Bir startup nasıl kurulur?
Paul Graham’ın ismini verdiği, oldukça uzun olan bir makaleyi tekrardan yorumlandı, dolayısıyla nereden başlamanız gerektiğini bilmiyorsanız bu yazı sizin için yararlı olabilir:
Gelecekte yaşayın: Birçoğumuz bugünde veya geçmişte yaşar. Neyin şuan başarılı olduğunu ve başarıyı taklit etme yollarını düşünmek oldukça kolaydır. Bu, benzetim yoluyla düşünmektir. Geçerli bir düşünme şekli olsa da, büyük bir startup kurmak için doğru yol değildir. Büyük startuplar iki tür düşünce üzerine kuruludur, Elon Musk’ın SpaceX’i gibi bariz ve zor olan; Uber gibi bariz olmayan ve zor olan. Eğer bariz ve zor olanı veya bariz olmayanı görmüyorsanız, bu Schlep Blindness olarak adlandırılır. SpaceX, bariz olan bir düşüncedir, çünkü insanları Mars’a gönderebilecek tek kuruluş olan NASA’nın, SpaceX başladığı zaman bunu yapma gibi bir planı yoktu. Dolayısıyla bu açık seçik ortadadır. Bariz olduğu ve başka kimse yapmadığından dolayı bunun imkansız olduğunu düşünmek mantıklıdır. Fakat, eğer gelecekte yaşarsanız insan ırkının ya Mars’a (veya başka bir gezegene) gideceğini ya da bir noktada soyunun tükeneceği sizin için barizdir. Çok yüksek ihtimalle bu mavi gezegeni terk etmek için bir yol bulacağız. Dolayısıyla imkansız olan gerçekleştirilebilir olmalıdır. UberPool’da ise, belirli bir zaman aralığında en az iki insanın hemen hemen aynı noktadan yine hemen hemen aynı noktaya seyahat etmesi düşüncesi bariz değildir. En az 3 varsayım gerektirir. Bu zordur, çünkü insanların şehrin içinde nerelere gittiğiyle ilgili inanılmaz büyüklükteki veriyi toplamak ve onları depolamak zorundaydınız. Bu tarz bir verinin analiz edilmesi, ancak şimdilerde olası olmaya başlamıştır. Fakat Uber, 2009’da ilk hizmet vermeye başladığı zaman bunun üzerine düşünmüştür. Onlar gelecekte yaşıyorlardı.
Dünyada neyin eksik olduğunu görün. Uber’den önce taksi yolculuklarının çok da keyifli olmadığını farketmişsinizdir. SpaceX’ten önce insanların uzayla daha az ilgilendiğini de. Ama bunlar şimdiden geçmişte kaldı. Şu an hayatımızdan ne eksik? Daha da önemlisi şu an sizin hayatınızda ne eksik?
Düşüncelerinizi kağıda dökün. Ne kadar zeki olursanız olun, düşüncelerinizin hepsini hatırlamayacaksınız. Diğerleriyle olan konuşmalarınız, rastgele gözlemleriniz ve duş alırken düşündükleriniz kayda geçirilmeye değer. Onları kağıda geçirin veya kaybedin. Hayal kurmak da değerlidir. Einstein bunu, düşünce deneyi olarak adlandırmaktadır.
Prototip yapın. Düşüncelerinizin büyük bir kısmı hatta en iyileri bile gün yüzüne asla çıkmazlar. Onları kağıda geçirseniz bile unutacaksınız. İstisna olarak unutmadıklarınız, sadece prototipini yaptıklarınızdır. Eğer mümkünse onları fiziksel bir obje haline getirin, programlayın, dizayn edin, onları sadece düşünceden daha fazlası haline getirebilecek ne varsa yapın. İnsanların çoğu bu noktada duracaktır. Eğer bunu gerçekleştirirseniz, zaten hayali eğirinin önündesiniz demektir.
Prototipinizi 100 insana gösterin. Şimdi konfor alanızdan çıkma ve prototipinizi eleştirecek insanları bulma vakti. İdeal olan, bu insanların hem daha önceden tanıdığınız hem de size tamamen yabancı olan kişilerden oluşması. Neden 100? Çünkü size bir düşünce genişliği ve bütün geribildirimleri kapsayacak bir model gereklidir.
Tekrar deneyin. Her ne kadar girişimcilerin az bir kısmı ilk denemede başarılı olsalar da, olasılıklar pek sizin lehinize değil. Dolayısıyla her şeyi en baştan yapmaya hazırlıklı olun. Bu sizin “Kurucu MBA” programınız, tek farkı bedava olması.
Kendinize bir ortak bulun. Prototipiniz bir anlam ifade etmeye başladığı zaman, hayatını bu projeye adayacak başka bir insan daha bulun.
İşinizi kayda geçirin. Hisseleri dağıtın. Sonunda kolay bir adım. Şirketinizi resmileştirecek bir avukat tutun. Hala şirketiniz için gösterebileceğiniz bütün çabayı göstermeye devam ederken, ortağınıza elinden gelenin en iyisini yapması için verebileceğiniz kadar hisse verin.
Yatırım arayın ve ilk versiyonu hayata geçirin. Eğer ilk versiyonu hayata geçirecek kadar paranız yoksa, bir yatırımcı bulun. Bunu ilk versiyonu hayata geçirme aşamasındayken yapın. Yatırımcı ararken bir yandan işinizi hayata geçirmeye devam etmelisiniz, çünkü bir yatırımcı bulup bulamayacağınız veya ne zaman bulacağınız konusunda hiçbir garanti yoktur. Sakın diğer startuplar yatırım aldığı için, sizinkinin de alacağına kesin gözle bakmayın. En kötüsünü düşünün ve ürününüzü hayata geçirin.
İşinizi başlatın. Ürününüz az çok kullanıma hazır olduğunda işinizi başlatın. Ek özellikler, daha iyi arayüz, daha hızlı kullanım ve diğer optimizasyonlar eğer ürünün ana özellikleri kullanıma hazır değilse herhangi bir değere sahip değiller.
Kullanıcıları kontrol edin. Kullanıcılar ürününüzü ikinci kere kullanıyorlar mı? Eğer kullanmıyorlarsa nedenini öğrenin.
İşinizi tekrar başlatın. İşinizi kaç kere başlatmanız gerekiyorsa o kadar defa tekrar başlatın. Bir noktadan sonra eğer birkaç düzine insan sizin ürününüzü tekrar kullanıyorsa, büyük ihtimalle değerli bir şeyler ortaya çıkarmışsınız demektir.
1000 kullanıcıya ulaşın. Bu sayı çokmuş gibi görünmeyebilir fakat ilk 1000 kullanıcınız size zayıf noktalarınızı gösterecektir.
Büyüyün. Paul Graham startup’ara, haftada en az %5 büyümeleri konusuda tavsiye veriyor. Eğer bu büyüme seviyesini korursanız, 4 yılda 25 milyon kullanıcıya sahip olacaksınız demektir. Başka bir deyişle, en büyük startuplardan biri olacaksınız.
Başarı sizin için ne ifade ediyor? Şirketinizi halka arza edebilir, başka bir şirkete satabilir veya yatırımcıları daha büyük bir para akışının geleceğine dair ikna ederek yolunuza devam edebilirsiniz. Şu an bile dünyayı daha iyi bir yer yapmayı veya yapmamayı seçebilirsiniz. WebVan halka arz edildi, fakat hızlıca ortadan yok oldu. Startupınız ile dünyada nasıl bir iz bırakmak istediğiniz üzerine düşünün.