Ankara'dan Silikon Vadiye
Bugün Etohum ailesinde ilk günüm. Bundan böyle sizlere San Francisco Bay Area’dan diğer bir adı ile Silikon Vadisinden izlenimlerimi, burada girişimci-yatırımcı dünyasında neler döndüğünü, hangi teknolojilerin konuşulduğunu kısacası gözlemlediğim, öğrendiğim her şeyi paylaşıyor olacağım.
Bugün sizlere biraz kendimden söz etmek istiyorum. Benim girişimcilik dünyası ile ilişkim yaklaşık 5 yıl öncesine, yani eşimle – Etohum girişimcilerinden Çağrı Karahan- ile tanışmama dayanır. Kendisinin “Limon da satsam önemli değil, ben bu yola baş koydum” demesiyle – ki ODTÜ tenis kortlarının arkasındaki büfede portakal suyu satmışlığı vardır :) - başlayan serüvenimiz bizi sonunda Ankara’dan San Fransisco’ya kadar sürükledi.
Geçtiğimiz Aralık ayında yine eşimin “Sanayi Bakanlığı’nı Türkiye’nin en iyi 10 girişimcisini seçmiş, arasında ben de varım, bir aylığına Silikon Vadiye gidiyoruz” demesiyle bir süreliğine burada bulunma fırsatı elde ettim. O dönemde edindiğimiz deneyimler bizi 7-8 ay sonrasında buraya sürükledi.
Teknoloji ile ilgilenen ve kanında biraz da olsa girişimcilik bulunan herhangi birinin buraya hayır demesi pek kolay değil. Hemen her gün “Meetup”ta teknoloji ve girişim başlıklarında en az 2 etkinlik bulabiliyorsunuz. İnsanlar bir araya gelerek birbirleri ile deneyimlerini, bilgilerini paylaşıyorlar. Etkinliklere sadece girişimciler değil yatırımcılar da katılıyor. “Merhaba, benim yeni bir girişime yatıracak 1 milyon dolarım var, iyi bir fikir arıyorum” diyen bir yatırımcı ile karşılaştığınızda eğer buradaysanız artık şaşırmıyorsunuz.
Aynı şekilde burada gerek startup olsun gerekse Amazon, Facebook gibi büyük firmalar, teknoloji alanında olan biri için pek çok iş fırsatı yakalamak mümkün. Herkesin kafasında bir hedef var, kimininki başarılı bir exit, kimininki gelecek vadeden bir girişimin ilk 10 çalışanından biri olmak…
Sadece iş yaşamı değil tabi ki sosyal hayat da çok aktif. Öncelikle şunu söylemeliyim ki burada asosyal olmanız mümkün değil. Daha kapıdan çıkar çıkmaz göz göze geldiğiniz her insanla selamlaşıyorsunuz. Sabah 5.30’da Starbucks’ta sıra olur mu demeyin, oluyor! Buraya taşınalı daha bir hafta oldu, şimdiden davet edildiğimiz bir barbekü partimiz var… Ankara’nın rutin düzeni iyi güzel, garantili ama bizi çok sıkmıştı. Serde girişimcilik var ne de olsaJ
Yabancılık çekerim, ben oralarda yapamam diyenler vardır elbet. O zaman şunu belirtmeden edemeyeceğim, sokağımda bir simit cafe, bir de kebap lahmacun satan restoran var. Sokakta birçok Türk mühendisle karşılaşabilirsiniz. Daha ne diyebilirim ki… Biz buranın havasını, suyunu, teknolojisini sevdik :)
Sizler için de faydalı olmasını umduğum yazılarla bundan sonra Etohum’da görüşmek üzere…