Girişimci Kültürün Altyapısı
Bu makale Didem Altop tarafından kaleme alınmıştır.
Geçen sene Silikon Vadisi’nde kurulan yeni şirketlerinin %52’sinin yabancı girişimciler tarafından kurulduğunu biliyor muydunuz? Huffington Post yazarı Marc Joseph’e göre Amerika’nın yetenek avcısı olması girişimcilik konusundaki en önemli rekabet güçlerinden biridir. “Amerikan rüyası” olarak itibar kazanmış bu çekici girişimcilik iklimi nasıl gelişti? Bu sorunun cevabı olarak hem teknik bir açıklama sunmak hem de kültürel gözlemlerimi paylaşmak istedim.
Amerika’nın girişimcilik ekosistemi altı teknik unsur üzerine kuruludur:
1) Yetenekli ve azimli yabancı insan kaynaklarına imkan tanıması;
2) Üniversitelerin kendi içine dönük ve kapalı akademik ortamlar olmasından ziyade dışa açık ve yenilikçi girişimciliğinin lokomotifi olarak kurgulanması
3) Rekabeti teşvik eden büyük bir pazar olması;
4) Nispeten adil ve şeffaf bir hukuk sistemine güvenilmesi;
5) Girişimci kredi ve/veya sermayesine erişim fırsatları ile birlikte hissedarlara “exit” seçeneklerinin sunulması ve
6) Başarılı girişimcilerinin hem seri girişimci hem de deneyimli mentor ve yatırımcı olarak kariyerlerine devam etmeleri.
Yenilikçi değer ve nitelikli istihdam yaratan girişimcilik çabaları iktisadi kalkınmanın en verimli aracıdır. Irk, din, cinsiyet, yaş, eğitim, yaşam tarzı ve kişisel varlık gibi vasıflardan bağımsız olarak girişimcilik sadece muhtelif paydaşlara değer yaratmak ile mesuldur. Girişimciliğin temelinde statükoyu sorgulamak, alternatif çözümleri araştırmak ve denetlemek, bu olası çözümler arasında bir fikre odaklanarak etrafında örgütlenmek vardır. Girişimcilik kariyeri her ne kadar zor olsa da, sosyo-ekonomik sınıf atlamanın en esaslı sıçrama tahtasıdır. Özellikle iddialı büyüme hedefleri olan girişimler için gereken duygusal olgunluk, benzer şekilde sağduyulu demokratik topluluklarının da temel şartıdır.
Elbette her ülkenin artıları ve eksileri var. Amerikan kültürünün kusurlarını göz ardı etmeden, girişimci ruhuna elverişli olan nimetlerine dikkat çekmek istiyorum:
1) Şikayet etmek ve suçlu aramak yerine sorunlara çözüm bulmak ve önermek herkesin hakkı ve sorumluluğudur.
2) Fikir tek kimseden çıksa da grup çalışması ile geliştirilerek hayata geçirilir.
3) Sorun tespitinde duygusallık, çözüm tespitinde mantık ağır basar ve inovasyona yol açan münazara becerisi saygı duyulan bir sanattır.
4) Farklı kimlikler kutlanır, kişisel farkındalık takdir edilir, ilişki ağının geliştirilmesi teşvik edilir ve ast-üst dinamiği olmaksızın mentorluk ilişkilerinin kurulmasına özen gösterilir.
5) Kurucu ve yatırımcı arasındaki farka hürmet edilir, görev ve beklentiler yönetişim ilkeleri olarak karşılıklı çok net bir şekilde belirlenir.
6) Şirket liderleri aslında çalışanları için çalışır.
Amerika’da kendi vizyon ve becerilerine güvenmek, takım ruhu ile gücüne güç katmak, sıfırdan bir varlık yaratma iradesini bulmak ve kazan-kazan mantığı ile başarılı sonuçların meyvelerini paylaşmak çocukluktan beri pekişen kültürel bir davranış biçimidir. Amerika’nın en klasik örneği 6-9 yasındaki ilk okul çocuklarının mahalledeki limonata tezgahlarıdır. Bu teşebbüsler ailelerinin maddi ihtiyacından ötürü kurulmaz. Aksine, bir limonata tezgahını işletmelerini teşvik ederek ebeveynler çocuklarının eğlenceli şekilde hayat dersi almalarını ve özgüven kazanmalarını amaçlar. Çocukların 10-13 yaş arası dönemlerinde bir çok takım sporu, tiyatro, bilim fuarları ve muhtelif yaz kampı programları hayatlarını şekillendirir. Ergenlik çağındaki gençler ise gerek öğrenci kulüplerinde görev üstlenerek, gerek bir iş yerinde maaşlı veya sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak çalışıp liderlik, yönetim, iletişim, takım çalışması, münazara, sorumluluk alma, hesap verme gibi beceri ve alışkanlıkları geliştirir. Bildiğimiz eğitim müfredatı dışındaki kişisel ve toplumsal farkındalık için gereken zihinsel ve duygusal gelişim süreci üniversite öncesi başlar ve ömür boyu hızlanarak devam eder.
Etkin girişimcilik iklimini oluşturan tüm teknik şartlar ve kültürel vasıfların aydın topluluklar için gerekenlerle aynı şartlar ve vasıflar olması kanımca çok ilginçtir. Türkiye’de başarılı girişimcilerinin seri girişimci, mentor ve yatırımcı olarak kariyerlerine devam etmeleri ümit verici bir gelişmedir. Etohum ve Endeavor gibi girişimciliği destekleyen kuruluşlarının sunduğu güven, öğrenim ve dayanışma ortamlarının her geçen gün daha çok talep görüyor olması da iyi bir işaret. Üniversiteler de girişimcilik anlatılıyor, dersler veriliyor, merkezler kuruluyor, projeler şirketleşiyor. Devlet tarafından girişimcilik konuşuluyor, teşvikler sunuluyor, yasalar çıkıyor. Daha çok yolumuz var ama doğru yönde ilerliyoruz. Un var, yağ var, şeker var… Helva yapmak için her şeyimiz mevcut. Umarım helvamızı yüksek ateşte yakmayız.