5 Küçük Ders

Bu makale BirlikteAlalim.com ve EvAlalim.com kurucusu Akif KARABIYIK tarafından kaleme alınmıştır.
“Muhasebe 101” ,
“Pay as you grow”
“Rekabetten bazen kaçının”
“Yatırımcısız yaşam planı”
“Yol arkadaşı” , “Eşinizle iş yapmak”
Girişimcilik deneyimimden kendime 5 büyük ders çıkardım. Paylaşmak isterim.
Ders 1: “Muhasebe 101”
Çok mütevazi hedeflerle kurduğumuz şirket, beklediğimiz iyi senaryodan bile 5-6 kat fazla ciro yapıyordu. Mühendistim. Muhasebe bilgim sadece ev bütçemi, banka alacak vereceklerimi EXCEL’den yönetecek kadar biliyordum. Fakat Ciro 600.000TL’yi görmüştü. Ve işler benim kontrolümden çıkıyordu.
Kasaya giren parayı istediğim gibi kullanamayacağımı öğrenince anlamıştım, muhasebeyi anlamak için ekstra efor sarfedilmesi gerektiğini. Kasadan para çekmemeliymişim. İlla çekeceksem de, muhasebecime bilgi verecekmişim. Buradan anlamıştım, muhasebe ile ayrı dünyaların insanı olduğumuzu.
İlk başlarda bankalarla POS anlaşmamız bloke gün sayısı üzerine idi. Yani biz parayı tahsil ediyoruz. 45 gün bankada kalıyor, bu arada tedarikçilerimize ödemeler yapıyoruz. İş o kadar çok hızlı büyüdü ki, kişisel paramızın tamamını şirkete aktardık, ki tedarikçilerin paralarını ödeyebilelim. Ama sorun değildi, 45 gün sonra paralar gelmeye başlayacak ve rahata erecektik. Lakin iş o kadar büyüyordu ki, 2 kez kişisel borç almak durumunda kaldık. Özetle, büyümeye sevinemiyor, sürekli borçlanıyorduk. Paralar bankada blokajda kalıyordu. İlk 45 gün dolduğunda ilk paramıza kavuşmuştuk. Bu arada bankamızı ve banka anlaşmamızı değiştirerek gerçek feraha erdik.
Buradan aldığım ders: Hızlı büyümeye, beklediğinizden fazla büyümeye hazırlıklı olmanız gerekiyor. Bu da sizin başınızı ağrıtabilir.
Hatalar yapıyorduk. Önemli olan aynı hatayı yapmamaktı. Fakat her hatayı birer kez yapacak kadar da lüksümüz yoktu. E-tohum networkünden arkadaşlar edindim. Eşekten düşenin halinden eşekten düşenler anlar deyip, kendime eşekten düşmüş yoldaşlar edindim. Bilgilerimizi paylaştık.
Burak Bey’i (Büyükdemir) 2000 yılından beri tanıyordum, ama her şeyi de ona soramazdım. E-tohum networkü bu anlamda bana çok şey kattı.
Özetle, temel düzeyde muhasebe, finans bilginiz olsun. Bütçe planınızı revize edin, güncelleyin, gerçekşleşenlerle hedefleri sürekli değerlendirin. Devlete karşı tüm sorumluluklarınızı yerine getirebilmek için satışlarınızla, muhasebe otomasyonunuzun entegrasyonuna çok önem verin. Bu alana iyi paralar yatırmanız gerekebilir, bunu yapın. Mali müşaviriniz ile gidişatı konuşun ve sadece vergi , ssk belgelerinizi hazırlayıp gönderen kişi olmasına izin vermeyin. Daha fazla katılımcı olmasını bekleyin, teşvik edin, rica edin.
Ders 2: “Pay as you grow”
Rakiplerimiz 8-10 ilde faaliyet gösteriyordu. Biz sadece İstanbul da faaliyet göstermeye devam edemezdik. Açılalım dedik. Doğru karardı. Açılma yöntemimiz yanlıştı.
Ankara ve İzmir’den ya çalışma arkadaşı bulacaktık, ya da, oradan bir takım firmalara işi out source edecektik. Ekibe birisini almaktansa (Maaş, yemek, tel, bilgisayar, araba, benzin gibi maliyetler sebebi ile) firma ile anlaşmayı tercih ettik. (Çalışma arkadaşı , personel de işe başlatsak aynı maliyet olacaktı. )
Fakat İstanbul daki gibi iyi gitmedi işler diğer iki şehirde de. Elbette 6 ay kadar her iki şehirde de faaliyetlerimizi sürdürük.
Bu iki şehirde de, gelir paylaşım ortaklı modeller kurup, ne kadar çok iş yaparsan, o kadar çok kazanırsın şeklinde iş birliği anlaşmaları imzalamak daha doğru olurdu. Böylece bu iki şehiri finanse etmek zorunda kalmazdık. O şehirlerde büyüdüğümüz oranda ödemeler yapsaydık, hata yapmamış olacaktık.
