Başarısız olmak için yapılacak 10 şey
Bu makale Divas Diamond Kurucu Ortağı Nurettin Özdoğan tarafından kaleme alınmıştır.
1) Girişim seçme ortak seç, ortak seçmek en az eş seçmek kadar önemli!
Ortaklık deyip geçmeyin! Size milyon dolarlık şirket kurmuş ancak yanlış ortak seçtiği için ceketini alıp çıkan 10’larca girişimci öyküsü anlatabilirim. Herşeyden önce en iyi arkadaşınız/dostunuzla ortaklık yapmak zorunda değilsiniz. Arkadaşla ortaklık yapmak bir tarafa aile şirketine ortak kardeşlerin birbirine silah sıktığı topraklardayız. Bu konu bu kadar ciddi. Hatta ciddiyet kazandırmak adına muhakkak işe başlamadan önce “Ortaklık sözleşmesi” imzalayın.
Ortak olacağınız kişiyi çok iyi tanıdığınıza emin olmalısınız. Bu işler platonik de olmamalı, o da sizi iyi tanımalı. Benim önerim komik gelecek ama birbirinizin DISC kişilik envanterini yaptırın sonra da bir güzel inceleyin. Eksik yanlarını güçlü yanlarını, neye sinirlediğini vesaire. Ortaklık aynı zamanda birbirini anlama ve idare etme sanatıdır. Evli olsam, “Evlilikten de hiçbir farkı yoktur.” Diyeceğim.
Ortağınızla çok iyi arkadaş olun, ancak hayatlarınız çok dirift olmasın. Asla. Birlikte tatile gitmek zorunda değilsiniz. Özel hayatınızda her yaptığınız şeyden ortağınızın haberi olmasi illa ki gerekmez. Eşleriniz ya da kız arkadaşlarınız çok yakın arkadaş olmak zorunda da değil. Bakın TOBB’un araştırmasına göre, aile şirketlerin batmasındaki en büyük sebebin “Elti kavgaları” olmasıymış.
Alarko Holding’in patronu İshak Alaton’a soruyorlar Üzeyir Garih’le ortaklığınızın bu kadar başarılı olmanızın sırrı nedir?”
İshak Alaton şöyle cevap veriyor: “Üzeyir Bey’in eşi benim eşimi tanımaz, benim eşim Üzeyir Bey’in eşini tanımaz.
2) Hesap, kitap muhasebe finans, hukuk bu konuları es geçerseniz geçmiş olsun
Girişimcilerin en büyük zaafı, büyük resmi çok iyi görebilmesi ancak ayrıntıları kaçırmasıdır. Ancak şu bir acı gerçektir ki şeytan ayrıntıda saklıdır. Ayrıntıları kaçırmak gibi bir lüksünüz yok.
Türkiye’deki şirketlerin temel iflas etmesindeki en büyük sebep nakit akışlarını yönetememeleri. Nakit akışı eşittir Finans yönetimi. Düzgün bir muhasebe sisteminiz yoksa, finans da yönetemezsiniz. Hesabı kitabı gününe gününe yapmazsanız batışa yakın anlarsınız yanlış yaptığınızı. O zaman da çok geç kalmış olursunuz. Toparlayamazsınız.
Günü gününe takip etmelisiniz. Her işe girerken rakamlarla dans ederek fizibilite yapmalısınız. Öyle üstün matematik beklenmiyor sizden. Dört işlem ve biraz da excel bilgisi bile başlangıç için inanın yeterli. Sonradan zaten kendinizi geliştireceksiniz.
Hukuk, patent, sözleşme, özlük işleri, çalışanların hakları vs. Gibi konularda sizin için önemli. Öyle muhasebecinize bırakacağınız sallamasyon işler asla değil. Bu konuları genel olarak bilmelisiniz. En iyi insanlarla çalışın. Bol bol akıl danışın, hatta yemeyin içmeyin öğünleri tostla geçirin gidin danışman tutun.
3) Alçakgönüllü+Kararlılık kazandırır, ego ve kibir kaybettirir.
