Belki De Geleceğiniz Ticarettedir
Bu makale Botego kurucu ortağı Ekim Nazım Kaya tarafından kaleme alınmıştır.
Türkiye’de İnternet alanında iş yapıyorsanız, işinizi büyütmek yurt dışına açılmak neredeyse şart. Hedefleriniz büyükse, ABD’nin 20’de biri olan Türkiye pazarı sizi tatmin etmeyecektir. Biz de Botego olarak öyle yaptık ve New York’ta bir şirket kurduk. Ama gördük ki bu bambaşka bir pazardı ve Türkiye’de koşar duruma gelmişken, ABD’de yeniden emeklemekten yürümeye geçen bir bebeğe döndük.
Bu yüzden, geçtiğimiz yıl mevcut işimize ek olarak neler yapabileceğimi düşündüm. Kısa zamanda büyük iş hacmine ulaşan işadamlarının çoğu üretim değil, alım-satım yapıyordu. Virginia’dayken tanıştığım ve çok geniş bir çevresi olan Musevi arkadaşıma ticaret konusundaki önerilerini sordum. Onun İsrail’deki arkadaşlarından, Ortadoğu’da özellikle petrol çıkarma işinde kullanılan ve yüksek teknoloji gerektirdiği için bölgede üretilemeyen işlenmiş çeliğin büyük talep gördüğünü öğrendim. Peki işlenmiş çelik nereden alınırdı? Kısa bir İnternet araştırması, beni İsviçre ve Rusya’ya götürdü. İsviçre’de çelik daha yüksek kaliteli ama pahalıydı. Rusya’da hammadde ucuz olmakla birlikte, Türkiye dahil üç ülkenin bürokrasisiyle muhatap olmayı gerektiren dolambaçlı deniz yolu, taşımacılığı zorlaştırıyor ve sevkiyat süresini uzatıyordu. Ayrıca Sovyet dönemi sonrası Rus hükümeti özel sektörün elindeki her işin içindeydi ve boğazına kadar yolsuzluğa batmış kurumlar, çok sayıda bürokrata para yedirmenizi gerektiriyordu.
Bunlar oturduğum yerden yaptığım bir araştırmanın sonuçlarıydı. Sıra geldi bu işlenmiş çelik dediğimiz şey neye benzer, kimden alınıp kime, kaça satılır, nasıl transfer edilir gibi soruların yanıtını bulmaya.
Elbette Alibaba.com olmadan bu soruların yanıtını bulmak konuya benim kadar yabancı biri için imkansıza yakındı. Hemen Ortadoğu’lu bir petrol şirketi profili oluşturarak, Alibaba üzerinde satıcı aramaya başladım. Bir günlük deneme sonrasında gördüm ki, daha önce sahte alıcılarla çok zaman kaybetmiş olan satıcılar, sorulara cevap vermek için önce sizi telefon numarası, web sitesi ile doğrulamak istiyorlardı. Hemen genç stajyerimizden Wordpress ile Amman merkezli ‘sanal’ şirketimiz Vahdet Oil Inc.’in domainini kaydedip, üç sayfalık web sitesini hazırlamasını rica ettim. Ve size özel Amman kodlu bir telefon numarası verip, gelen çağrıları VoIP üzerinden dünyanın herhangi bir yerindeki Skype hesabına yönlendiren online servise 45 dolar karşılığında kaydoldum. Freelancer.com üzerinden de gelen telefonları Ürdünlü aksanıyla açıp, benim Skype hesabıma yönlendiren bir kadın sanal asistanı da saatte 20 dolar ücretle istihdam ettikten sonra, 100 doların altında maliyetle iki günde istediğim bilgilere ulaşmıştım.
Sonuç şuydu: Fiyata duyarlı alıcılar nedeniyle ürünü Rusya’dan almak gerektiği ortaya çıkmıştı. Bürokrasi çarklarını ve paragöz bürokratların dilini bilen bir iş ortağı bulmak için Google’da ‘trade with Russia’ araması yaptım. Web sitelerine ulaştığım Türk-Rus İşadamları Derneği, yıllardır Rusya’da iş yapan işadamlarını bünyesinde barındırıyor ve Türkiye’nin Rusya ile ticaret hacmini geliştirmek için, bu konuda ücretsiz danışmanlık hizmeti vaad ediyordu. Moskova’daki ofislerini aradığımda bu hizmetin gerçekten ücretsiz olduğu konusunda şüphelerim vardı. Ama öğrendim ki, Dış Ticaret Bakanlığı Rusya ile dış ticaret hacmimiz bir önceki yıla göre %40 artarsa, Rusya’yı 2015’te hedef pazarlardan biri olarak tanımlayacak, bu da devlet destek ve teşviklerinin on puan artması anlamına gelecekti. Sözkonusu derneğin temsil ettiği işadamlarının işlerini çok daha hızlı ve kolay büyütmelerini sağlayacak bu hedefe ulaşmak için, Rusya ile ithalat-ihracat yapmayı planlayan herkese ücretsiz destek olmayı derneğin bir numaralı misyonu olarak belirlemişlerdi.