Ders 3: “Rekabetten Bazen Kaçının, Özellikle fiyat ile rekabetten.”
Rakiplerimiz 10 ilin üzerine çıkmıştı. Bizim ekibimizden 10 kat büyük ekibi olan rakibimiz vardı. ( 10 kat daha büyük iş yapamıyordu bu arada.) Verimliliğimiz tüm rakiplerimizden daha fazla idi. Ama bu teselli ile yaşamak istemiyorduk.
Ayda 15.000- 30.000TL arasında Google adwords reklamı vermeye başladık (bütçe dolayısıyla Google İrlanda’dan bile aramaya başladılar), iki şehirde yapılanma kurduk, personel sayımızı arttırdık. Rakiplerimiz de bizden adam transfer ettiği için, biz de rakiplerimizden pahalı adam transfer ettik.
Oysa ki, bu kadar rekabete girmeden de iş yapılabilirdi. Tüm bu rekabet bizim karlılıklarımızı alıp götürüyordu. Tez uyandık ve tez vazgeçtik. Rekabetten korkmuyorduk, ama rekabetten çekiliyorduk. Uluslararası standartlara uygun, kendi standartlarımızı oluşturmuştuk.
Özetle: Kasanızda çok paranız yoksa, ki genelde çoğumuzun yok, rekabetten uzaklaşın. Özellikle fiyat ile rekabet etmekten uzaklaşılmalı.
Ders 4: Yatırımcı olmadan da ilerlenebileceğini unutmamalı.
2010 Ekim de başladığımız faaliyeti bugüne kadar başarı ile sürdürüyoruz. İlk günden başa baş noktası yakaladık. Karlı bir şirketiz. Ancak 2-3 ortaklık görüşmesi yaptık. Olumlu da gitmesine rağmen sonuçlanmadı. Yatırımcı hiç gelmeyecekmiş gibi yaşadık, ilgi duyan olunca da, isteyebileceği şeyler anında hazırdı.
Çok az şirketin karlı olduğu sektörde 2011 yılından beri sürekli kar açıklıyoruz. Şirketi yatırımcı için kurmadık, kendi geleceğimiz ideallerimiz için kurduğumuz için, önümüzdeki X yılda hiç yatırımcı ilgisi olmasa dahi, yılmadan, motivasyonumuzu bozmadan, işimize konsantre olarak ve işimizden zevk alarak devam ediyoruz.
Aynı şey sizlerin de başına gelebilir. Yatırımcıların radarına giremeyebilirsiniz bir sebepten. Siz işi kuran olarak, işi sağlıklı yapmaya ve karlı bir şekilde iş yapmaya devam etmeniz gerekiyor. Sonuçta kar eden işletme bir gün birilerinin dikkatini çekecektir. Hiç kimsenin ilgisini dahi çekmese ne değişir ki, karlı bir işletmesiniz
Özetle : Yatırımcısız da yaşanabileceği unutulmamalı.
Ders 5: “Yol arkadaşı”, “Eşinizle iş yapmak”
İş o kadar büyüdü ki, işin hemen başında eşimden yardım almak zorunda kaldım. Akademisyendi, sosyaldi, kafası çok iyi çalışıyordu, girişkendi, azimliydi. İyi bir ortakta bulunması gereken her şey onda vardı. Ama tedirgindim. Evliliğimize bir şey olacak mıydı? Eşler aynı işyerinde çalışmamalı diye makaleler varken, Zarar görecek miydik?
Eşimin de isteği ve arzusu ile, benim de teklifim ile işe dahil oldu. Ben nadiren düştüm. Nadiren moralim bozuldu. O noktalarda bana destek oldu. Onun düştüğü noktalarda ben destek oldum.
İşte hiç tartışmadık. Tek sorunumuz vardı. Sürekli işi konuşuyorduk. Birinci yılın sonunda ilk tatilimize kavuştuk. Tatilde de iş konuştuk. Her gece 12’ye kadar iş konuşuyorduk. Bunun çok da iyi bir şey olduğunu bildiğimiz halde, sürekli kendimizi iş konuşurken buluyorduk. Çeşitli yöntemler geliştirerek şimdilerde sorunu aştık.(Nasıl olduğunu soranlar olursa cevaplarım)
Yol arkadaşlığını burada da başarı ile yürüttük.
Şimdi başa dönsem eşimi bu işe sürükler miydim? Asla O da, benim kadar yoğun çalışsın istemezdim. Çocuğumuzla daha çok ilgilensin isterdim. Ama ondan daha iyi de bir ortak bulamazdım. Eşinizle iş yapacaksanız 10 kez düşünün derim. Ama kimya işte de tutarsa, sizden de şanslısı yok derim.