Fırsatları yakalamak ve Hüsnü Özyeğin’in Turkcell anısı!
İş dünyasında ayağımıza kadar gelen fırsatları görmek ve bunlardan yararlanmak oldukça önemli. Fırsatları yakalayabilmek önemli olduğu kadar aksi bir durumda ise bunlardan ders çıkarabilmekte ayrı bir meziyet. Makalemizde öncelikle 4 adımda fırsatları nasıl yakalayabileceğimizi göreceğiz. Ardından tam da bu konuyla alakalı ülkemizin önemli değerlerinden Hüsnü Özyeğin’in bizlerle Başarısızlık Zirvesi’nde paylaştığını anısına kulak vereceğiz. Haydi başlayalım!
İşinizde nasıl diğerlerinin önüne geçiyorsunuz?
Bu soru yeni marketlere girmek için fırsat kollayan veya rakiplerini geride bırakan startup ekiplerine ve CEO lara sık sık sorulan bir sorudur. Hızlı, aşırı rekabet dolu dünyamızda fırsatları görmek ve onlardan yararlanmak sizi farklılaştırır. Öne geçmek ve durumunuzu korumak için bir problemi tanımlamalı, yaratıcı bir çözüm üretmeli ve daha sonra fikrinizi uygulamalısınız. Bunları yapmak için size yardım edecek 4 yol:
1- Daha Fazla Evet Deyin
Hayır demek kolaydır. Başka bir toplantıya daha katılmak, telefon görüşmesi yapmak veya konferansa katılmak için zamanınız yok. Fakat bazen, evet demek bizi yeni düşüncelere, daha iyi seçeneklere ve yardımsever insanlara götürür.
Herkese her zaman evet demek zorunda değilsiniz, fakat daha sık evet demeye çalışmalısınız. Bu noktada, sosyal medya bilgini, girişimci ve melek yatırımcı olan Gary Vaynerchuck’tan öğüt alın. Vaynerchuch rastgele toplantılara girmenin değerli olduğunu çünkü “hayatın mutlu karşılaşmalar üzerine kuruldu olduğunu ve tek meselenin kiminle tanıştığınız olduğunu söyler.
Evet demek sizi herşeyi değiştirebilecek insanlara ve fırsatlara bağlayabilir.
2- Yükselmeyi Düşünün, Korumacı Olmayın
Bir girişimde bulunmak risktir. Yanlış gidebilecek bir sürü şey vardır. Fakat potansiyel ödüller –eğer her şey plana uygun giderse- kötü durumlardan daha ağır basar. Kaybedebileceklerinizi veya ters gidebilecek şeyleri elinizde tutmak için enerjinizi harcamayın. Bunun yerine işin iyi taraflarına odaklanın – ne kazanabileceğinize-.
Harvard Business Review’da yayınlanan güncel bir makale girişimciler üzerine olan çalışmalara ışık tutu. Pozitif, yükselme odaklı bireyler, fikirleri tanıma ve onları uygulama konusunda daha yetenekliler.
3- Daha Fazla Soru Sorun
Bazen aradığımız fırsat tam gözümüzün önündedir. Bu fırsatları hala fark etmedik çünkü yeteri kadar doğru soru sormuyoruz. Çalışanlarınıza, takım arkadaşlarınıza, müşterilerinize ve endüstrinizdeki sözü geçen kişilere düzenli olarak danışın. Üzerinde çalıştığınız şey hakkında sorular sorun, derine inin ve bundan sonra neyin sizi beklediği üzerine görüş almaya çalışın ki karşınıza çıkan olaylara tepki vermek yerine onları yaratabilesiniz.
Kullanıcıları ve müşterileri ne hayal kırıklığına uğratır?
Bu soruna çözüm bulmak için var olan ürün veya servisinizi nasıl geliştirebilirsiniz?
Bu problemi çözmek için ne yaratabilirsiniz?
Endüstrinizin o an kaçırdığı neyi siz müşterilerinize sunabilirsiniz?
