Ar-Ge'ye ayrılan pay GSYH'ın yüzde üçü olsaydı ne olurdu?
TUİK verilerine göre 2014 yılında GSYH içinde Ar-Ge’ye ayrılan pay %1,01 olarak açıklandı. 2000’li yıllarda 0,48 olan bu oran 2014 yılında yaklaşık olarak iki katını aşmış vaziyette. Yani ülkemiz 2014 yılında 8 milyar dolara yakın Ar-Ge harcaması yaptı. 2023 yılı hedefimiz ise bu oranın % 3 seviyesine çıkarılması.
Dünyadaki bazı ülkelerin ise GSYH içerisindeki Ar-Ge harcamaları aşağıdaki gibi.
Tablo 1 Bazı Ülkelerin Ar-Ge Harcaması
Ülke Yıl % GSYH Güney Kore 2014 4,15 İsrail 2014 4,21 ABD 2014 2,81 Almanya 2014 2,90 Türkiye 2014 1,01 Singapur 2014 2,70 Brezilya 2014 1,30 Çin 2014 2,00 Fransa 2014 2,30 İtalya 2014 1,20
Kaynak: Dünya Bankası, CIA, Battele
Evet, yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere Ar-Ge harcamasında kat etmemiz gereken upuzun bir yol bulunmaktadır. Bu hızla gidersek şayet % 3 seviyesini 2023 yılında görebilmemiz çok zor görünüyor. Bazı raporlarda ülkemizin Ar-Ge harcamasında uluslararası bazı şirketlerin bile gerisinde kaldığı gözlemlenmektedir.
Tablo 2 Bazı Şirketlerin Ar-Ge Harcaması (2015 )
Sıra Şirket Ülke Çalışan Sayısı Ar-Ge Harcaması (Milyar Dolar) 1 Volkwagen Almanya 592.586 15,3 2 Samsung Samsung 235.999 14,1 3 Intel ABD 106.700 11,5 4 Microsoft ABD 128.000 11,4 5 Roche İsviçre 88.509 10,8 6 Google ABD 53.600 9,8 7 Amazon ABD 154.100 9,3 8 Toyota Japonya 338.875 9,2 9 Novartis İsviçre 133.413 9,1 10 Johnson & Johnson ABD 126.500 8,5 11 Pfizer ABD 78.300 8,4
Kaynak: Pwc, Forbes
Bazı kitabi bilgiler vermeye çalıştım. Bu tablolardan çıkarılabilecek iki sonuç var:
Türkiye Ar-Ge harcamasında istenilen seviyelerde değil.
Ülkemiz uluslararası şirketler seviyesinde bile değil.
Aslına bakarsanız yazıyı bunları anlatmak için kesinlikle yazmadım. Zaten sürekli üst düzey kişiler, (isimlerini tek tek yazmak istemiyorum) bu konuda detaylı araştırmalar ve raporlar yayınlamaktadır. Benim yazmam çok da önemli değil zaten. Ancak şimdi neden böyle olduğumuza dair bir “suçlu” arayalım. Ben arama zahmetine girmek istemiyorum çünkü entelektüel aydınlarımız suçlunun “ Devlet” olduğunu söylüyor. Ve Türkiye’nin daha fazla Ar-Ge’ye pay ayırması gerektiğini belirtiyor. O zaman en azından Tablo 2’deki sonuçtan kurtulabiliriz diye düşünüyorlar.
Yani GSYH içinden Ar-Ge’ye ayrılan pay % 3 olursa her şey daha güzel olacaktır diye vurgu yapıyorlar. Mevcut durumda Ar-Ge için 24 milyar dolar kaynak ayrılmış olsaydı eğer ülkemiz daha müreffeh bir noktada olacağını iddia ediyorlar. Tam bu noktada benim bir itirazım var!