Dünyanın en önemli çok satan kitaplarından Jim Collins’in yazdığı “İyiden Mükemmel Şirkete” kitabını okumadıysanız muhakak okuyun. Bu kitap Fortune 500 şirketlerinin bir kısmını alarak vasat ya da iflas eden şirketlerle mükemmel şirketlerin aralarındaki farkları müthiş bir şekilde anlatıyor. Bu araştırma 5 yıl 25 uzman tarafından yapılmış, ciddi bir çalışma.
Kitabın en çarpıcı bölümlerden biri 5. Düzey Liderler. Mükemmel şirketlerin vasat şirketlere oranla CEO’larını incelemişler. Hani masaya yumruğunu vuran ‘karizmatik CEO’ denilen kabul edilen bir olgu vardır ya, araştırma bu kavramın mükemmel şirketlerde işe yaramadığını ispat ediyor.
Mükemmel şirketlerin CEO’ların bu tarz karizmatik CEO’lara oranla çok daha mütavazi, alçakgönüllü karakterlere sahip CEO’lara sahip olduğunu söylüyor kitap. Bu tür liderlerin en temel yaptığı model ayna/pencere modeli. Bir başarı olduğunda pencereye bakıyorlar ve diyorlarki “Bu başarı benim değil ekibin başarısı”
Bir başarısızlık yaşadıklarında ise aynaya bakıyorlar ve diyorlarki “Bu başarısızlığın sorumlusu benim”
Vasat veya iflas eden şirketlerin en büyük talihsizliğini egosu yüksek olan bu “Karizmatik CEO’lara bağlıyorlar. Çünkü bu adamların egosu şirketin gerçeklerle yüzleşmesini engelliyor.
Mükemmel şirketlere baktığımızda 5. Düzey liderlerin alçakgönüllü olmasının yanında bitmez tükenmez bir kararlılık düzeyinin olması.
Girişimcilik egozantirik bir meslek. Kendinizi sevmelisiniz ki sağlam fikirler sizden çıkmalı, enerjiniz o kadar çekici olmalı ki insanlar size hayran olup peşinizden sürüklenmeli.
Ancak bunun bir dozu ayarı var, ego sis gibidir, girişimcilik ise son sürat giden otomobil. Sisden dolayı önünüzü görmezseniz kaza yaparsınız.
4) Fokuslanın, odaklanın, bir işi hakkıyla yapmanın ismi herneyse onu yapın
Fokuslanmayı ikiye ayırıyorum. Birincisi kişisel fokuslanma, bunun adına “Adanmışlık” diyorum. İkincisi ise şirketsel fokuslanma.
Birden fazla projem var, sırasıyla bunları bunları yapacağım diyenler adanmışlık duygusu eksik girişimcilerdir. Bir yerde çalışıyorum akşamları ve haftasonları projeme zaman ayırıyorum diyenler de bu sınıfa ait girişimcilerdir. 24 saat kurduğu şirket/projeyle yatıp kalkmıyorsa o işin başarılı olacağına dair kimse beni ikna edemez. Bu iş bir adanmışlık özveri işidir. Girişimcinin işine kendini adaması en önemli çarpandır. Bu yüzden yatırımcılar projeden önce girişimciye bakarlar. Bu yüzden yatırımcılar bir şirket satın alırken minumum 3-5 yıl şirketi kuran girişimcinin şirket içinde kalmasını talep eder.
Bütün hücrelerinizle kurduğunuz şirketi/projeyi yaşamanız gerekir, yoksa bu iş çok zor!
Şirketsel fokuslanma da en az kişisel fokuslanma gibi çok önemli. Şirketiniz birçok şeyi yapmamalı, birşeyi hakkıyla yapmalı. Unutmayın, iki tavşan yakalamaya çalışan tek bir tavşan bile yakalayamaz.
Bir internet girişiminiz varsa sitenizin ya da yazılımızın her özelliğe sahip olması gerekmez. Hiç öyle idealistliğe soyunmayın. Her özelliği eklemeye çalışırsanız bir özelliğiniz bile doğru dürüst çalışmaz. Biriyle başlayın o mükemmel olduktan sonra diğerine geçin.