Uzun lafın kısası, dernekteki Musa Bey’in yönlendirdiği Moskova Ticari Ataşeliği’nin desteğiyle şirket kurulum adımlarını öğrendim, İstanbul’daki Büyükelçiliğimiz aracılığıyla Musa Bey’e vekalet verdim ve mal alımı yapacak şirketimizi vergi avantajı nedeniyle o zamanlar henüz ayak basmadığım Kazan şehrinde toplam 2000 dolar maliyetle kurduk.
Bu sırada ben deniz taşımacılığının gümrüklü freight şirketleri ile peşin ödeme ile yapıldığını, bir konteynerin Rusya’daki en yakın limandan bir haftada yüklenip, direkt yolculukta müşteriye 1.5 ayda ulaştığını, 2000 dolarlık konteynerin 2 ton mal aldığını, zorunlu olan taşıma sigortasının konteyner başına 500 dolar olduğunu öğrendim. Gümrük işlerini tamamen freight şirketi halletsin isterseniz, bunun maliyeti 700 dolardı ve limanda alıcıya teslim edilene kadar tüm sorumluluğu üstleniyorlardı.
Artık Alibaba’da sahte olmayan bir Rus satıcı profilimiz vardı ve profil açıldıktan sonraki üç hafta içinde şanstan mıdır, talebin çokluğundan mı bilinmez, Ortadoğu’da dört ülkeden altı şirket bizden işlenmiş çelik için fiyat talebinde bulundu. Yine Musa Bey’in desteğiyle doğrudan üreticiden aldığımız fiyatlara masrafları ve %20 kar marjını ekleyip teklifleri ilettik ve beklemeye başladık.
'Kazan'da kurduğum ve petrol şirketlerine işlenmiş çelik satan şirketin ofisi'
İlk siparişi almamız bir haftayı bulmadı. Musa Bey’in yönlendirdiği eski Komsomol (Komünist Parti Gençlik Örgütü) üyesi Ramil, kontaklarını kullandı ve kimler olduğunu bilmediğim üç kişiye birkaçyüz dolar ve birer kutu Küba purosundan oluşan ‘komisyonumuzu’ ödeyerek malların gemiye yüklenmesini sağladık.
Onu ikinci ve üçüncü siparişler izledi. Alıcı sipariş sırasında yalnızca %10 peşin ödeme yaptığı için, özellikle 17 konteynerlik üçüncü siparişi karşılamak için Rusya’da da şubeleri olan bir Türk bankasından kredi aldım. Bir aylık ödeme vadesiyle, para Rusya’daki hesabımıza yatar yatmaz krediyi kapattık ve ilk ayın sonunda müşteri sayımız 10’u, gönderdiğimiz konteyner sayısı 50’yi geçmişti.
Aldığımız krediye kadar tüm operasyonun bana maliyeti 5000 doların altındaydı. Yani yaklaşık 10.000 TL. Krediyi de o kadar çabuk kapadık ki, ödediğimiz faiz Kazan’da lüks bir restoranda oldukça eski bir şişe şarap açarak yaptığımız kutlama yemeğinin maliyeti kadardı.
Son üç aydır, doğru ürünle doğru yerde yapılan fiziksel ticaretin potansiyelinin sınırsız olduğunu gördüm. O kadar ki, ihracat şirketimiz daha üçüncü ayında, Botego’nun AR-GE süreci sonrasında ancak ikinci yılında ulaştığı ciroyu yakaladı. Ne yalan söyleyeyim, artık gözüme çok küçük görünen sözleşmelerle uğraşmak zul geldiğinden, yazılım işindeki görevimi tamamen ortağıma devrettim ve interneti artık yalnızca yeni ülkelerden gelen siparişleri takip etmek ve gemileri denizde gerçek zamanlı olarak izlemek için kullanıyorum. Özellikle ilk siparişi taşıyan geminin boğazdan geçişi sırasında onu Sarıyer’de bir banktan izleyip resmini çekmek bana benzersiz bir heyecan yaşattı.
İnandırıcı olsun diye gerçeklerle giriş yaptığım bu yazının ilk paragrafından sonrası tamamen hayal ürünü. Okurken ‘Vay bee, şu işe bak’ demediyseniz, zamanınızı aldığım için özür dilerim. Dediyseniz, ‘gıpta eden’den ‘yapan’ tarafa geçmenizi öneririm.
Bu hikayedeki gibi pek çok deneyimi, pek çok girişken insan, her gün hayata geçiriyor. Rakamlardan isimlere, sürelerden mekanlara kadar tamamen hayalimin ürünü olan bu hikaye belki yüzde yüz gerçek de olabilir. O ilk adımı atınca, ikinciyi atmanız gerekecek. İkinciyi atınca, üçüncüyü... Bir yerde havlu atarsanız, denemiş ve öğrenmiş olacaksınız. Hatalarınızdan bir şeyler öğrenir ve sonraki adımları atarken adapte olmayı başarırsanız, belki de bir bakacaksınız, iki ay sonra başka bir yerdesiniz.