Dünya Pazarına Açılmak

Bu makale Evrim Karahan tarafından kaleme alınmıştır.
B2B Girişiminizde Global Pazara Açılmak
Girişiminizi uluslararası bir boyuta taşımak, dünya çapında bir pazara açılmak; yerel pazarın ihtiyaç duyduğundan daha farklı yetenekler gerektirir. Farklı para birimleri, kültürel farklılıklar, yurtdışı seyahatleri, finansal kısıtlar, daha önce tecrübe edilmemiş pazar dinamikleri gibi aşılması gereken pek çok zorlukla karşı karşıya kalırsınız. Karşılaşılan zorluklar, deneyimli işletme sahiplerinin bile sınırlarını zorlayabilir. Bir girişim sahibi olarak global pazara açılırken aşağıdaki başlıkları gözden geçirmeniz yararınıza olacaktır.
İşe Alım
Dünyaya açılırken yapmanız gereken ilk iş, uluslararası pazarda deneyim sahibi, ne yaptığını bilen bir takım oluşturmak olacaktır. Örneğin uluslararası finans yönetimi ve global para piyasası konusunda bilgisi ve tecrübesi olan birine ihtiyacınız olabilir. Aynı şekilde işinizin niteliğine göre uluslararası vergilerden tutun da farklı ülkelere kargo gönderim ücretlerinden haberdar olan birine ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz. Doğru hesaplanmayan parametreler ve vergiler şirketinizi bir anda büyük zararlara uğratabilir. Finansal problemlerin yanı sıra açıldığınız ülkelerin hukuki organları ile de uğraşmak durumunda kalabilirsiniz. Farklı bir ülkede iş anlaşması yapmak, o ülkenin ticaret hukukunu bilmeyi gerektirir. Bu yüzden üzerinde durmanız gerekecek ilk iş; global pazarda global bir ekiple yola çıkmak olmalıdır.
İletişim ve İş Birliği
Müşterilerinizi, farklı ülkelerde yer alan iş ortaklarınızı ve personelinizi ara sıra ziyaret etmek, ilişkilerinizin gelişmesi için yeterli değildir. İşiniz gereği bu insanlarla günlük ya da haftalık toplantılar yapmanız, daha sık bir araya gelmeniz gerekir. Örneğin bulunduğunuz şehirde işinizi yürütebilmek için kaç saatinizi ofiste geçiriyorsunuz? Ne kadar süre ofise uğramazsanız işiniz aynı kalitede yürümeye devam eder? Müşterilerinizi ne kadar sıklıkla ziyaret ediyorsunuz?
Global pazarda başarılı olmak için yerel pazardaki gibi güçlü bir iletişim ağına sahip olmalısınız. Neyse ki bunun için milyon dolarlar harcamanız gerekmiyor! Teknolojinin sağladığı olanaklar sayesinde yurtdışında da sağlıklı bir iletişim ağı kurmak mümkün. Örneğin Skype kullanarak yurtdışındaki personelinizle toplantılar yapabilirsiniz. Ya da bulut bilişim hizmetleri ile farklı yerleşkelerdeki çalışanlarınızla sanki aynı ofisteymişsiniz gibi çalışabilirsiniz. Dropbox ya da Box ile büyük dosyaların paylaşımını yapabilir, Office 365 ile tüm çalışanlarınızın merkez ofisten Word, Excel gibi programlara ulaşmalarını sağlayabilirsiniz. Aynı şekilde yine bulut bilişim teknolojisi kullanan kodlama ortamlarından birini seçerek tüm dünyaya yayılmış bir yazılım ekibinin aynı ekranı görmesini sağlayarak aynı proje üzerinde çalışmasını sağlayabilirsiniz.
SEO (Search Engine Optimization)
Eğer dünya pazarına sunmaya hazırlandığınız ürününüzün bir web sitesi varsa ya da tamamen bir web uygulaması ise arama motoru optimizasyonunu (SEO) ciddi bir şekilde ele almanız gerekecektir. Eğer SEO konfigürasyonunda uzmanlığınız yoksa profesyonel destek almalısınız. Arama motoru pazarlama yöntemlerine (Search Engine Marketing – SEM ) yatırım yapıyor olabilirsiniz fakat SEO yapılandırmanız güçlü değilse bu yatırım başarısız olacaktır. Intraspin’in yayınladığı bir makalede SEO ayarlarına yatırım yapan şirketlerin %40’ı bu yatırımı %500 katlayarak geri kazanmaktadır. Yalnızca SEM konfigürasyonuna yatırım yapan şirketlerin sadece %22si bu orana ulaşabilmiştir. Bu istatistik de gösteriyor ki size internet kanalından ulaşan tüketiciler şirketinizin kaderini tamamen değiştirebilir.
Dış Kaynak Kullanımı
Uluslararası bir kanal oluştururken insan kaynağının tamamını kendi bünyenizde tutmanız zorunlu bir yöntem değildir. Gereksinim duyduğunuz yetenekleri dış kaynak kullanarak daha az maliyetle şirketinize kazandırabilirsiniz. Örneğin Asya ya da Doğu Avrupa’daki ülkelerden nitelikli yazılımcıları işe almanız mümkün. Aynı şekilde blog yazarlarını, finans uzmanlarını ya da SEO uzmanlarını işe alabilirsiniz.
Dış kaynak kullanırken şirketiniz için gerçekleştirilmesi gerekenleri iş bazlı olarak net bir şekilde belirlemelisiniz. Örneğin mevcut ürününüz için yeni bir fonksiyon geliştirilmesini talep ediyor olabilirsiniz. Bu durumda o fonksiyondan beklentiniz açıkça ifade edilmelidir.
Dış kaynak kullanımının bir diğer avantajı da farklı zaman dilimlerini kullanarak şirketinizin 7/24 çalışmasını sağlayabilmektir. Örneğin Türkiye’de akşam mesai biterken San Francisco’daki ofisiniz yeni çalışmaya başlıyor olabilir. Aynı şekilde Türkiye resmi tatil dönemindeyken, farklı bir ülkede sizin için çalışmaya devam eden bir ofise sahip olabilirsiniz.
Kaynaklar:
http://www.intraspin.com
blogtrepreneur.com
http://eir.dell.com/
http://www.businesspost.ie
Görsel:
www.cra.org