Basit düşünün, Mevlanın bir sözü vardır; “Basit güzeldir, ancak insanlar kıymetini bilmez” Herşeyi basit tutun, bu sizin ve şirketinizin odağını kaybetmemesini sağlayacak yegane şeydir.
5) Fizibilite yapmadan bir işe girdiyseniz yandınız!
Bodozlama bir işe girişme olayında üzerimize kimse su dökemez. Bu kadar fizibilitesiz, bu kadar analiz etmeden, bu kadar hesap kitap yapmadan işe giren başka bir ülke yoktur. Bu bizim heyecanımızdan kaynaklanıyor, hücrelerimizde bulunan fetih duygusundan kaynaklanıyor kanımca.
Öncelikle bir sektöre girerken, o sektörü çok iyi incelemelisiniz. Ana oyuncular kim, 1’e aldığın bir malı kaça satarsın, karlılık nasıl işliyor, rekabet çok yüksek olduğu için fiyat düşüyor mu vesaire vesaire.
Bunun yanında maaliyet çok önemli. Türk işadamının en hastalıklı tarafı cirosunu kendi kazandığı para sanıyor. Halbuki o paranın içinde tedarikçilerin ödemesi var, hizmet aldığın yerlerin ödemesi var, elektrik-su var, kira var, personel maaşları var, SSK-yol-yemekleri var, görünmeyen maaliyetler var, vergiler var. Gerçeklerle yüzleşmeyip, karlılığınızı hesaplamadan işe giriyorsanız dakka 1 gol 1. Hem de kendi kalenize!
6) Ekip var size milyonlar kaybettirir, ekip var size milyonlar kazandırır, siz ikincisini tercih edin.
Para kaybetmek istiyorsanız, tabii ki milyonlar kaybettiren ekibi seçin. Özgürsünüz. Girişimcilik demokrasinin en yoğun olduğu meslek grubudur. Bir yönetim kurulunuz ya da yatırımcınız yoksa kimse size ses çıkartmaz.
Ekip olayını sakın ola küçümsemeyin. Nasıl olsa ben girişimciyim, ben işi yaparım ekip de hamballık işleri yapsın derseniz çok para kaybedersiniz. Yaptığı hatalar bile size binlerce, milyonlarca TL kaybettirebilir. Yanlış insanlarla çalışırsanız bırakın parayı sağlığınızı bile kaybedebilirsiniz, bir müddet sonra kafalarınızı duvarlara vurabilirsiniz.
Peki, iyi insan seçmenin formülü nedir? Valla bilmiyorum, Coca Cola formülü gibi de bu işin formülü varsa getirene binlerce TL verebilirim! Belki birkaç tavsiyem olabilir. Bol bol mülakat yapın, birkaç kariyer sitesine ilan bırakın, şansınız yaver giderse doğru insanlar size başvurabilir. Ara ara da bu sitelerin CV bankalarında ya da Linkedin’da arama yapın, onları görüşmeye çağırın. Eleyin eleyin eleyin. Hemen atlamayın. Ne kadar bir elemana ihtiyacınız varsa yanlış insanlar bile gözünüze Çöldeki Serap gibi gözükebilir. Dikkatli olun.
İyi bir ekip, size zaman açan ekiptir, işler öyle bir tıkır tıkır işlerki siz gerekli kontrol mekanizmalarını koyarsınız, kontrol edersiniz. İş geliştirirsiniz, satış yaparsınız, rakamlarla dans edersiniz hem de huzurla. Hatta sizin göremediğiniz şeyleri görerek sizin para kaybetmemenizi sağlar hatta para kazandırır. Ve birkaç yıllık maaşını çıkartır.
Lütfen ekip için bir zahmet paraya kıyın!
7) Amme hizmeti yapın, karsız iş yapmayın!
Girişimciliğin en seksi tarafı, para problemini 1 seferde çözme isteğidir. Hobi için şirket kurulmaz, para kazanmak için kurulur. Para kazanmak da kar etmek demektir. Bir iş karsızsa girmeyin. Boş boşuna vakit kaybedersiniz, üzerine de stres bonusu olur.