Şimdi konuyu biraz açmak istiyorum. Dünyada birçok şey arz- talep ilişkisi içerisinde işlem görür. Eğer talep fazlası varsa arzınızı artırmak zorundasınızdır. Aksi takdirde enflasyon belasıyla sürekli uğraşırsınız. Devletin Ar-Ge harcamalarında hedef olarak koymuş olduğu % 3’lük oran ise tamamen mevcut durumda arz fazlası bir durumdur. Buna rağmen istenen hedefe ulaşabilmek için sürekli olarak üniversite, özel sektör ve girişimcilere hibe ve teşvikler vermeye devam etmektedir. Ancak şu an talep fazlası bulunmamaktadır. Hatta talep yetersizliği vardır. Herhangi bir “hibe talep enflasyonu” durumu söz konusu değildir. Devlet elindeki parayı vermek için tabiri caizse kapı kapı gezmektedir.
Türkiye’de mevcut durumda kimse söylemez ki ülkemizi üst noktalara taşıyabilecek Ar-Ge projelerine devlet sahip çıkmıyor ve hibe sağlamıyor. Eğer böyle bir durum varsa lütfen açıklansın ve suçluyu eleştirip yargılayalım. Çünkü hiçbir kimse ülkemizin geleceğine taş koyma haddine sahip değildir. Ben naçizane on bine yakın Ar-Ge projesi görmüş birisi olarak söyleyebilirim ki böyle bir duruma şahit olmadım. Projesine, iş fikrine ve kendisine güvenen herkes rahatlıkla hibe alabilmektedir. Hatta devlet kurumları Ar-Ge harcamaları için kaynağını bitirebilmek için cansiparane çalışmaktadır. Ar-Ge olup olmadığı tartışmalı olan projelerde bile devlet desteğini esirgememektedir. Ona rağmen kaynağını bir türlü bitirememektedir. Her yıl arz fazlası hibeler Maliye Bakanlığına geri iade edilmektedir.
Özetle belirtmek istediğim konu şudur. Evet, GSYH içerisinde Ar-Ge’ye ayrılan % 1,01’lik pay gelişmiş ülkeler seviyesine göre çok azdır ve bunu kabul etmek gerekir. Hedefimizi % 3 ve daha üst seviyelere çıkarmak da çok önemli hatta zaruri bir hedeftir. Fakat tüm bunlardan öte yapılması gereken şey Ar-Ge’ye olan talebi artırmaktır. Daha doğrusu Ar-Ge projesi yapabilecek insan kalitesini artırmaktır. Mevcut durumda eğer kamu elindeki kaynağı dağıtmakta zorlanıyorsa ve nitelikli insan gücü bulamıyorsa ise önce bu sorun irdelenmelidir. Sonrasında yüzdelik hedefler belirlenmelidir. Eğer Ar-Ge harcaması için kullanılan 8 milyar doların etkinliğini ölçmeden % 3 seviyesini istersek başarılı olamayız.
Son olarak aydınlarımızdan naçizane beklentim şudur ki lütfen yazılarınız daha okunur ve popülist olsun diye Türkiye’yi Güney Kore ile Samsung’la, Silikon Vadisi ile kıyaslamayı bırakın. İnanın bu yaptığınız sizin entelektüel seviyenize herhangi bir katkı sağlamayacaktır. Kabul! Ülkemiz istenilen durumda değil ve çok çalışmak gerekiyor. Evet, siz yeterince refaha sahip olabilirsiniz ve ömrünüzün son dönemlerini yaşıyor da olabilirsiniz. Ülkeden beklentiniz de kalmamış olabilir ama lütfen gençlerimize karamsarlık şurubunu içirmekten vazgeçelim. Çözüm ve fırsat odaklı şeyleri düşünüp ne yapabiliriz onu konuşalım. Kapıları zorlayalım ve gerekirse açılmayan tüm kapıları kıralım. Devletin varsa yanlışlarına dur diyelim. Fakat egomuzun esiri olup ülkemizi aşağılamanın hiçbirimize faydası yok. Ve elinizde sihirli bir iksiriniz varsa çözüme dair hemen paylaşın yoksa her kötü ailenin yaptığı gibi kıyas yapmaktan bir an önce vazgeçin…
Not: Yazılarım çalıştığım kurumla hiçbir şekilde bağdaştırılmaz. Şahsi görüşlerimi yansıtmaktadır.
Yazar: Alper ŞAŞMAZ - Sanayi ve Teknoloji Uzmanı – Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı