Girişimcilere keşfetmek için ipuçları
Girişimcilere her zaman keşfetmek için bakmalarını sağlayacak ipuçları
Bu makale Useful ve Promoqube kurucu ortağı Özgür Alaz tarafından kaleme alınmıştır. Atlas dergisinin o ünlü sloganını ilk ne zaman duydum hatırlamıyorum. Ama, ilk duyduğum andan beri, bunun hayatımın en önemli yol göstericisi olacağını hissettim. Çocukluğumdan beri, kendimi motive etmek istediğim zaman, bir işte farkımı ortaya koyabilmek için motive etmek için hep bu sözü hatırlarım. Bana ilham verir ve bu söz, girişimciliğin temelinde olan; her zaman daha iyi bir yolun zaten var olduğunu bana hatırlatıyor.
Zihnimi bu tutumda tutmak için çok çalışıyorum. Düşünüyorum, araştırıyorum. Bu zihinsel durum, beni en psikolojik olarak da en üst düzeyde tutuyor. Sonradan sadece benim için değil, herkes için böyle olduğunu öğreniyorum. Hatta, bunun psikolojide bir de adı var. Mihaly Csikszentmihalyi bunu “zihnin akış hali” olarak tanımlıyor. Bu konuyla ilgiliyseniz wikipedia makalesini ve konuyla ilgili kitaplardan daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Bugün konumuz girişimcilik. Ve deneyimlerimden, girişimcilerin, zihinlerini sürekli keşfeden pozisyonda tutabilmeleri ve günlük olarak fırsatları daha kolay görebilmeleri için ipuçlarımı paylaşmak istiyorum. Baştan belirteyim, bu yazıdan baştan sona bir inovasyon metodolojisi beklemeyin. Sadece, girişimci olarak fırsatları daha kolay görebilmeniz için ipuçlarımı paylaşacağım.
* Fırsatları bulmak için zihninizde sorularınız olmalı. Sorular, keşifler için yol göstericisi. Cevaplarınız hemen olmak zorunda değil. Ama sorularınız oldukça, nefes aldığınız her an o sorular için çözüm bulma şansınız artar. Ben, bir işle ilgili inovasyon aradığım zaman ilk önce “100 soru egzersizi yapıyorum” “Hangi soruları yanıtlamak işimi farklılaştırır? Hangi alanlarda sorunlar var?” İşinizle ilgili yüzlerce binlerce soru düşünün. Sonra, “Bu soru önemli mi?” diye değerlendirin. Bu soruya iyi bir cevabınızın olması size fark katacak mı? Cevabı o an bilmeniz gerekmez. Ama sorular zihninizin gerisinde olduğu zaman cevaplar da geleceğini düşünün.
* Akışı bilmek, işi bilmek demektir. Akışın “servis deneyim haritası” “dijital strateji haritası” “yalın akış” gibi literatürde farklı tanımları bulunuyor. Ama en basit anlatımıyla, değer üretim sürecinin en başından en sonuna kadar görmeniz demektir. Internet girişimcileri için en önemli akış müşteri akışıdır. Kendinizi önce küçültüp küçültüp müşterinin zihnine bir ihtiyaç olarak ışınlandığınızı hayal edin. Sonra ne olacak, müşteri ihtiyacını fark ettikten sonra ne oluyor?, Nasıl satın alma kararı veriyor?, Sizi nerede fark ediyor? Diyelim ki internet sitenize geldi, nasıl ikna oluyor?, Nasıl tekrar geliyor? Nasıl size parayı ödüyor?. Unutmayın sizin yolculuğunuz müşterinin zihnindeki ihtiyaçtan başlıyor, müşterinin size tekrar tekrar para kazandırması ile sonlanıyor. Sizin değer haritanız budur. Buradaki adımları, israfı, beklemeleri ve sıkıntıları görmeniz gerekiyor. Fikriniz, akışı iyileştirmiyorsa aslında değer yaratmıyor. Akışı bilmeden de fikrinizin gerçekten değer yaratıp yaratmadığını bilemezsiniz. Tavsiyem, akış fikrini daha fazla özümsemek için, James Womack’ın Yalın Düşünce kitabını okumanız.
* Üniversiteden mezun olurken, o an pek kıymetini bilmediğim, ancak şimdi geriye bakınca, ne iyi yapmışım dediğim bir alışkanlığım var. O zamanlar, her sabah bilgisayarımı açtığım zaman bir powerpoint dosyası açar, başına o günün tarihini ekler ve 25 tane boş slayt yaratırdım. Her gün en az 25 yeni şey öğrenebilmeyi amaçlayarak güne başlardım. Örneğin, bir internet sitesinde çok güzel bir üyelik formu gördüm; hemen ekran görüntüsünü alır, onu neden sevdiğimi kaydeder ve nerede kullanabileceğim ile ilgili beyin fırtınası yapardım. Hemen her gün bunu yapardım ve hemen her gün o sunumu fikirlerle doldururdum. İki yıl kesintisiz bunu yaptım ve binlerce fikir kaydettim. Şimdi sunumlara geri dönüp baktığımda bile o an ne hissettiğimi tamamen hatırlıyorum. Zihninizde sorularınız da artık varsa kendinize buna benzer bir not alma disiplini geliştirirseniz girişiminizde hergün çok daha fazla fırsat yarattığınızı göreceksiniz.