Bir işe girmeden önce düşüneceğiniz en öncelikli konulardan biri ‘KAR’dır. Maalesef girişimciler bunu göz ardı ediyor, bir başlayalım da kervanı yolda düzeriz diyorlar. Bu laf çok tehlikelidir. Çünkü karsızlık yüzünden kervanınızın düzülen kısmı bile çok hızlı uçabilir, benden demesi.
Şu anda çok konuşulmuyor ama KARSIZLIK ekonominin en önemli problemlerinden biridir. Gelecek 5 yılda bu konu daha çok konuşulacak., demedi demeyin.
Karsızlığın en önemli sebebi rekabettir. Rekabette emtialaşmadan kaynaklanıyor, yani bir ürün rakiplerine benziyorsa ve o üründen üretici çoksa bir süre sonra emtialaşıyor. Emtialaşan ürünün fiyatı düşüyor, fiyat düştükçe de kar azalıyor. Mesela bilgisayar, beyaz eşya, cep telefonu (iphone hariç), bunların hepsi artık emtia oldu. Kar marjları çok düşüktür. Aynı petrol, altın, pamuk, buğday gibi. Fiyatları bellidir, hatta borsaları bile vardır.
Yaptığınız iş ya çok sürümlü olacak ya da çok karlı. İkisinin ortası olursa çok tehlikeli. İkisi de olmazsa daha tehlikeli. Sonuç olarak karsız işe girmeyin, diyecek fazla birşey de yok.
8) Burak Büyükdemir’in sorusunu kendinize defalarca sorun: “İş ve gelir modelim nedir?”
Burak Büyükdemir’in en çok sevdiğim sorusu şudur; “Gelir modelin nedir?” Burak Hoca bu soruyu öyle bir sorarki, hadi bunu anlat da sana neler olacakları söyleyeyim gibi bir tavrı vardır. Yıllarca yüzlerce projeye/girişimciye imza atmış birisi olarak haklıdır kendisi.
İş ve gelir modelinizin netliği ve işe yararlığı sizin geleceğinizi gösterir. İlla yeni bir icat çıkartmanız gerekmez, iş modelinizdeki farklılaşma sizi rakiplerinizden sıyrılıp, uçmanızı sağlayacak uçmanızı.
Bakın yanı başımızdaki iş modeli örneğini anlatayım size. BİM! BİM, indirim marketi (discount ya da low cost) iş modelini Türkiye’de hakkıyla uygulayan en büyük şirket. BİM kurulurken bu işin ağa babası Alman Aldi şirketini örnek alıyor. İş modelinin esası şu;
“Operasyon maaliyetlerini öyle bir düşürki, ama öyle böyle değil yüzde 5’ler yüzde 10’lar kurtarmaz, çok radikal bir şekilde yüzde 40 yüzde 50 düşür, bu fiyat avantajını müşteriye yansıt, ve sürümden voleyi vur!”
BİM noktası noktasına aynı şeyi yaptı. Maaliyetleri çok ciddi bir şekilde düşürdü. Mağazaları gayet basit sıradan lüks denilecek hçbirşey yok. Mağazalarda insan sayısı çok az, mağaza müdürleri bazen kasiyerlik yapıyor. Ürün çeşidi 500-600’ü geçmiyor, bu sayede stok maaliyeti optimize ediliyor.
Çabuk bozulacak ürünler fazla satılmıyor meyve sebze, et vesaire. Mağazaları en uygun fiyata kiralıyorlar. Onun için daha çok mahalle aralarına giriyorlar. Ürün pörtföyü markalı ürünler değil, markalı ürünleri üretenlere fason yaptırıyorlar. Kendi markalarını (private label) üretiyorlar.
Bu bir iş modelidir. Bu iş modeliyle birçok perakende zincirine kök söktürdüler. Hem ciro da hem de karlılıkta. Model o kadar başarılı oldu ki Türkiye dışına Afrika ülkelerine gittiler. Fas’ın en büyük market zinciri olmaya doğru gidiyorlar mesela.
Öyle icat filan çıkartmanıza gerek yok, çok basit bir iş modeli farklılaşması ile rakiplerinize kök söktürebilirsiniz, bu konuya sıkı çalışın.