3 ila 6 ay veya 1 yıl içerisinde bu müşteri profile/endüstri ne isteyecek veya neye ihtiyacı olacak?
Endüstrinizi ve müşteri profilinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz? Müşterilerinizin isteklerini daha iyi karşılamak için ne yapabilirsiniz ve endüstride neyi değiştirebilirsiniz?
4- Yerle Bir Edin ve Yeniden Kurun
Eğer bir noktada saplanıp kaldıysanız ve kendinizi sıkışmış hissediyorsanız, varolan plan, süreç veya kültürünüzü yok etmenin zamanı olabilir. Yeni bir pazara veya rekabete girmek kendi işinizi bozabilir. Eğer olduğunuz yerde duruyorsanız asla yeni şeyler üretemezsiniz. Dolayısıyla, her zaman olduğu gibi işinizi yürüterek yarışta öne geçemiyorsanız, günden güne kendinizi yenilemeniz lazım.
Düşüncelerin serbestçe değişimini sağlamak için karar almaya başlayın.
Kontrolü elinize alın ve takımınızı yüreklendirin.
Tahmin edilemez, atik olun ve yeni fikirleri hızlı bir şekilde uygulayın.
Süreçlerinize veya ön görülerinize bağlı kalmayın, bunun yerine her proje için doğru süreçlerin peşinde olun. İşinizde kesinlik veya sabitlik düşüncesini terk edin; bu düşünceler durgunluğa yol açar. Katı olmayın, akıcı olun. Yükselme odaklı bakış, ileriye doğru en iyi yol bulmak ve yeni düşünceleri göz önünde bulundurmaya gönüllü olma ile silahlanın, her fırsatı görecek ve yararlanacaksınız.
Evet artık fırsatları nasıl daha iyi sezebileceğimizi öğrendik. Şimdi ülkemizden, içimizden, bizlerden harika bir örnek ile tamamlamak istiyoruz.
Gelin Hüsnü Özyeğin’e kulak verelim ve bugünkü piyasa değeri 15 milyar dolar üzerinde olan Turkcell fırsatını elinden nasıl kaçırmış dinleyelim!
“Ben 1975 senesinde İskenderun’da deniz piyade de 5. Bölük olarak askerlik yaptım ve ranzamda ben aşağıda yatıyordum Murat Varlı’da yukarıda. Murat Varlı Turkcell’i Türkiye’ye getiren kişi. 1992 yılında ve Murat’la bizim sonra çok fazla ilişkilerimiz oldu. Murat’ın Penta Dış Ticaret diye bir şirketi vardı ve ilk 500 bin krediyi ben vermiştim ona. Murat ile bir dostluğumuz vardı. Murat bir gün geldi bana dediki “Motoroladan adamlar geldi Divan Otelinde öğlen yemeği yiyeceğiz bir cep telefonu işi kuracağız beraber”. Bende yemeğe gittim dinledim filan sonra Murat geldi dediki Hüsnü sen buraya ortak olur musun dedi. O beni daha büyük bir finansman görüyor. Ben Finansbank’ı kuralı daha 5 sene olmuş. Ben Murat’a dedim ki; “Muratcım bak ben yeni Finansbankı kurdum ancak orda borçları filan temizledim. Ben seni benim patrona götüreyim” Mehmet Karamehmet’e götürdüm. Kendi ellerimle bu işi patronuma teslim ettim. Hayır sonra ne oldu? Daha komik! Aslında bu iş çok fazla para da istemiyormuş. Çünkü Finliler o direkler için15 yıllık kredi veriyorlarmış. Toplam 5 milyon dolar falan bir sermaye lazımmış başlangıçta yalnızca. Sonra Mehmet Emin Karamehmet geldi onu da benden, Finansbak’tan kredi olarak aldı! Yani şimdi Türkcell bugün 15 milyar dolar civarında olduğuna göre ve bunu bir başarı olarak mı addedersin bana başarısızlık mı ona siz karar verin! ”