kaleme alınmıştır.
Son 15 yılda şahit olduğumuz gerçek, son yüz yıl boyunca bizlere anlatıldığı şekliyle kusursuz bir şirket yönetiminin eksiksiz eğitim almış profesyoneller tarafından sağlanabileceği anlayışına ters düşecek şekilde, genç ve tecrübesiz insanların dünyayı değiştirebilecek işleri başarmasıdır. Modern iş yönetim araçları ve yöntemleri her ne kadar hâlâ dünyanın en önemli okullarının en pahalı bölümlerinde vazgeçilmez birer ders içeriği de olsa yaklaşık yüz yıllık geçmişe sahip modern işletme yönetimi anlayışı modern dünyanın değişimine ayak uydurmakta zorlandığını görüyoruz. Pek çok girişim konferansında, Harvard gibi öncü üniversitelerin yayınlarında; değişimin hızına ayak uydurmaktan, kaosu yönetmekten ve öngörülemeyen krizleri çözmekten bahseden pek çok makale ve konuşma ile karşılaşabilirsiniz. Bu makaleler ve konuşmalar büyük ihtimalle içerdikleri gerçek hayat örnekleri, yansıttıkları pek çok tecrübenin bileşkesi ve ilham verici, coşkulu konuşmacıların enerjisi ile bizleri heyecanlandırabilir. Gerçekten gün bittiğinde damarlarımızda dolaşan sarhoş edici düşünsel aydınlanış iksiri etkisini 24 ila 72 saat içinde kaybetmeye mahkûmdur. Kendisini girişimci olarak gören kişileri koşulsuz başarıya taşıyacak kutsal şarabın formülü yine gizli kalmıştır.
Dünyadaki ilk insan olan Âdem Peygamberden, Matrix filmindeki parlak genç Neo’ya kadar tüm girişimcilerin ortak bir yönü vardır. Atacakları bir sonraki adımın ne olduğunu kestirmenin güç olduğu bir dünyada, pek çok engel ve zorluğu aşarak ulaşılacak bir hedef vardır ve girişimcinin başarısız olması kendi yok oluşunu da beraberinde getirecektir. Joseph Campell “Bin Yüzlü Kahraman” isimli kitabında tüm bu girişimcileri birer kahraman olarak ele alır ve hepsinin ortak yönünün kendilerine seslenen bir göreve kulak vermesi olarak özetler. Campell sade bir yaklaşımla; binlerce farklı kahramanlık hikâyesi olmadığını, hepsinin aynı hikâyeye sahip tek bir kahraman olduğunu söyler ve bu kahramanın binlerce yüzü olduğunu vurgular.
Eğer tarihin kayda geçirdiği tüm gerçek ve kurgusal kahramanları ki biz bunlara girişimci diyeceğiz, tekilleştirebiliyor isek hepsinin içtiği ortak ve tek bir kutsal şarap olduğunu ispatlayabilir miyiz? Pek kolay olmasa gerek. Gerçekten bu güne kadar bunu başarabilen birileri çıkmış olsaydı bu formül her yeni girişimde kullanılır ve tüm dünyada başarısız girişim diye bir şey kalmazdı. Kesin bir başarı formülünü bulamıyor olabiliriz. Ancak bu formülün içinde durduğu kâsenin sınırlarını belirleyebilirsek doğru hareket alanını kendimiz için oluşturabiliriz.
Pazarda limonata satan çocuktan, milyarlarca insana servis sağlayan bir internet sitesine kadar tüm girişimlerin ortak yönü; ortada bir ürün ve müşteri ilişkisi olmasıdır. Genellikle yeni bir girişim fikri bir ihtiyaçtan ortaya çıkar. Girişimci kendisinin veya başkalarının ihtiyaç duyduğu bir şeyi kafasındaki düşünceden gerçeğe dönüştürmek üzere yola çıkar. Bu yüzden karşımıza çıkan ilk gerçek bir girişimciyi bir tüccardan ayıran en önemli nokta olur. Girişimci bir problemi çözmeyi veya bir ihtiyaca cevap vermeyi hedeflemektedir ve kimi zaman ihtiyacın kendisi henüz ortaya çıkmadan bu ihtiyacı doğuracak bir ürün dahi geliştirilebilir. Oysa tüccarların önceliği bir problemi çözmek değil para kazanmaktır. Zaman zaman bir tüccar iyi bir girişimci, bir girişimci de zamanla iyi bir tüccara dönüşebilir. Modern kapitalist sistemin arzu ettiği her iki niteliği de bir araya getirip sinerji yaratabilecek şirket modellerini oluşturmaktır. Konudan biraz uzaklaştık sanki hemen geri dönelim.
Baklayı fazla dolandırmaya gerek yok; girişimcinin kutsal kâsesi saklanmış bir gerçek veya bir sır değildir. Müşterinin ta kendisidir. Girişimciyi başarıya götüren yaptığı iş değildir. Başarıyı beraberinde getiren müşterinin kendisidir. Bir anonim Türk deyişinde olduğu gibi: Müşteri Velinimetimizdir.
Son Not: Bu yazı kapsamında müşteri çerçevesinde iş geliştirmenin ve bir girişimde bulunmanın yöntemleri üzerine kafa yormuş bazı yazarların çok güzel kitaplarını sizlere önerebilirim. Steve Balank’in The Startup Owner's Manual, girişimci olduğunu veya olmak istediğini düşünen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Benzer şekilde Steve Blank ile ortak yönleri olan ama daha çok yenilikçiliğin sürdürülebilirliği üzerine kafa yormuş Eric Ries’in The Lean Startup isimli kitabını ve tamamlayıcı olarak Alexander Osterwalder’ın Business Model Generation isimli kitabı mutlaka kütüphanenizde yer almalı.