9) Ben girişimciyim iyi bir yönetici olamam deme lüksünüz yok
Kurduğunuz şirketin uzun bir süre yöneticisi siz olacaksınız. Kurar kurmaz genel müdür getirmek gibi hayallere kapılmayın. Girişimci ile yönetici arasında dağlar kadar fark var. Girişimci büyük resmi görür, yönetici detayları görür. Girişimci inanılmaz ateşlidir, yönetici daha sakin daha sabırlıdır.
İyi bir yönetici olmak için tecrübe şart. Yıllarca yönetim işinde çalışmış olmalısınız. Bu konuda MBA yaparak ya da bolca iş kitabı okuyarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Ancak hem girişimci hem yönetici olmak için daha özel şeyler yapmanız gerekir.
İş süreçlerini geliştirirken, öncelikle o koltukta siz oturun. Şöyle açayım, mesela şirketinizde stok bölümünü kuruyorsunuz, buradaki bütün süreçlere hakim olmak için en az 1 hafta depoda oturun, mal giriş-çıkışı yapın, envanter sayın, ürün paketleyin elinizi kirletin kısaca. İş süreçlerinin bütün detaylarını bilinki, ona göre insan bulun ona göre aksaklıkları çözün. Bu şekilde ilerlerseniz hiçbir çalışan size kül yutturamaz! Bütün iş süreçlerini oluşturduktan sonra ekibinize delege edin, kontrol mekanizması kurup kontrol edin belirli periyotlarda.
Her detayı bilmeniz ilk etapta kontrolü elinizde tutmanızı sağlayacaktır. Çünkü girişimcilerin en büyük hatası iş geliştirme ve satışa o kadar kendilerini kaptırıyorlarki operasyondaki aksaklıkları görmezden geliyorlar, sonra düzelt düzeltebilirsen. Aksak topal bir şirket oluyor, düzeltmek yeniden oluşturmaktan daha zor oluyor.
İşleriniz büyüdükçe yönetici alacaksınız zaten. Çünkü işler büyüdükçe yönetmek çok daha zamanınızı alacak ve iş geliştirme yapamaz olacaksınız. Bu da şirketin yenilikçiliğini engelleyecek. Günlük operasyonlardan yeni fikir geliştiremediğinizi anladığınız an yönetici alın. Tabii bütçeniz varsa.
10) Başarı başarısızlıklarla barışık olanındır.
"Kariyerimde 9000'nin üstünde şut kaçırdım, hemen hemen 300 maçta yenildim, 26 defa maç kazanma sayısı için bana güvenildi ve kaçırdım. Hayatımda tekrar, tekrar ve tekrar başarısız oldum, çuvalladım... İşte bu yüzden başardım!"
Bu sözler gelmiş geçmiş dünyanın en iyi basketbolcusu olarak kabul edilen Micheal Jordan’a ait.
Nasıl arabayla uzun bir yolculuk yaptığınızda yakıtınız bittiği zaman benzinliğe girerseniz, benzinsiz yola devam edemezsiniz, girişimcilik de bir yolculuk, hata yapmadan bu yolculuğu sürdüremezsiniz.
Bol bol hata yapacak, başarısız olacak, çuvallayacaksınız. Başarısızlıklarla yaşamayı öğreneceksiniz, öyle hadi hata yapalım güzel birşeydir diye birşey yok çok iğrenç bir duygudur, ama bunu yöneterek bu yolculuktan geçerek en doğrusunu bulacaksınız.
Bakın dünyadaki hangi başarılı insanı araştırırsanız araştırın, bu kişinin başarı hikayesinin bir tarafında muhakkak çok ciddi bir başarısızlık hikayesi vardır. Kimse beni aksini ikna edemez. En çok başarısızlık hatalardan ders almak için iyidir derlen, evet bu herkesin bildiği birşey.
Ancak ben başarısızlığı şöyle görüyorum, başarısızlık ayaklarını yere bastıran bir şey, siz girişimciyken uçarken bazı gerçekleri göremiyorsunuz işte başarısızlık sizi ayaklarınızı yere indiriyor, size birkaç tokat atıyor kendinize geliyorsunuz.
Divas Diamond Kurucu Ortağı