* Not alın. Bunu hayatta en iyi yapan iki kişi tanıdım. Natali Yeşilbahar ve Ugur Özmen. Kendilerinin bu konudaki sohbetini okumak vereceğim tavsiyelerden daha doğru olacaktır. Ben not almak için GoogleDocs kullanıyorum, sık sık kaybetsem de kırmızı kaplı bir defterle dolaşırım ve Path uygulamasını kullanıyorum. (bu konuda evernote, mindmapping gibi farklı ve belki de size daha uygun araçlar keşfedebilirsiniz)
* Not almak için kullandığım bir diğer araç Path uygulamasıdır. Path uygulaması normalde mobil cihazlarda en iyi şekilde kullanmak için geliştirilmiş bir sosyal ağ. Yakın arkadaşlarınızla o anki düşüncelerinizi, o an nerede olduğunuzu ve fotoğraflarınızı paylaşabiliyorsunuz. Path’i mobilden not almak için kullandığım en iyi araç diyebilirim. Gizli bir hesabım var, kimse ekli değil. Aklıma gelen notları, fikir olarak gördüğüm görselleri, fotoğrafları vb. hemen o an cep telefonum üzerinden kaydediyorum.
* Gazete, dergi yerine Zite okumak size çok daha fazla fırsat açacaktır. Zite, uygulamasını kişiselleştirilmiş bir dergi gibi düşünebilirsiniz. Zite’a üye olurken ilgi alanlarınızı belirliyorsunuz. Zite’da sizin okuma alışkanlığınıza göre ve o konuyla ilgili internetteki popüler makaleleri bir araya getirip size sunuyor. Kullanmaya başladıkça, Zite, sizin daha çok hoşunuza gidecek makaleleri bulabiliyor. İnternetteki bir sorunumuz kaynak sayısının çok çok fazla olması. Zite gibi uygulamalar bu konuda yardımcı olarak sizin önemli şeyleri kaçırmamanızı sağlıyor.
* Girişimciler için iş fikirleri keşfetmenin de birçok kaynağı var artık. Trendler ve iş modelleri konusunda: trendwatching.com, springwise.com; yeni çıkan startuplar konusunda: killerstartups.com, betali.st, crunchbase.com (gelişmiş arama ile son bir ayda fonlanmış şirketlere bakmak mesela), angel.co (sektörel arama yapmak) faydalı olacaktır. Ayrıca sektörel yayınları unutmamak gerek. Örneğin, finans alanında bir iş yapıp netbanker.com’u okumamışsanız veya sağlık alanında fikriniz olup da doseofdigital.com’u duymamışsanız bence biraz yavaşlayın. Varsayımlarınız yeterince doğru olmayabilir, sektörü sandığınız kadar iyi tanımıyor olabilirsiniz.
* İnsanlarla beş dakika konuşmanın bazen saatlerce araştırma yapmaktan daha verimli olabileceğini unutmayın. Fikirler üzerine konuşabileceğiniz bir arkadaş/mentor bulabilmek hayattaki en büyük şansınız olabilir. Yine 2006’ya yeni mezun olduğum döneme dönersek, o zaman, haftada birkaç kere, çok vizyoner patronum Yener Özgür Özaydın ile birlikte bu fikirlerin üzerine tartışırdık. Teker teker kendisine notlarımı anlatırdım, kendisi de deneyimleriyle birlikte yeni ufuklar açar ve yeni bağlantılar kurardı. Hatta,çoğu kişi bilmiyordur, yaptığımız bu toplantılar sonucu şu an “Dünyada en fazla kişiye ulaşan film festivali: anbean.org” çıktı. Evet, bu fikir Türkiye’den çıktı, evet bu fikir, bu tarz bir fikir jimnastiği sonucu doğdu.
* Önceki maddelerde, fikir havuzunuz ve keşifleriniz ne kadar genişse o kadar çok bağlantı kurabileceğimizden bahsetmiştim. Bu işin bir yönü. Diğer yönü de insanlar. Ne kadar çok insanla iyi bağlantınız varsa fikirlerinizin etkisi o kadar çok olacak, o kadar fazla kaynağa erişiminiz olacak ve etki yaratacaksınız. İki yıl boyunca, benzer zihinli pazarlama insanlarını biraraya getiren Likemind Istanbul etkinliğini Alemşah Öztürk ile birlikte düzenlemek benim için büyük deneyim oldu. Harika insanlarla tanıştım, farklı perspektifler edindim ve fikirlerimi hayata geçirebilecek lükse sahip oldum. Şu an da, Etohum toplantıları gibi girişimci insanları biraraya getiren birçok etkinlik ve konferans oluyor. Bolca katılmak, fikirleri paylaşmak ve insanlara yardımcı olmak yapabileceğiniz en iyi şeylerden birisi. Bu arada, farklı dünyalardan insanlarla ve farklı yeteneklere sahip insanlarla tanışmak isterseniz zumbara.com’u denemenizi tavsiye ederim.
* Son olarak fikirler konusunda, dijital dünyadaki insanlardaki bir yanılgı, fikrin, teknik bir fonksiyona benzediğidir. Yani, aradığınız şey aslında yeni bir teknik fonksiyon ve tasarım yaklaşımı olmayabilir. Düşünün, müşterilere sunum yapıyorsanız, sunum dilinizi iyileştirmek, müşterilere ulaşmanın farklı yollarını bulmak, ortak iş yapabilecek iki farklı kişiyi tanıştırmak, yazı veya blog yazmak da sizin için geri dönüşü daha yüksek bir fikir olabilir.